Karma!

Kulağa çok afilli gelse de aslında çok basit bir kavram.Karmayı gözünüzde çok büyütmeyin ama küçümsemeyin de…Temel anlamda ektiğini biçme yasasıdır karma. 3 boyutta çalışır.Biri gen ve soy ağacı yoluyla taşıdığımız karma, diğeri eğer inanıyorsanız geçmiş yaşantılardan taşıdığımız karma, bir diğeri ise bu yaşantı da seçimlerimizle, davranışlarınımızla ve sözlerimizle kendi yarattığımız karma…Bu 3 tür de birbirine bağlanmış bir yumak gibi çalışır.

Karmayı anlamak için doğaya bakabilirsiniz.Ektiğiniz bir tohum er ya da geç filizlenecektir.Büyüyüp dal budak saracaktır. Kendiniz için zehirli bir sarmaşıkta ekebilirsiniz, altında serinleyeceğiniz güzel bir salkım söğütte…

Karma etki tepki yasasının karşılığıdır! Bumerang stili diyorum ben bu kısma!

İyi veya kötü yaptığımız eylemler, bir gün bize geri döner.

Bu geri dönüş kısmında zaman kavramı insanoğlunun idrak etmekte, konuları birbirine bağlamakta zorlandığı kısımdır.


Karmanın işleyişi nasıl çalışır peki?

Hayatımız içe içe geçmiş halkalar gibi.Bugün yaşadığımız şeyin sonucunu yarın görmek istiyoruz.Oysa ki sistem öyle işlemiyor.


Belki bu ay, belki bu yıl, belki bir ömür, belki nesiller boyu…Evrenin adaletidir aslında bu sistem.


Sanmayın ki yaşadığınız acı, tatlı hikayelerin karşılığını, şimdi siz dünyevi düzlemde hemen akşamdan sabaha göremiyorsunuz diye adaletin terazi çalışmıyor.


Çok daha büyük bir zaman örgüsü işliyor.

Çünkü bu dünya öğrenme ve deneyim sahnesi…


Nefsimize hoş gelen veya gelmeyen yargılardan çıkmak ve yaşadığımız her konuda mesaja odaklanmak aslında hayatın yükünü ve karmayı hafifleten en büyük şifre…

Büyük lokma ye ama büyük söz konuşma,


Dedesi erik çalmış,torununun dişi kamaşmış


Beddua 7 kat dolaşır yine seni bulur gibi halk arasında sıklıkla tekrarlardığımız atasözleri karmanın nesiller boyu gelen tecrübesini anlatır aslında…

‘’Sözlerine dikkat et, kaderin olur’’, ‘’Gülme komşuna, gelir başına’’ sözlerinin altında işte bu karma yasası yatar.


Aslaların, yargıların, zanlarınla büyük laflar söyleyip, bir gün kınadığın şey, gün gelir eylemlerinle zıtlaşır. Sen de kınadığın şeyi yaparken bulabilirsin kendini.

Buraya kadar her şeyi anladım da dedemin (atalarımın) yaptığı şey beni neden etkiliyor diyebilirsiniz?

Ben de size, atalarınızdan ev, araba, arsa miras kaldığında mutlulukla hak talep ederken, atalarınızdan taşıdığınız duygu miraslarını ve adaletsizlikleri veya yaptığı iyiliklerin sonuçlarını neden kabul etmiyorsunuz? diye soracağım. Dedemin mirasını kabul etmeyeceğim diyen yok veya varsa da az sayıda.Ama konu karmik bir düzen ve bedel olunca kimse istemiyor. Bu da hayatın cilvesi...

Aslında bu kısım günümüzde trend olan aile dizilimi kısmı.Atalardan duygularımızı da miras alıyoruz.Sadece iyi kötü eylemler gibi düşünmeyin. Bazen bir korku, bir yalnızlık, sürekli tekrar eden temalar, hayattaki dirençlerimiz bu yaşantımızdan değildir belki, miraslarımızdır...Veya çocukluğumuzdandır veya gençliğimizdendir.


Peki çözüm ne?

En pratiği ve çözüm odaklısı bu yaşantımızda, yaptığımız davranış ve seçimlerle geçmişimizden arınmak, geleceğimize temiz tohumlar ekmek…

Öncelikli olarak, karmadan arınabilmenin temel koşulu fark etmekten geçer.Döngülerinize iyi bakın!


