Ego. Elle tutulup gözle görülemeyen, tüm benliğimizi sarıp bizi yönettiğini düşündüğümüz kocaman bir sözcük… Kendisi sadece 3 harfli. Yani küçük, mini, basit gözüken hiçbir şeyi küçümsememeli. Bakın işte 3 harfli bir kelime yönetmiyor mu tüm benliğimizi.


Sözlük anlamı benlik. Yani BEN demek! Zaman zaman egomu yok etmeye çalışıyorum deriz ve beceremeyiz. İşte, kendi benliğimizi yok etmeye çalıştığımız için olmuyor bir türlü. Yapmaya çalıştığımız şey, kendi özgürlüğümüzü kısıtlamaya çalışmak çünkü. İsteklerimizi, değerlerimizi, inançlarımızı kısıtlamak bir nevi. Başaramıyoruz EGO’muzu öldürmeyi. Çünkü o ölürse biz yaşayamayız ki.


Ego dediğimiz, bazen havalı bir bakış, beklenmeyen afili bir çift laf, bir çift söz. Başkalarını kızdırsa ve sinirlendirse da aslında, bizden önemli mesajlar veren çok etkili bir dinamik. Ben en özelim, en güzelim, çok akıllıyım diye böbürlenirken, aslında sadece ben DEĞERLİYİM görün, ben YETERLİYİM bilin ve takdir edin mesajı vermeye çalışan bir gerçekten bahsediyorum. Ben de buradayım demenin en saf yolu egomuzla hareket etmek.


“Ego” olmazsa olmazımız. 2 yaşından itibaren gelişmeye ve ön plana çıkmaya başlayan bizi biz yapan içgüdü mekanizması. Düşünüyorum da “İyi ya da kötü, belki de tamamen duygusal tavırlarla okşanan egomuz taban da yapabilir tavan da.”


Bazen bir insana yüklediğimiz “Egosu yüksek” aslında ne demek sizce? Bu cümlenin temelinde kendini beğenmişlik ağır basıyor gibi görünse de, bazen tam tersi kendini beğenmeme, hatta kendini küçük görme durumunu hissetmiyor musunuz? “BEN yaptım, BEN başardım, her şeyin EN iyisini ben bilirim” cümleleri aslında açıkça başka şeyler söylüyor olabilir mi içten içe. Bu denli havalı cümlelerin altında yatan “Kendini ispat etme yarışı ve çabası” çok büyük olasılıkla. En büyük amacı kendini başkalarına kabul ettirmek olan, ancak insanın kendine açtığı bir büyük savaş kartı gibi gözüküyor uzaktan.


Ne yapmalı öyleyse egomuzla savaşmayıp, kabul edince? Eğer hepimiz kendimizi olduğumuz gibi kabul eder, hatalarımızla yüzleşir, öz benliğimize sahip çıkar ve kendimizi ifade etme kabiliyetini geliştirirsek, savaşı kaybeden değil kazanan olacağımız şüphesizdir.


Öte yandan kişilik kavramının tanımını yapan ve “dünyanın en zor anlaşılan yaratığı insandır” diyen Freud’a göre ego “Bilinçli bir arabulucudur. İnsanın eğitilmiş düşüncesinin bir bölümünü ifade eder.


Egomuzla tanışmaktan ve barışmaktan korkmadan güçlü yanlarımızı keşfedebiliriz. “Ego” aslında bir “ölçülülük” sorunu ve ”farkındalık” durumudur. “Ego”; içimizde bizimle savaşan düşmanımız değil, iç dinamiklerimizi harekete geçiren en temel insani dürtülerden biridir. İyi yönetilirse, iç ve dış dünyamız arasında uyumu sağlar. Yönetilebilen ego dinamizmdir. Önemli olan egomuzu yok etmek değil, sınırı aştığı noktaları fark edip gerekirse törpülemektir.


Her şeyin ölçüsü benliğimizdedir. Abartmadan, alçaltmadan, yargılamadan atılacak her adım erdemli insan davranışıdır. Üstelik erdemli insan, kendini terbiye edebilen insandır.


Mutlu haftalar dileklerimle…



Gamze Berberci Çelik

İlişki Koçu-Kişisel Gelişim Danışmanı

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.