Son dönemece mi giriyorsunuz? Ee, bitirince ne olacak? Mülakatlar başlıyor, seni çağıran olmadı mı yoksa? Linkedin profilin kaç defa görüntülenmiş? Tanıdık geliyor mu bu sorular?


Evet, korkmaya başlayabilirsin bence de... Hayatın ve büyüklerinin sana çizdiği yoldan gittin şimdiye kadar; peki, ya bundan sonra? Orta sınıf bir ailenin çocuğuysan çok da seçim şansın yok aslında.


Öz geçmişinin ne kadar dolu olduğu bir yerden sonra sana eskisi kadar umut vermeyecek maalesef... Seni ilk kabul eden firmaya başlayacaksın. Mezun olmadan havada kapılan en iyi üniversite öğrencileri hikayeleri de maalesef yok artık… Artık herkes üniversitesi mezunu, hatta yüksek lisans. İçini çok mu sıktım yoksa?


Elalem Ayşe Teyze sormadan ve herkes size akıl vermeye çalışmadan düşünmeni istedim sadece... Bizim gibi savrulma, ne istediği bil, hayal kur, gerçekleştirmek için uğraş diye anlatıyorum bunları. Evet, Z kuşağı daha kararlı geliyor ama sadece doğru yönlendirilenler, kıskanılacak kadar mükemmel eğitim alanlar ve en az 3 dili ana dili gibi konuşanlar… Onlardan değilsen okumaya devam et, işine yarar belki, hatta belki ileride “Bir yazı okudum, yüzüme tokat gibi vurdu” dersin.


Amacım gerçekten kimseyi üzmek değil. Zenginle fakirin arasındaki uçurumun daha da arttığı, krizlerin devamlı teğet geçtiğine inandırılmaya çalışılan zavallı ülkemde kendi yolunu çizmelisin. Hayallerini koymalısın ortaya, klasikleşen İK sorularını sormalısın kendine: "5 sene sonra nerede görüyorsun kendini?" Uçmak serbest. Hayal et ve çok çalış, belki 5 seneden çok daha önce gerçekleşir.


Mesela ben "Ay asla banka istemiyorum" derken banka kapısında buldum kendimi. Çünkü mülakattan mülakata savrulurken en erken MT sınavlarına bankalar başlamıştı. 2 hafta içinde kendimi imza atarken buldum. Kaan Sekban o zamanlar saçmalamaya başlasaydı o imzayı atar mıydım acaba... (Kaan’la banka zamanlarımızı da ilerleyen yazılarımda anlatacağım.)






Beyaz yakalı hayatı sorgulama dönemlerinde her beyaz yakalı gibi iş bilgisinden ekip olmaya, yaratıcılıktan meditasyona kadar eğitimlere boğulurken fark ettim ki aslında üniversite seçimimdeki hayalimi gerçekleştirmişim. Üst düzey yönetici kuzenimden üniversite seçimi için fikir alırken "Mini eteğimi giyip toplantıdan toplantıya koşturmayı istiyorum" dediğimi çok net hatırlıyorum. Yaş 17.


Kural 1; hayalini güzel kur ve yüksek sesle söylerken dikkatli ol, farkında olmadan evren senin için çalışıyor.


Sertifika toplamak için çok uğraşıyorsun değil mi? Excel’den kişisel gelişimi, kariyer günlerinden yurtdışı eğitim fuarlarına her fırsat sana göz kırpıyor gibi. Üzülerek söyleyeceğim ki onlar pek de işe yaramıyor. İşine yarayacak eğitimler zaten sana öğretilecek iş hayatında, sen STK’lara üye ol, okul boya mesela, öğrencilere ders ver bedava, manevi tatmini yaşa. Hem öz geçmişinde de çok güzel duracak, inan bana.


Kural 2; topluma yararlı olmanın yollarını bul, iyilikler elbet seni bulacak. Bir hobiye kafayı tak mesela. Hepsinden küçük küçük denemiş ama bir hobide uzmanlaşamamış biri olarak söylüyorum bunu. Her şeyi yine dene sen, okulun bütün imkanlarından yararlan, bütün kulüplerine gir, aktif ol. Ancak bir tane hobiye kafayı fena tak, çok iyi keman çal mesela ama öyle böyle iyi değil çok iyi ya da koş koşabildiğin kadar hızlı ve uzun. Bir gün o hobin sana nasıl güzel kapılar açacak inanamazsın.


Kural 3; büyük küçük deme hobiler edin kendine. Şimdi kiminle tenis oynadığımı söylesem eminim çok şaşırsın.


Eski eşyalarımı düzeltirken elime geçen bir sayfada 35 yaşımdaki hayatımı anlatmışım (kişisel gelişim eğitiminde) "Uluslararası bir firmada orta üst düzey yöneticiyim, işim gereği yurt dışına çok sık seyahat ediyorum, evliyim, 2 çocuğum var, büyüğü erkek.” Hatta evimi bile kaba hatlarıyla çizmişim. Çocuğa kadar olan kısımlar ben farkında olmadan gerçekleşmiş bile. 30 yaşında olduğuma göre çocuklar için biraz daha zamanım var.


Kural 4; hayallerini yaz, beynin nasıl kodlandığı henüz çözülemese de yazılı olanları gerçekleştirmeye çalıştığı bir gerçek.


Kural 5 ve en önemlisi, çok çalış hem derslerine hem de insan ilişkilerine. “Bu ne işime yarayacak?” dediğin dersleri inanamayacağın kadar çok kullanacaksın. “Bir daha nerede göreceğim?” dediğin insanların da sana ne kapılar açacağını da asla tahmin edemezsin.


Beyza Şanlı

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.