Harvard İşletme Okulu’ndan Prof. Dr. Francesca Gino, kararlarımızı yönlendiren psikolojiyi ve insanların tatmin edici bir yaşam sürmelerine yardımcı olan araçları anlamaya çalışıyor. Prof. Dr. Francesca Gino’ya göre merak, yeniliği teşvik eder, performansı artırır ve özgünlüğü destekler. Ve: Asi bir ruh hali de buna yardımcı olur.
Yapılan araştırmalar, yaş ilerledikçe merak duygumuzun sürekli azaldığını gösteriyor; çünkü verimlilik kültürü yerleşiyor ve herhangi bir şeyi sorgulamak gündemden çıkıyor. Yıllarca süren iş hayatı, artan performans talepleri ve yoğunluk, merak etme güdümüzü kaybetmemize neden oldu. Prof. Dr. Gino, bu keşif sevincini yeniden bulmak için, çocuklara bakmamızı ve onların sorgulayıcı tavırlarını takip etmemizin önemli olduğunu söylüyor. Uzun vadede, çocukluktaki bu şaşırabilme yetisini, sıkılmaya yer bırakmayan dünyayı, “neden” ya da “nasıl” diye sormanın isyankar heyecanını yeniden keşfetmek toplum için daha faydalı. Araştırmalar bunu kanıtlıyor.
Bazı insanlar doğuştan daha mı meraklıdır?
Verilere bakarsanız, merak dört-beş yaşlarında zirve yapar ve o noktadan itibaren, yeni bir işe başlayana kadar, sürekli olarak azalır. İnsanlar, sektör fark etmeksizin, yeni bir role başladıklarında merakları önce artıyor. Ancak dokuz ay sonra aynı insanlara döndüğünüzde, merak seviyeleri tüm örneklemde en az yüzde 20 düşmüş oluyor. Bu durum, çalışma dünyasının merakı nasıl bu kadar hızlı baltaladığına dair ilginç sorular doğurdu. Basit cevap şu: İnsanların tekdüze rutinlere ve optimize edilmiş sistemlere kapılması çok kolay, üstelik bu durum yöneticiler ve organizasyonlar tarafından teşvik ediliyor. Ancak bu rutin ve tekdüzelik, hepimizin çocukken sahip olduğu merak, hayranlık ve keşif duygusunun bedeli olarak geliyor. Üstelik iş dünyası için de olumsuz bir durum.
Evde kaldığımız zamanlarda, can sıkıntısını gidermek için merakı nasıl tetikleyebiliriz?
Merakı tetiklemenin ve can sıkıntısını bastırmanın birkaç stratejisi var. Bunlardan biri hepimizin aşina olduğu bir fikir: performans hedefleri. Günlük bir öğrenme hedefi belirleyin. Bu, işle ilgili olabilir ya da bir ev projesiyle alakalı olabilir, sonuçta ne olduğu fark etmez.
Araştırmalar gösteriyor ki eğer öğrenme hedefleri belirleyip bunları takip edersek, performansımız artar ve merak duygumuz daha fazla ortaya çıkar. Kendinize şu soruları sorun: Bugün neyi öğrenmek istediğimden eminim? Neyi merak ediyorum? Bu stratejiyi benimseyerek yeni bir dil öğrenebilir, bir projeye başlayabilir ve hem daha üretken olup hem de zamanınızı daha iyi değerlendirebilirsiniz. Bu da genel mutluluk seviyenizi artıracaktır.
Araştırmalar, enerjimizi güçlü yönlerimize uygun bir şekilde kullandığımızda kendimizi daha özgün hissettiğimizi gösteriyor. Bu da yalnızca olumlu sonuçlar doğuruyor: Daha mutlu hissediyoruz, işimizde daha iyi performans gösteriyoruz, zor zamanlarda daha dayanıklı oluyoruz ve daha az stres hissediyoruz. Ayrıca çevremizdekilerle daha iyi ilişkiler kuruyoruz. Zihnimizi felç olmuş bir durumdan gerçek bir meraka yönlendirmekte büyük bir güç var. Kişisel olarak, güçlü yönlerinizi göstermenizi ve merakınızı beslemenizi sağlayacak seçimler yapmanızı tavsiye edebiliriz. Her konuda daha bilinçli olmamız gerekiyor. Günü alışılmış rutinin içinde sürdürmek yerine, yeni bir şeyler öğrenebileceğiniz, ilgi alanlarınızı genişletebileceğiniz veya daha önce hiç düşünmediğiniz bir bakış açısını keşfedebileceğiniz anları arayın.
Çocuklar, yetişkinlerin gereksiz gördüğü aktiviteleri zaman kaybı olarak görmeme konusunda bize bir şeyler öğretebilir mi?
Çocukların doğuştan gelen keşfetme eğilimleri nedeniyle, bir şeylere nasıl doğal olarak yöneldiklerini görmek büyüleyici. İki farklı çocuk düşünün: Biri bir şeyler inşa ediyor, diğeri ise yıkıyor. Ama yıkan çocuk bunu yalnızca nesnelerin veya oyuncakların nasıl çalıştığını anlamak için yapıyor. Onun davranışına merak perspektifinden baktığınızda, yıkım eylemine verdiğiniz tepki değişiyor. O, sadece sorularına cevap arıyor.
Çocuklarınız size bir soru sorduğunda, doğrudan yanıt vermek yerine, onlara başka bir soru yöneltebilir ve cevabı birlikte bulabilirsiniz. Çocuklar, özellikle açık hava aktivitelerinde dakikalarca bir çiçeği koklamak, bir dalı ya da böceği sonsuz bir dikkatle incelemek isteyebilirler. Biz yetişkinler de genelde içgüdüsel olarak “Hayır! Gitmemiz lazım,” deyip onları acele ettirmeye çalışırız. Ama artık bunu kabullenmeyi öğrenmemiz gerekiyor: Gerçekçi olmak gerekirse, çoğu zaman bir yere yetişmemiz gerekmiyor. Onlarla birlikte bir şeylerler ilgilenmeye, kendi meraklarını takip etmelerine izin vermeye çalışabiliriz. Biz yetişkinler de aynısını yapabiliriz.
Çocuklarınızla yatmadan önce kitap okurken, her zaman o gün için en minnettar oldukları bir şeyi söylemelerini isteyebilirsiniz. Bu hem onların hem de sizin sağlıklı bir zihniyet geliştirmenize yardımcı oluyor ve gerçekten önemli olan şeylere odaklanmamızı sağlıyor. Merak ve isyankar bir ruhla, olasılıklar sonsuz.
Referanslar
“How to Fight Boredom with Curiosity”, https://goop.com/wellness/mindfulness/how-to-fight-boredom-with-curiosity/
YORUMLAR