Her deqin (geleneksel dövmenin) bir anlamı ve yaptıran kişiye özel bir hikâyesi vardır. Geleneksel dövme sadece güzellik için yapılmazdı. Geleneksel dövme, duyguların diliydi.


Geleneksel dövme kadının içine akıttığı acının, dışa vurumudur. İnsanın yaşam serüveninin notasız ezgileri gibidir. Geleneksel dövme, geçmişin izlerini geleceğe taşıyan simgesel anlatım dilidir. Geleneksel dövme bir sanattır. Çünkü motif çiziminden, hangi motifin bedenin neresine yapılacağı, motifin oranı, kullanılan malzemenin özellikleri, derinin ne kadar derinliğine daha az acı verecek şekilde nasıl yapılabileceği gibi konular teknik beceri, incelik ve yetenek gerektirmektedir. Geleneksel dövme motifi bazen soyluluğun, kahramanlığın, erdemliliğin, bir soya ait oluşun, kötülüklerden arınmanın, sağlıklı olmanın ifadesidir. Sevinçlerin, umudun, acının, korkunun insan bedenindeki izleridir. Çevreyle mücadelenin, bireysel kimliğin simgesidir. Geleneksel dövme yazının ilk atasıdır. İşaret ve harften çok daha öncedir.


Çok yönlü ve üretken bir araştırmacı olan Mehmet Sait Tunç, el değmemiş bir vaha olan Mardin’e özgü pek çok kültürel ögeyi, bir antropolog gözüyle araştırıp; yazılı, sözlü ve görsel olarak belgelemiştir. Mardin ili ve ilçelerinde birbirinden ilginç konularda yüz altmış sekiz tane sözlü tarih çalışması yapmıştır. Bu çalışmalardan özellikle deq (geleneksel dövme) konusunda Uysal Yenipınar’la birlikte yazmış olduğu Beden Yazıtları adlı kitap, alanında yapılan ilk ve en kapsamlı çalışmadır.


Uğraş Salman ile birlikte yönetmenliğini yaptığı Anlat Bana: Dövmeler/Ağıtlar/Hikayeler belgesel filmi sinema otoritelerince, 2012 yılında düzenlenen 65. Cannes Film Festivali kapsamında Türkiye sinemasını tanıtan kataloğa ve 2.Roma Film Festivali ve 31. İstanbul Film Festivali’nde gösterime girmiştir.


Sevgili Mehmet Sait Tunç’la gerçekleştirmiş olduğumuz röportajda geleneksel dövmeyi ve geleneksel dövmenin konu edildiği; Beden Yazıtları kitabını ve Anlat Bana belgesel filmini konuştuk.






Niceliksel verilerin ötesine geçerek, bize biraz kendinizden ve hayallerinizden bahsetmenizi istesem, neler söylersiniz?

Ağırlıklı olarak sözlü tarih alanında çalışmaktan keyif alıyorum. Sivil toplum örgütlerinde aktif olarak çalışıyorum. Yaş almışlarla aram çok iyidir. Onlarla saatlerce sohbet ederim, bilgi birikimlerinden faydalanırım ve o bilgileri kayıt altına alırım. Gençlere yardımcı olmak, onların önünü açabilmek en önemsediğim şey. Bulduklarımı ve bildiklerimi aktarmayı ve paylaşmayı seviyorum. Biz Mardin’de; Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Süryani aynı masada oturup, her şeyi paylaşıyoruz ve hiçbir sorun yaşamıyoruz. Hayalim; Mardin’in özüne yakışan bu halin, dünyanın geneline yayılması. Kimsenin ötekileştirilmediği, herkesin birbirine güvenebildiği, barışın hâkim olduğu bir dünya yani.


