Nazım Hikmet’in 59. ölüm yıldönümü olan 3 Haziran 2022 tarihinde Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, Nâzım Hikmet ile ilgili araştırma ve tez hazırlayacak, maddi durumu yeterli olmayan yüksek lisans öğrencilerinin çalışmalarını desteklemek amacıyla burs vereceğini duyurdu. Burs koşulları Temmuz 2022’de açıklanacağı belirtildi.


Nazım Hikmet'in şiirleri



Nazım Hikmet’in hayatı



Hikmet Bey ve Celile Hanım’ın oğlu Nâzım Hikmet, 15 Ocak 1902’de Selânik’te dünyaya geldi. Babası Hikmet Bey, çeşitli illerde valilik yapmış olan Nâzım Paşa’nın oğludur. Osmanlı Hariciyesi’nde çeşitli memurluklarda ve Matbuat Umum Müdürlüğü görevinde bulundu. Annesi Celile Hanım ise, dilci Enver Paşa ile Leylâ Hanım’ın kızıdır. İlk kadın ressamlarımız arasında anılan Celile Hanım, kültürlü ve sanatçı ruhlu bir kadın olarak bilinirdi.


Nâzım Hikmet, ilk eğitimini annesinde, ayrıca sıkça şiirli toplantılar düzenleyen, kendisi de bir mevlevi şairi olan büyükbabası Nâzım Paşa’dan aldı. İlk şiirini on bir yaşındayken yazdı. Orta öğrenimini Galatasaray ve Nişantaşı Sultanilerinde gören Nâzım, 1915 yılında Bahriye Mektebi’ne girdi. 1918 yılında ilk kez bir dergide şiiri yayınlandı. Yayınlanan bu şiir bir aşk şiiri olsa da Nazım Hikmet’in şiirleri İstanbul’un işgaliyle birlikte yerini yurtsever nitelikte şiirlere bıraktı.


Mezuniyetine üç ay kala geçirdiği bir hastalık nedeniyle Bahriye’den ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Anadolu’ya geçti. Ankara Hükümeti’nin görevlendirmesiyle arkadaşı Vâlâ Nurettin ile birlikte Bolu’da öğretmenlik yaptı. Daha sonra kısa aralıklarla iki kez Moskova’ya gitti ve ilk gidişinde iki yıl kaldı. Rusya’da gerçekleştirilen ihtilale tanık oldu. Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi KTUV’da ekonomi-politik öğrenimi gördü.


Rusya’ya ikinci gidişi ise küreğe konulma cezasının verildiği dava nedeniyle zorunlu bir göçmenlik oldu. Bu sefer, daha önce öğrenci olduğu üniversitede çevirmenlik ve asistanlık yaptı. Ceza Yasası’ndaki değişiklik nedeniyle 1928 yılında ülkeye döner. Kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları, şiirleri yayınlandı, kitapları basıldı.


Nazım Hikmet, siyasal ve entellektüel yaşamda aktif bir rol üstlenen ünlü bir şair haline geldi. Şiirleri ders kitaplarına girdi, oyunları devlet tiyatrolarında oynandı ancak sık sık gözaltına alındı ve yargı önüne çıkartılır. Yaşamının on yedi yılı hapishanelerde geçti. 1950 yılında ulusal ve uluslararası düzeyde düzenlenen kampanyalar sonunda çıkarılan Genel Af Yasası’yla serbest kaldı ancak uğradığı komplolar nedeniyle yurt dışına çıktı. Böylece ölene kadar sürecek olan ve şiirlerindeki hasret duygusunun kaynağı olan göçmenlik yılları başladı.


Uluslararası Barış Ödülü alarak barış hareketi içinde aktif olarak yer aldı ve Dünya Barış Konseyi Başkanlık Divanı’na seçildi. Ünlü Şostokoviç’e, Şarlo’nun yaratıcısı Charlie Chaplin’e ve Fransız Parlamentosu Başkanı Eduard Heriot’a Uluslararası Barış Ödülü’nü veren jürinin başkanlığını yaptı. Cezaevi yıllarından kalan hastalıklar onu rahat bırakmadı ve acılı kalbi 3 Haziran 1963 günü sabahı Moskova’daki evinde durdu. “…yazılarım otuz kırk dilde basılır / Türkiye’mde Türkçemle yasak” dediği şiirleri, ülkesinde ancak ölümünden sonra basıldı.



Kaynak: Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı


Şuradan alındı: https://www.nazimhikmet.org.tr/nazim-hikmet/yasam-oykusu/






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.