Pelvik taban kasları, pelvisin tabanında yer alan ve mesane, rahim, bağırsak gibi iç organları adeta bir ağ gibi alttan destekleyen kas gruplarıdır. Bu kaslar idrarı tutmaktan cinsel işlevlere, doğum sürecinden bağırsak kontrolüne kadar pek çok temel görevi yerine getirir. Pelvik tabanın güçlü ve dengeli olması, kadınların yaşam kalitesini doğrudan etkiler; zayıfladığında ise idrar kaçırma, pelvik ağrı, vajinal gevşeklik, hatta cinsel isteksizlik gibi sorunlara yol açabilir.


Genellikle sadece doğum sonrası dönemde gündeme gelen bu kaslar aslında her yaştan kadının dikkatini hak ediyor. Çünkü pelvik taban sağlığı sadece doğumla değil, hormon seviyeleriyle, duruş bozukluklarıyla, stres düzeyiyle ve hatta nefes alma biçimiyle yakından ilişkilidir. İyi haber şu ki, bu alanda yapabileceğimiz çok şey var. Uzmanlar, pelvik taban kaslarını desteklemenin ve zayıflamadan önce korumanın yollarını sekiz temel başlıkta özetliyor.


1. Pelvik taban kaslarınızı hissetmeyi öğrenin

Pelvik taban kaslarının nerede olduğunu bilmek, onları güçlendirmeye başlamanın ön koşulu. Bu kaslar, idrar yaparken akışı kısa süreliğine durdurmaya çalıştığınızda devreye giren kaslardır.


Vücudunuzun bu bölgesiyle bilinçli bir bağ kurmak, ileride yapacağınız tüm egzersizlerin etkinliğini artırır. Çünkü kaslarınızı hissetmeden çalıştırmak, çoğu zaman yanlış kaslara yüklenmeye ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir.


2. Belirti gördüğünüzde doktora gitmeyi ertelemeyin

İdrar kaçırma, pelvik ağrı, gaz ya da dışkı kontrolü sorunları fark ettiğinizde bunu yaşlanmanın doğal bir sonucu sanıp hafife almayın. Bu belirtiler pelvik taban disfonksiyonuna işaret ediyor olabilir ve erken dönemde ele alındığında başarıyla yönetilebilir.


Bu konularda uzman bir kadın doğum doktoru ya da pelvik taban fizyoterapistiyle görüşmek, ileride yaşayabileceğiniz daha büyük sorunların önüne geçebilir. Özellikle menopoz dönemine yaklaşırken ya da doğum sonrası iyileşme sürecinde bu belirtileri ciddiye almak büyük fark yaratabilir.


3. Pelvik fizyoterapiyi sadece doğum sonrası için düşünmeyin

Birçok kadın, pelvik fizyoterapinin sadece doğum yapmış kişilere yönelik olduğunu düşünür. Oysa bu terapi yöntemi, regl sancılarından kronik pelvik ağrıya, kabızlıktan cinsel işlev bozukluklarına kadar pek çok farklı soruna çözüm olabilir. Pelvik tabanı değerlendiren bir fizyoterapist, yalnızca kasları güçlendirmekle kalmaz; fazla gergin ya da dengesiz çalışan kasları da tanımlayıp size özel bir egzersiz planı sunar. Yaşamın farklı evrelerinde bu destek sayesinde hem rahatlama sağlanabilir hem de önleyici sağlık yaklaşımı benimsenmiş olur.



İlginizi çekebilir: Pelvik taban sağlığı için pilates


4. Her egzersiz her bedene uygun değildir

Kegel egzersizleri, pelvik taban sağlığı denince akla gelen ilk yöntem olsa da herkes için doğru tercih olmayabilir. Bazı kadınların pelvik kasları zaten fazla gergindir ve bilinçsizce yapılan sıkma egzersizleri bu gerginliği daha da artırarak ağrıya yol açabilir.


Dolayısıyla “herkes Kegel egzersizlerini yapmalı” genellemesi yerine, kendi bedeninizin ihtiyacını anlamak çok daha etkilidir. Uzman rehberliğinde yapılan değerlendirme ile kaslarınızı güçlendirmeniz mi yoksa gevşetmeniz mi gerektiği anlaşılır ve buna uygun bir plan belirlenir.


5. Nefes alma şeklinizin pelvik sağlığa etkisini fark edin

Nefes alıp verme biçimimiz, sandığımızdan çok daha fazlasını etkiler; pelvik taban dahil. Derin, diyaframla alınan nefesler karın içi basıncı dengelerken, yüzeysel ve hızlı nefesler bu dengeyi bozar ve pelvik bölgeye gereksiz yük bindirir. Özellikle stres altındayken fark etmeden nefesimizi tutmak ya da sıkıştırmak pelvik kasların aşırı kasılmasına neden olabilir. Nefes egzersizleriyle gevşemeyi öğrenmek, bu bölgedeki gerginliği azaltmak ve kasların doğal ritmine dönmesini sağlamak açısından oldukça önemlidir.


6. Duruşunuzu düzeltmek, pelvik sağlığı da düzeltir

Omurga hizası ve pelvisin duruşu, pelvik taban kaslarının nasıl çalıştığını doğrudan etkiler. Öne eğik ya da kambur oturmak, leğen kemiğinin pozisyonunu değiştirerek bu kaslara fazla yük binmesine sebep olur.


Gün boyu masa başında çalışan ya da uzun süre ayakta kalan kişiler için bu durum daha da belirginleşir. Doğru postür alışkanlıkları kazanmak, hem bel ve sırt sağlığını korur hem de pelvik bölgedeki dengesizliği önleyerek kasların görevini daha rahat yerine getirmesini sağlar.


7. Hormonal değişimlere bağlı riskleri göz önünde bulundurun

Yaşla birlikte östrojen seviyelerinin düşmesi, pelvik kasların elastikiyetini ve dokuların direncini azaltır. Özellikle menopoz döneminde vajinal kuruluk, idrar kaçırma ve pelvik destek kaybı gibi şikayetler sık görülür. Bu süreçte lokal östrojen tedavileri ya da nemlendirici ürünler, pelvik bölge dokusunun sağlığını korumaya yardımcı olabilir. Hormonal değişimlerin farkında olmak ve gerekirse tıbbi destek almak, kasların işlevini sürdürebilmesi açısından kritik önemdedir. Östrojen hormonu ne işe yarar? Östrojen eksikliğinde ne olur? Bu bilgilere de göz atın.


8. Cinsellikte yaşadığınız sorunları konuşmaktan çekinmeyin

Cinsel ilişkide ağrı, zevk alamama ya da kaçınma gibi durumlar, pelvik tabanla doğrudan ilişkili olabilir. Bu sorunların yalnızca fiziksel değil, duygusal etkileri de büyük olabilir; ancak çoğu kadın bu şikayetlerini dile getirmekte zorlanır. Oysa bu belirtiler hem anlaşılabilir hem de çözülebilir. Pelvik taban fizyoterapisi, gevşeme teknikleri ya da terapi desteği ile cinsel yaşamda yaşanan zorlukların üstesinden gelmek mümkün. Bu konuyu görünmez kılmak yerine konuşmak, hem bedensel hem de duygusal iyileşmenin önünü açar.


Kaynak: Jason Wachob. "8 Steps To Optimizing Your Pelvic Floor Health At Every Age" (2025) Şuradan alındı: https://www.mindbodygreen.com/articles/ultimate-guide-to-pelvic-floor-health-at-every-age





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.