Uysal Yenipınar’la birlikte yazmış olduğunuz Beden Yazıtları adlı kitabınız bu alanda yapılmış en kapsamlı çalışmalardan birisi. Yönetmenliğini yaptığınız Anlat Bana: Dövmeler/Ağıtlar/ Hikayeler belgesel filmi sinema otoritelerince, 2012 yılında düzenlenen 65. Cannes Film Festivali kapsamında Türkiye sinemasını tanıtan kataloğa ve 2.Roma Film Festivali ve 31. İstanbul Film Festivali’nde gösterime girdi.Hem yazarlarından birisi olduğunuz kitabın hem de yönetmenlerinden birisi olduğunuz belgesel filminin bu kadar ilgi görmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

İlk defa ele alınan bir konu olması ve hem kitapta hem de belgeselde konunun kapsamlı ve derin bir şekilde ele alınması diye düşünüyorum. Daha önce deq konusuna değinen küçük makaleler yayınlanmış sadece. Beden Yazıtları, 280 sayfa ve oldukça kapsamlı bir kitap. Belgesel filmimiz Anlat Bana: Dövmeler/Ağıtlar/Hikayeler için ise 83 kaynak kişiyle konuştuk. Ne yazık ki bu kaynak kişilerin büyük çoğunluğu şu an da vefat etmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde, belgesel filmimizde yer alan 7 kişinin yaşadığı, Mardin Kızıltepe’de ki köyü ziyaret ettim. Onlardan yaşayan tek bir kişi kalmıştı ve o da ben gitmeden bir hafta önce vefat etmiş. Bunların kayıt altına alınması çok önemli. Ben kendi çevreme ve arkadaşlarıma mümkün olduğunca dövmeli kişilerin fotoğraflarını çekmelerini ve kayıt altına almalarını söylüyorum.


Deq nedir, yapımında hangi malzemeler kullanılır ve tene nasıl uygulanır?

Deq, her çizgisinin bir anlamı ve hikâyesi olan, insanların duygularını vücutlarına nakşettikleri çizgilerden oluşur. Kız çocuğu doğuran ve emziren annenin sütü yani “Halip Ümmül Bınt”, çıra isi ve hayvan ödü yani “El Mırara”, bu üç karışımdan dövme mürekkebi elde edilir. Bir kap içerisinde karıştırılan malzemeler bir süre bekletilir. Üçlü, dörtlü, dokuzlu iğneler bir araya getirilip, sıkıca bağlanır. İğne sayısı motifin büyüklüğüne göre değişmektedir. Bölgede kırk iğne yapılan dövme de tespit edilmiştir. İğneler boyaya batırılarak motif üzerinden alt deriye ritimli vuruşlarla işlenir. Kanayana kadar bu işlem yapılır. Kanın çıkması ile birlikte renkli sıvı kanın çıktığı deliklere doldurularak, deri altına iyice dolgu yapılır. Yaranın üstü temiz bir mendille silinip, temiz bir tülbentle sarılır. Dövme yapılan yer kızarıp, şişer ve bir yara görünümü alır. Dövme yapılırken ilk birkaç vuruş insanın canını fena acıtır ama daha sonra ritimle, vuruşlarla kendiliğinden uyuşur ve alışır, acı hissi azalır. Dövme yarasının iyileşme süreci işlenen motifin büyüklüğüne bağlıdır. Motif büyükse; daha uzun sürebilir. Dövme motifi çok büyük değil ise iki-üç gün sonra kabuk bağlar ve iyileşir. En zor dövmelerden bir tanesi de alt dudağa yapılan dövmedir.





Deg yapımında kız çocuk emziren annenin sütü kullanılıyor. Bunun sebebi nedir? Anlat Bana belgesel filminizde, bir kadın konuşmacının bu konuyla ilgili ataerkil bir söylemi yer alıyordu. Sizden dinlemek isteriz.