Hep nerede tıkanıyorsunuz? Sürekli hangi konular kanayan yaranız? Para da mı? İlişkide mi? İnsanlarda mı? Hakkaniyette mi? Emek verip karşılığını alamamakta mı?


Bu bir duygunuz olabilir,tekrarlayan benzer olaylar olabilir. Her ne ise fark edin,tespit edin, adını koyun.

Anne-babanızda dahil olmak üzere,soy ağacınızın hikayesini iyi öğrenmeye çalışın. Aşklarını,işlerini,para kazanma biçimlerini,davranışlarını, kınadıklarını…Objektif bir biçimde duygusal davranmadan etik yargılarla değerlendirin. Oralardaki bir hikaye muhakkak bugün sizin yaşantınızda bir yerle bağlantılıdır…

Karma aynı konudan size geri dönmeyebilir!

Çok geçmişe gitmeden bu yaşantınızda yaptığınız eylemler, aynı konudan ödül veya ceza sistemini çalıştırmayabilir. İlişki hayatınızda yarattığınız bir haksızlık veya kalp kırıklığı,size iş yaşantınızdan dönebilir veya siz neye sahip olsanız mutlu olmadığınız bir ruh hali olarak size veya karşı tarafa dönebilir.

Burada parantez açmak isterim.Türk filmlerinden miras aldığımız arabesk kültür ve acı çekme kavramı sebebi ile negatif temalardan örnek verince daha iyi içselleşiyor hemen anlaşılıyor. Ama pozitif versiyonlarını da düşünün. Partnerinizi,eşinizi mutlu ettiğinizde sağlık olarak size dönebilir, yaşam enerjisi neşe olarak da dönebilir. Hayata mutluluk ekin, neşe biçin gibi de çalışabilir dram yerine pek tabii ki...


Karma yaratmamak için;

Kalp kırmayın! Haksızlık yapmayın! Az konuşun! Yargılarınızdan,zanlarınızdan arının!


Kınamayın! Asla demeyin! Kibirli olmayın! Egoya kapılmayın!

Bunlar hep bilinen şeyler ama yaşarken bazen atladığımız detaylar. "Ben bu adamı/kadını değiştiririm, sevmeyi öğretirim" demek de bir kibirdir. Derin düşünün.

Kalpten yaşayın! Zihninizle yaptığınız tüm seçimler, uzun vadede sizi anlam arayışına oradan da anlamsız bir boşluğa düşürür.Yaptığımız eylemler veya seçimlerde zihin ve kalp dengede olmalı daima

İyi niyet besleyin! Ama sınırsızca olmasın. Başkalarının travmalarını çözeceksiniz,bencilliklerini şifalandıracaksınız diye kendinize sınır ihlali yapmayın. Bu seferde benliğinize haksızlık yapmış olursunuz.

İyilikte dengede kullanılmalı. Çünkü evrenin en temel yasası ‘’DENGE’’dir. Herşey dualitedir.Ve tüm temel meselemiz zıtlıkları dengelemektir.

"Ya, vallahi masumum, hep bize mi karma!" diyorsanız... :)

Evrenin sistemine güvenin. Siz neşeyle ve umutla, kalbiniz geniş bir şekilde,sevmeyi ve şefkati esas aldığınız yaklaşımdan uzaklaşmayın. Evren ödüllerini her an vermeye hazır. Sadece bazen çok istediğiniz şeyler olmuyorsa, sabretmeyi öğrenmeniz gerekiyordur belki de. Ruhsal olarak büyümeniz, deneyim kazanmanız için olabilir tüm yaşadıklarınız.

Unutmayın, burası bir deneyim sahnesi. Sınavları var. Çimenlerde sadece zevk ve sefa içinde koşacağız diye gelmedik ama acıdan kıvranacağız diye de gelmedik.Yaşadığımız her an bütünün parçası olduğumuzu hatırlamaya geldik.

Bumerang, hepimize mutluluk ve neşe getirsin. Samimiyetle bakan gözleri, sevgiyle sarılan vücutları. Hepimizin en çok buna ihtiyacı var.


Sevgiyle kalın.

Buşra EFE





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Teşekkür ederiz çok güzel bir yazı olmuş
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.