İnsan olarak hepimiz ruhen belli ihtiyaçlarla doğarız. Onaylanma ihtiyacı da bunlardan biridir. İnsanlar yaptıklarıyla, söyledikleriyle, başarılarıyla çevresindekiler tarafından onaylanmak ister. Onay alan insan kendini mutlu hisseder. Yaptığının herkes tarafından beğenilmesi kişiyi hem onore eder hem de değerlilik duygusu verir. Özgüveni yükselir.



Kabul görmenin getirdiği bu mutluluk hissi bir noktaya kadar olağandır; insani tatmindir. Ancak gelin görün ki tüm yaşamını sadece başka insanlardan “onay” almak üzere kuranlar var. Kendi mutluluklarından ziyade tutku derecesinde sadece diğerlerinin ne düşüneceğini önemseyen, her adımını buna göre atan insanları nasıl tanımlamak gerekir? Güvensiz, iç dünyasında yarım kalmış, mutsuz ve öte yandan da bir parça egolu insan tipleridir bunlar. Ayrıca pohpohlanmanın verdiği o hazza da bağımlıdırlar. Bu kişiler onay almadan hareket edemezler. Üzerine giydiği elbiseden, ağzından çıkan cümleye kadar onay almak zorundadırlar. Bir nevi beğenilme ihtiyacıdır bu. Kişi doğru bir şey yapsa bile o kadar kendinden emin değildir ki olumsuz bir eleştiri karşısında karalar bağlar, dibe vurur, strese girer...



Bunlar birinci tiplerdir ego tatmini yaşamak isteyen. Bir de takdir ve kabul görebilmek için herkesin her dediğine “evet” diyen, eğer her hareketi onay alırsa sevileceğini ve toplum dışında kalmayacağını düşünen, yalnız kalma korkusu hisseden kişiler de ikinci tipi temsil eder.



Peki, bir insan neden sürekli onaylanma ihtiyacı duyar? Psikologlar her iki kişilik yapısının altında yatan nedeni çocukluk yıllarındaki eksikliğe bağlıyor. Daha küçük yaşlardan itibaren çocuğunu fazla eleştiren, büyük beklentiler içinde olup kıyaslama yapan ebeveynler maalesef çocuklarda bu duygusal tatminsizliğe yol açıyor. Bu noktada da “doğru anne-baba” olabilmenin önemi yine koca bir başlık olarak karşımıza çıkıyor.



Ailesinden gerekli takdiri göremeden büyüyen çocuklar ileriki yaşamlarını hep birilerinden kabul görmek üzerine kuruyorlar. Peki, nedir bunun çözümü? Öncelikle profesyonel yardım almak ve bakış açısını değiştirmek. Hayatta hepimiz, her zaman, herkesten onay alamayabiliriz. Böyle bir şey mümkün değil. Bu bizim yanlış yaptığımız anlamına gelmez. Bu sadece karşımızdakinin bakış açısıdır. Diyelim ki yanlış yaptık. Hata yapma hakkımız da kendi lüksümüzdür.



Kısacası duygularımız bize aittir. Yaşamımızı hatalarımız, doğrularımız ve isteklerimizle kendimiz belirlemeliyiz. Ayrıca sırf kabul görmek adına da herkese baş eğmemeli, ezik duruma düşmemeliyiz. Bizi seven, zaten “hayır” cevaplarımızla da kabul edecektir. Biz de herkesin her şeyine onay vermek zorunda değiliz.



Unutmayın ki hayat başkalarının istek ve beklentilerine göre yaşamak için çok kısa. Önemli olan başkalarının onayı değil! Biz kendimizin ne olduğunun farkına varmalıyız.



Hayat geçiyor ve bu geçişte izlenecek en iyi yol, kendi kalbimizin onayını almamız...


Ferah Uzundurukan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.