Kız çocuğu sahibi annenin sütünün yarayı daha çabuk iyileştirdiğine, motif rengini daha parlak yaptığına inanılmaktadır. Erkek çocuk emziren anne sütünün dövme yapılan yerde yara bıraktığı, motifi dağıttığı, bu nedenle dövme motifi renginin sönük ve açık olduğu ifade edilmiştir. Elbette bunun ardındaki itici güç; sadece Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde değil, ülkemizde hatta dünyada hâkim olan ataerkil sistemdir. Özellikle geçmişi düşündüğümüzde ataerkil sistemin izlerinin daha baskın olduğunu görüyoruz. Geçmiş dönemlerde resmi olmayan mahalle ebeleri yaptırdıkları doğumlarda çocuk, erkek olduğunda; bahşiş alırlardı. Erkek çocuğu olmayan kadınlar suçlanır, bu kadınlar eşlerini yeniden evlenmeleri yönünde teşvik eder hatta eşlerine kız isteme görevini bizzat kendilerinin üstlendiği de olurdu. Kadın ve erkeğin eşit olduğu söylense de bu eşitliğin sadece söylemde kaldığına, eşitsizliğin ise hemen her alanda ve her yerde baş gösterdiğine hepimiz şahit oluyoruz.


Deglerde kullanılan her motifin bir anlamı ve çoğu zaman yaptıran kişiye özel bir hikâyesi var. Bu motiflerden en çok kullanılanların anlamlarını açıklar mısınız? Ve sizi de etkileyen bir deq hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?

Üç Nokta Motifi: Yüzde, boyunda ve avuç içinde çok sık kullanılan bir dövme motifidir. Bu motif üzerine kuma gelmesini önleme dileğidir.


Alt dudak dövmesi: Alt dudağın tamamını koyu renk dövme ile kaplanmasıdır. Genelde seksenli yaşlardaki Arap kadınlarının yapmış olduğu dövmedir. Yapılan en zor ve en geç iyileşen dövmedir. Dudakları sarkmasın diye dudaklarını bağlar ve 15 gün boyunca sıvı gıda ile beslenirler. Nedenini sorduğumuzda iki rivayet anlatılmaktadır. İslamiyet’in ilk yayıldığı dönemlerdeki savaşlar sırasında Müslüman olmayan ordunun askerleri kadınlara saldırmakta, onları kucaklayıp, dudaklarından öpmekte idiler. Kadınlar bu tür saldırıları ve öpmeyi önlemek adına itici görünmek için alt dudaklarına dövme yaptırıp kendilerini çirkinleştirmişlerdir. İkinci rivayete göre Hz Muhammed’in kızı Hz. Fatima kendi isteği dışında zorla bir erkek tarafından öpülür. Fatima, dudaklarına önce kına sonra dövme yaptırarak, kötü anılardan kurtulmak ister. Hz Muhammed kızının öpülen yerlerine dövme yapılmasına izin verir. Bu olay diğer kadınlara da daha sonra örnek olur.


Beni en çok etkileyen deq hikâyesi Anlat Bana belgesel filminde de bahsi geçen bir hikaye.

Dövmeli olduğu ve evlendikten sonra Suriye’ye gideceği için başlık parası daha yüksek olan bir kadın evleniyor. Kadın evleneceği kişiyi hiç tanımıyor. Kadını Suriye’ye götürüyorlar. Sabaha doğru yaşayacağı eve ulaşıyorlar. Evde üç tane erkek var. Erkeklerden birisi yaşlı, bir diğeri gözlerinden rahatsız. Diğer erkek ise kadının yakışıklı bulduğu, renkli gözlü bir erkek. Kadın farklı bir yerde oturuyor. Kapı açıldığında görebiliyor sadece onları ve evlendiği kişinin hangisi olduğunu bilmiyor. Kadın içinden yakışıklı bulduğu, o renkli gözlü erkeğin eşi olmasını diliyor. Evlendiği kişinin adı; Eyo. Kadının kayınvalidesi, Eyo diye seslenince; kadının yakışıklı bulduğu, renkli gözlü erkek ayağa kalkıyor ve kadın o an evleneceği kişinin kim olduğunu öğreniyor. Ve çok mutlu oluyor. Uzun yıllar Suriye’de yaşıyorlar. Eyo, yıllar önce başka bir kadını sevmiş ve sevdiği kadının adının baş harfini eline dövme yaptırmış. Kadının okuma yazması da yok. Aradan yıllar geçiyor ve kadın, Eyo’ya elindeki dövmenin anlamını soruyor. Adam hikâyeyi anlatınca; kadın onu terk ediyor ve Türkiye’ye geri dönüyor. Bir süre ayrı kaldıktan sonra araya girenler vasıtasıyla tekrar barışıyorlar.





