İnsan evrendeki en yüce varlıktır. Yaradan’ın 99 Güzel ismi ve tüm nitelikleri, O’nun dünyaya yansıyan parçası olan insanların özünde mevcuttur. İnsan olmanın ve yüceliğinin bilincinde olan her insan, diğer insanlara saygı göstermeli, kendine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına yapmamalıdır.


Bizde gelenektir; yaşlılara, aile büyüklerine, öğretmenlere toplumsal ve bilimsel yaşamda ileride olanlara saygı gösterilmesi gerektiği düşünülür. Oysaki saygı; yaşa konuma, zamana, duruma bağlı olmadan, insana, insan olduğu için gösterilmelidir. Saygı dolu bir ortamda yaşayabilmek için toplumda saygıyı yaşatmak her insanın görevidir. Buna karşın egoların önde olduğu kin, kıskançlık, hasislik, küslük, kırgınlık içinde yaşayan insanlar arasında içten gelen bir saygıdan söz edilmesi mümkün değildir.


Saygı, özümüzde yaşayan yüce bir değerdir. Etkileri dünyasal yaşamda görülür. Saygının olduğu yerde barış ve huzur olur. İnsan yaşamını güzelleştirir, insan ilişkilerini zenginleştirir. Öyle insanlar tanırım ki çevrelerinde hemen hemen herkesten derin bir saygı görürler, hayret edersiniz. Biraz inceleyince onların da tüm yaşamlarını derin bir saygı içinde geçirdiklerini anlarsınız. Saygı görerek yaşamamızı sağlayan tek şey; başka insanlara gösterdiğimiz derin saygıdır.


Dilde ve görünüşte kalan saygı, hedefine ulaşmamış, gösteri ve gösterişten öteye gidememiş demektir. Saygı bir eylemdir. Eğer bir insan size bir şeyler anlatıyor ve siz de onu dinlemiyorsanız, ona “Sizi dinlenecek değerde bir insan olarak görmüyorum” demiş sayılırsınız. Peki, dinleyecek değerde bulmuyorsanız, neden birliktesiniz? Her insanın en önemli güdüsü onay ve kabul görmek, önemsenmektir. İlgi göstermediğiniz, dinlemediğiniz insanla birlikteliğiniz, ona hakaret etmek gibidir.


Bir insan iyi bir şey yaptığı veya başarı gösterdiği zaman onu takdir etmek, başarılı insana gösterebilecek en büyük saygı demektir. Onu yeni başarılara, yeni iyiliklere yönlendirir. Bir takdir ile hayatı değişen, başarıdan başarıya koşan insanlar tanırım. Teşekkür, yapılan hizmet veya iyiliği fark etmenin en zarif şeklidir. Bir teşekkürle verdiği bütün emeği helal eden, yorgunluğunu sevince dönüştüren birçok insan gördüm.


Her insan hata yapabilir, bilerek veya bilmeyerek kusurlu davranışta bulunabilir. Karşıda bir kimse yoksa zararı gören insanın kendisidir. Fakat muhatap olan başka birisi varsa doğal olarak zarar görmüş, kırılmış veya incinmiştir. Bunun telafi yolu hemen özür dilemektir. İçtenlikle yapılan bir özür dileme, çok şeyi unutturup acıları hafifletebilir. Özür dilemek hatayı kabul etmenin en saygın ifade şeklidir.


İnsanın insana saygısının en belirgin şekli iyi veya kötü günleri paylaşmakla ifade bulur. Kötü günler için davet yapılmaz, duyunca koşmak gerekir. İyi günler için davet gelenektir. Davet saygının ve paylaşma isteğinin ifadesidir. Davet edilenin saygısı ise davete katılmak veya bir engeli varsa bildirmekle ifade bulur. Özellikle nişan veya düğün gibi toplu davet yapan arkadaşlarıma titiz bir şekilde LCV almalarını, salona davetli garantisi verirken aldıkları LCV sayısının % 20’si kadar altında garanti vermelerini öğütlerim. Çünkü üzülerek belirtmek gerekir ki bizim insanımız hala engel bildirmeyi ayıp gibi görüyor, “Son günde bir engel çıktı gelemedim” demeyi tercih ediyor. Oysaki davet salonunda yeri ayırtılmış ve parası ödenmiştir. Katıldığım her davette yeri ayırtılmış, servisi yapılmış boş sandalyeler içimi acıtır.


Saygı en sıcak şekilde selam vererek, gülümseyerek veya hatır sorarak ifade edilebilir. Bunlar en kolay saygı ifadeleridir ama yarattıkları sonuçlar çok büyüktür. Selam kalpleri ısıtan, yalnızlıkları azaltan, ilişkileri aydınlatan bir saygı ifadesidir. Gülümseyişle birlikte olursa gücü artar, bulunduğu yere olumlu enerji yayar. Selamı daha zenginleştiren, gülümsemeyi daha da yakınlaştıran şey hatır sormaktır. Düşününüz; bir insan gördünüz, selam verdiniz, gülümsediniz ve hatırını sordunuz. Her ikiniz birden hayatınıza saygının tüm yüce ifadelerini katarak huzura ve sevince kavuşmuş olursunuz.


İnsanın insana saygısının bir büyük ifadesi ise onu duygu, düşünce, arzu ve isteklerinin gerçekleşmesi yolunda özgür bırakmaktır. Özellikle analar, babalar çocuklarına bu saygıyı gösterip seçimlerinde özgür bırakmadıkları için ne kadar çok hayat ziyan olmuştur. Ailenin seçtiği eşle evlenen, ailenin seçtiği okullarda okuyan veya meslekleri yapan birçok insan; seçtikleri değil, mecbur kaldıkları hayatlara mahkûm yaşamışlardır.


İnsan, insan olmanın mutluluğuna, gösterdiği veya gördüğü saygı ile ulaşır. Saygının olmadığı yerde yaşam çok zorlaşır. Saygı dolu ortamı yaratmak ise her birimizin görevidir.


Yazı: Öğretim Görevlisi ve Yazar İnal Aydınoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.