Kendi duygu ve düşüncelerimizle bir tür aşk-nefret ilişkisi içindeyiz. Bazen onları kovalıyoruz, bazen onlardan kaçıyoruz. Meditasyon yapmaya çalıştığımızda bazen zihnimizin dolaşıp durduğunu fark ederiz ve bu da bir şekilde başarısız hissettirir, kendimizi zihinsel olarak dövmeye başlarız! Düşüncelerimizden nefret etmeye bile başlayabiliriz, onları yok etmek, bir silah çekip vurmak isteriz, bu da bizi gerginlik içinde oturmaya yönlendirir. Bu tutumla ne kadar çok meditasyon yaparsak o kadar stresli oluruz.


Gerçek bağışlama, zihinde olup biteni kabul etmeyi öğrenmekle geliştirilebilir. Bu, koşulsuz sevginin oldukça derin bir formudur, kendimizi ve başkalarını affetmenin de anahtarıdır. Meditasyonda tek yapmamız gereken, zihnimizin dolaştığını fark etmek ve ardından dikkatimizi nefesimize geri döndürmektir. Pratiğimizi bu şekilde sürdürmek bizi daha güçlü kılar. Düşüncelerimiz düşmanlarımız değildir, hatta meditasyona yardım ederler, bu sayede o düşüncelerden gelip varacağımız bir yer yaratır ve orada kalmayı öğrenebiliriz.


Duygu ve düşüncelerimize karşı yargılayıcı olmayan bir kabulü içeren bu tutum, zihnimizdeki içsel çatışmamızı çözer ve bağışlanmanın gelişmesi için de temel oluşturur. Düşüncelerimizi affedebilirsek, kendimizi ve hatta düşmanlarımızı bile affedebiliriz.


Neden kendimizi affetmekte zorlanıyoruz?

Birçok insan kendinden nefret etme alışkanlıklarıyla mücadele eder. Kendimizi affetmekte zorlanıyor olabiliriz, belki de yaptığımız belirli şeylerle ya da kendi eksikliklerimizle olgili genel bir tiksinti hissedebiliriz.


Modern kültürde bu sorunu fazlasıyla teşvik eden unsurlar vardır. Sürekli olarak olduğumuz halde iyi olmayacağımızı söyleyen mesajlarla besleniyoruz, daha iyi olmak, daha iyi görünmek, hissetmek ve daha fazlasına sahip olmak için çabalamalıyız. Reklamlar, güvensizliklerimize oynadığı kadar arzularımız üzerinde de oynuyor. Bir tür güvensizlik kültüründe yaşıyoruz, herkes herkesi yargılıyor.


Mükemmel olma çabamız ve sözde mükemmellik imgelerine sürekli olarak maruz kalmak, kendimiz hakkında epey kötü hissetmemize neden olabilir. Öyleyse bir hata yaptığımızda ya da kendi eksikliklerimizi fark ettiğimizde kendinden nefret etme alışkanlığımıza geri dönmek de normal kabul edilebilir. Çevremizdeki bu yargıları içselleştirdik.


Kınayan monologları yenmek

Bazı insanlar suçluluk ve öz-nefret yüzünden eziyet çekiyor. Eskiden benim de ısrarcı, kendi kendini kınayan bir iç monolog sesim ve kendime zarar veren davranış kalıplarım vardı. Kendi işimi çok zor, hatta tatsız bulurdum. İnsanlar benden hoşlanıyor gibi göründüğünde ortada bir sorun olduğunu varsayardım çünkü kendimi çok sevimsiz hissederdim.


Bu beni çok sayıda yıkıcı ilişkiye ve duruma götürdü. Bir keşiş olup ilk dokuz aylık inzivama gittiğimde bana işe yaramaz, hatta kötü biri olduğumu söyleyen o sert iç sesim daha da yoğunlaştı ve sık sık ellerimle başımı tutup ona durması için yalvardım.


Şimdi bunun çok büyük bir gerilimden kaynaklandığını anlıyorum. Stresli olduğumuzda asıl alışkanlıklarımız daha da yüzeye gelir. Oldukça sert bir şekilde meditasyon yapıyordum, bazen yedi saatlik seanslar yapıyordum ve 'yeterince iyi' yaptığımı hissedene kadar durmuyordum. Gergin ve sefil zamanlardı.


Dört yıl süren daha uzun bir inzivada, bu karanlık yanlarıma nasıl şefkat göstereceğimi öğrendiğimde işler değişti. Sanki kalbime bir bıçak saplanmış gibi, ıstırap verici bir his vardı içimde. Bu duygunun kendisine sevgi ve nezaketle yaklaşmaya başladığımda her şey değişti. Benim için faydası, artık kendimi affetmeyi çok daha kolay bulmaya başlamam oldu. Artık kendime karşı hiç de sert değilim, aslında gayet de naziğim. Bazen bu biraz tembelliğe dönüşebiliyor ama genel olarak çok daha mutlu bir insan olmama yardımcı oluyor.


Kendini affetmek için 3 aşamalı egzersiz:


1- Tanımla

Hatalarımızı ve negatifliğimizi teşhis ettiğimizde, onu sakince kabul edebilir ve bunu suçluluk duymadan yapabiliriz. Nihayetinde en derinlerde mutlu, iyi ve saf olduğumuzu hatırlamak bize iyi gelecektir. Negatifliğimiz basitçe bir toz katmanı gibidir, meditasyon pratikleri ile temizlenebilir.


2- Minnettar ol

Şükretmek, minnettar olmak, kendimizde üzerinde çalışabileceğimiz bir şey bulduğumuzu takdir etmek anlamına gelir ve bu da bize ilerlemek için bir fırsat verir. Sorunlarımızın aslında bize daha dayanıklı olmak için fırsatlar sunduğunu anladığımızda, onlara karşı olan tavrımız minnettarlığa dönüşebilir.


3- Anla

Anlamak, eksikliklerimizi insan oluşumuzun bir parçası olarak görmek demektir. Bizimle ilgili yanlış olan bir şey yok, sadece zihinlerimiz henüz eğitilmedi. Bu yüzden elbette hatalar yapabiliriz. Kendimizi 'ilerlemekte olan bir çalışma' olarak görebilirsek, bu kendimizi affetmemizi sağlayacaktır.


Bu üç adım düzenli meditasyon uygulamasıyla birleştirilmelidir, bu sayede kendimizi zihinsel olarak dövmeyi bırakırız. Her şeyin değiştiğini hatırlamak da yardımcı olacaktır, hiçbir şey sabit, sağlam veya değişmez değildir. Şu anda üzerinde duruyor olabileceğimiz bu sorunlar da bir gün birer anıya dönüşecektir.


Bu yazı, Budist rahip Gelong Thubten'in makalesinden Türkçe'ye çevrilmiştir.



Referanslar:

Gelong Thubten ''A Monk's Favorite 3-Step Practice For Cultivating Self-Compassion'' (13 Ağustos 2020) Şuradan alındı: https://www.mindbodygreen.com/articles/how-to-forgive-yourself-with-monks-practical-3-step-exercise




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.