Kastamonu, Orta Karadeniz’de denizin ve ormanın buluştuğu, doğal güzelliklerinin yanı sıra birçok tarihi ve kültürel güzelliklere de sahip, dolu dolu bir şehir.


Kastamonu’ya ne zaman gitmeli?

Kastamonu yüksek bir rakıma sahip, kışın soğuk ve karlı olabiliyor. Deniz tatili yapmak istiyorsanız ağustos ayı gitmek için çok uygun. Doğa tatili yapmak, tırmanış, trekking gibi hobileriniz varsa mutlaka eylül, ekim aylarında gitmenizi öneririz. Sonbaharda bölgede bulunan ağaçların aldığı milyonlarca renge inanamayabilirsiniz.


Kastamonu merkezde gezilecek yerler


Nasrullah Camii

Kastamonu’nun en büyük camii olan bu yapı 2. Bayezid döneminden kalma. Hat ve süslemeleri oldukça dikkat çekici. Bir söylentiye göre bu camiinin şadırvanından bir kez su içen Kastamonu’yu mutlaka 7 kez daha ziyaret eder, hatta Kastamonu’ya yerleşirmiş.


Saat Kulesi

Kastamonu Saat Kulesi’nin 1885 yılında, Vali Abdurrahman Bey tarafından yaptırıldığı biliniyor. Başka bir söylentiye göreyse bu saat kulesi aslında İstanbul’da Sarayburnu’nda bulunuyormuş. Bir gün zamansız çalınca padişahın cariyelerinden biri bebeğini düşürmüş, çok öfkelenen padişah da saat kulesini Kastamonu’ya göndermiş. Kuleye çıktığınızda Kastamonu’yu panaromik olarak görmek de mümkün.


Kastamonu Kalesi

Kastamonu Kalesi, kentin en yüksek noktalarından biri. Bir kaya kütlesinin üzerine 12. yy’da Komnenoslar tarafından yapılmış. İçinde birçok sarnıç, zindan ve kaçış tünellerinin yanında Bayraklı Sultan adı verilen bir Türbe de var. Kastamonu’nun panaromik görüntüsünü buradan da yakalayabilirsiniz.


Arkeoloji Müzesi

Müze kadar binanın kendisi de çok önem taşıyor. 1917 yılında İttihat ve Terakki Kulübü olarak kullanılan bina, daha sonra 1925 yılında Şapka ve Kılık Kıyafet Devrimi’nden sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk konuşmasını yaptığı yer. Müze, 1945 yılından sonra bir süre Kastamonu ve çevresinden toplanan arkeolojik eserlerin saklandığı bir depo olarak kullanılırken, daha sonra halka açılıp müze olarak kullanılmaya başlanmış.


Kastamonu çevresi


Taşköprü

Sarımsağı ile meşhur olan bu ilçeye girer girmez burnunuza sarımsak kokusu gelir. Bu ilçenin sınırları içerisindeki Pompeiopolis antik kentini ziyaret edebilir ve Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma geleneksel Kastamonu evlerini görebilirsiniz. Burada ayrıca her yıl Uluslararası Kültür ve Sarımsak Festivali düzenleniyor.




İnebolu

Şapka ve Kıyafet Devrimi’nin ilk yapıldığı yer İnebolu’dur. 25 Ağustos 1925 tarihinde Atatürk trenle İnebolu’ya gelir ve 27 Ağustos günü Şapka ve Kıyafet Devrimi’ni açıklar. İnebolu’da kırmızı boyalı evleri, kent müzesini ve İnebolu – Ankara arasında uzanan fakat sadece İnebolu-Kastamonu arasındaki bölümün bozulmadan korunduğu, Kurtuluş Savaşı sırasında kağnı yolu olarak kullanılan İstiklal Yolu’nu mutlaka görün.


İnebolu ayrıca, ünlü yazar Oğuz Atay’ın da doğum yeridir.


Cide

Karadeniz sahil şeridinin en güzel yerlerinden olan Cide, muhteşem güzellikte bir sürü koya sahip. Bölgedeki ilk yerleşim Amazon kadınlarına ait. İlçenin sembolü, Cide merkezde evi bulunan Rıfat Ilgaz’ın da kitaplarına konu olmuş “sarı yazma”dır. Hatıra olarak edinebilirsiniz.


Pınarbaşı

Doğal güzelliklerden bahsedince, kanyonlar ilçesi Pınarbaşı’ndan bahsetmeden olmaz. Küre Milli Dağları, Pınarbaşı’nda bulunuyor. Burası, birçok kanyon, karstik mağara ve şelalelerden oluşan bir doğa harikası. Bu milli park içinde katedebileceğiniz 21 ayrı güzergah var. Biraz macera seviyorsanız Dünya’nın en derin ikinci kanyonu olan Valla Kanyonu’nunu ziyaret edin. Horma Kanyonu ve Ilıca Şelalesi de görülmeye değer noktalardan.


Kastamonu'da ne yenir?

Kastamonu, doğasıyla olduğu kadar mutfağı ile de ünlü, yerel lezzeti bol bir şehir. Merkezde kolayca bulabileceğiniz üç lezzet var. Bunlardan ilki etli ekmek. Etli ekmek, genelde Konya’nın etli ekmeği ile karıştırılır. Kastamonu’da incecik hamurun arasında kıyma konarak yapılan bu lezzet, Konya etli ekmeğinden daha farklıdır. İkincisi ise “banduma” olarak bilinen, “serme ekmek” olarak adlandırılan bir çeşit yufka ile yapılıyor, üstüne de tavuk, hindi ya da kaz eti konuluyor. Kastamonu’ya özgü üçüncü lezzet, “tirit”. Üzerinde susam bulunmayan simitler ıslatılıp üzerine yoğurt ve kıyma konularak servis ediliyor. Son derece lezzetli bu yemekleri tatmanızı mutlaka tavsiye ederiz.


Ezgi Ece Aşkıngil

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.