Anlat Bana belgesel filminizde Süryani bir kadın, deqin güzellik amacıyla yapılmaması gerektiğini, yüzü bozduğunu söylüyor. Kendilerinin ise deqi, dini amaçlı yaptıklarını belirtiyor. Degin yapılış amacının kültürden kültüre değişmesi konusunda neler söylemek istersiniz?

Evet, deqin yapılış amacı kültürden kültüre değişmektedir. Süryaniler dövmeyi dini amaçlı yaptırırlar. Kutsal topraklar Kudüs’ü ziyaretlerinde; Hz. İsa’nın resmini ya da haç motifini dövme olarak yaptırırlar. Gittikleri günün anısı olarak da kollarına o tarihi yazdırırlar. Kürtler, dövme yapma geleneğini Araplardan öğrendiklerini söylerler. Arapların dövme motifleri daha büyük, daha kapsamlıdır. Alt dudak dövmesini sadece Arap kadınlarında görebiliriz. Araplar dövme konusunda daha hoş görülüdür. Kullanılan dövme malzemesi benzer olmakla birlikte küçük farklılıklar göze çarpmaktadır. Araplar dövme malzemesi olarak öd, is, kız çocuğu doğuran ve emziren annenin sütünü kullanırken, Kürtler ödü kullanmamaktadırlar. Ezidiler, ibadetlerini güneşe bakıp yaptıkları için onlarda güneş motifine çok sık rastladık. Alevilerde ise en çok hayat ağacı dövmesine rastladık.


Deqi, kimler yapıyor? Günümüzde deq yaptırmak isteyen biri, bölgede bunu yapabilen bir kişiye kolaylıkla ulaşabilir mi?

Zamanında hemen hemen her köyde geleneksel dövme yapan bir kadın ve bir erkek olurdu. Dövmeyi kadın yapıyor ise ona “Dekkake”, erkek yapıyor ise “Dekkak” denilirdi. Dövme yapılan, kadın ise “Medkule”, erkek ise “Medkuk” diye bilinirdi. Dövme yapmak ve yaptırmak genelde kadınlar arasında yaygın olduğu için dekkakeler daha yaygındı. Bunun yanı sıra dövmeyi “Karaçiler” meslek olarak yaparlardı. Karaçiler, Güney Doğu Anadolu bölgesinde gezgin bir topluluktur. Onların yaptığı dövme motifleri daha canlı, kalıcı ve çeşitlidir. Bölgeyi iyi tanıdıklarından aşiret nişanesi olarak kime, hangi dövmeyi yapacaklarını iyi bilirlermiş. Dövmeyi yağ, un ve buğday karşılığında yaparlarmış. Karaçiler aynı zamanda altın diş ve elek yapma ustalarıdır. Dekkak ve dekkakelerin belirli yetenek beceri ve kişisel özelliklere sahip olması gerekir. Dövmeyi; ne zaman, nereye, kaç iğne kullanarak ve ne kadar derinliğe işleyerek yapacağını, kullanılacak malzemelerin özelliklerini bilmesi gerekir. Ayrıca dövmeyi yapan kişinin teknik beceri ve yeteneğe de sahip olması gerekir. Önceden hemen hemen her köyde dekkak ve dekkake vardı. Ancak şimdi yok. Şu an da Mardin’de deq yapan bir teyze var. O da üç semavi dinde de mekruh olduğu için yapmıyor. Belki çok ısrar üzerine yaptırtabiliriz.


Deq geleneğinin zamanla kaybolacağını düşünüyor musunuz?

Ben, geleneksel dövmenin zamanla kaybolmaması adına somut olmayan kültürel miras listesine alınmasını istiyorum. Şu an da kaybolacağı zamanlara çok yakınız. 10-20 yıl sonra dövmeli kimseye rastlayamayacağız.


Röportaj: Sinem Uslu






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.