Gelecek dünyası çocuklarımızın hayal ettikleri ve yaptıklarından doğacak. Tarih özellikle fizikteki ve matematikteki gelişmelerin bilimsel devrimler yarattığını ortaya koyuyor. Sanattaki gelişmeler de enteresan, yapay zeka artık sanatta da var. Bir medeniyetin gelişebilmesi ise enerji ve teknolojiye bağlı. Yani, biz enerjimiz kadar gelişebiliyoruz, teknolojik gelişmemizin sınırını enerji kaynaklarımız belirliyor. Fosil bazlı kaynakların kullanımı değişmediği sürece başka gezegenlere yolculuk hayalden çok da öteye geçemeyecek. Ancak fosil yakıttan vazgeçip dünyanın enerji kaynaklarını etkin kullanabilirsek, Güneş’in çevresine Dyson kürelerini inşa edebilirsek insanlık ve teknoloji büyük bir sıçrama yaşayacak. Diğer taraftan, geçmişini iyi bilmeyen geleceğe sağlam adımlar ile ilerleyemez. İnsanlık tarihi boyunca benzer konular araştırmıştır. Geçmişteki insanlara saygı duyan çocuklar, o insanların da deneyimlerini dikkate alarak değerlendirmeler yaptıklarında insanlığı daha iyi bir geleceğe taşıyacak düşüncesindeyim.


Küçüklüğünde evinde deney yapan, yanardağ patlamasını simule eden çocuk, büyüdüğünde laboratuvara girmeye can atan bir bilim insanı olabiliyor. Bizim arzumuz bu, bilimsel hayaller kuran çocuklarımızın olması, ileride bu hayallerini laboratuvara taşıyan bilim insanları olmaları. Aynı zamanda, sanatı seçen çocuk da olabilir. Sanat ve bilimi insanlık tarihinin gelişimine katkısı açısından birbirinden ayıramayız.


Bilimkurgu yazarı olarak kitaplarımda çocuklara teknolojik gelişmeler, icatlar, keşifler ve fizik teorileri ile ileri teknoloji ile beslenen öyküler üzerinden geleceği kurgulamalarında onlara bir vizyonda vermeye, düşündürtmeye çalışıyorum. Yeni nesil ile bu doğrultuda geçmişini bilen, yaratıcılığını geliştiren ve geleceğini tasarlayabilen çocuklar yetiştirmek üzerine atölye çalışmaları da yapıyorum.


Bilim kurguya ilgi gösteren çocukların hayal dünyaları veya geleceğe ilişkin planları nasıl şekillenebilir?

Bilimkurgu, gelecekte bir anı anlatan, robot ve uzaygemileri ile süslenmiş öyküler değil. Günümüzün etik, ideolojik ve bilimsel gerçekliğini geleceğe taşıyan ve orada tartışan bir edebiyat türü. Günümüze ait en az bir şeyin gelecekte radikal olarak değişeceği varsayımıyla yaratılan bir dünya. Bu bilgiler ışığında, bilimkurguyu seven çocuklar günlük hayatta yaşadığı sorunları kahramanlar ile birlikte yolculuk yaparken nasıl çözebileceğini öğreniyor. Kahramanlar ile özdeşleşen çocuk fiziksel ve duygusal açıdan zorlanan karakterin engelleri nasıl aştığını okuduğunda, kendi yaşadıklarını da anlamlandırabiliyor. Empati duyduğu kahramanın yaptıklarını yapmak istiyor. Bilim Okulu kitapları ile çocukların hayallerinin bir tek, ev, araba almanın ötesine geçiriyorum. Çocuk yaşamı sorguluyor, “ben bu dünyaya ne verebilirim?” diye düşünüyor. Olanı yiyen biri olmak yerine, kendi hayallerini gerçekleştiren olmak istiyor, tıpkı çocukken uzaya gitmeyi hayal eden Space X ve Tesla kurucusu Elon Musk gibi.


Bilim kurgu konusunu doğa ve teknolojiden aldığı için yeni nesil çocukların ilgisini çekiyor. Çocuklar kendi büyülerini teknoloji ve bilim ile yapıyorlar. Bilimkurgu hikayeleri geleceği hayal etse bile gerçeğe dayanan bir tarafları var, evrenin kuralları ve fizik yasaları ile uyumlu olmak zorundalar. Gerçek dünyanın bilimsel gerçekliğini alarak öyküler yazılıyor.


Sonuçta çocuklarımız gelecek dünyasının kurucuları olacaklar. İnsan ne ise yarattığı yapay zeka veya teknoloji de onların yansımaları olacak. Bu nedenle, geleceği planlarken çocuklarımızın hayal dünyalarına etik, ahlak, doğa sevgisi, insan nedir? gibi konuları iyi aktarmalıyız çünkü yarattıkları insanlığı yok da edebilir, çok daha ileri bir seviyeye de getirebilir. Bunun muhakemesini yapabilecek vicdana ve merhamet duygusuna sahip olmalılar.


Onlar sanal dünyanın gerçek dünya olduğunu sanıyorlar, bu dünyaya doğdular sonuçta. Çocuklarımıza geleceği planlarken insan olmanın anlamını öğretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kitaplarımda da bunu anlatıyorum. En çok sorguladığım konu ise “Yeni insanın tanımı”. Hala 20. Yüzyıl yaklaşımı ile çocuklarımızın psikolojisini değerlendiriyoruz, bilimde de yeni teorilerin kurulduğu bakış açılarına ihtiyaç var. Sonuçta bilimi yorumlayan bilim insanı da bir insan. Nesiller de teknolojik gelişmelere bağlı olarak hızla değişiyor. Yapılan araştırmaların güvenilirliği de bu bağlamda geçerliliğini kısa sürede yitiriyor. Sürekli yenilik ve değişime adaptasyon önem kazanacak görüşündeyim.


Yapay zekanın eğitim ve çocukların bilgi edinimi konusunda etkisi…


Yapay zeka şu anda bebeklik evresinde ve masum. Nereye evrileceği ise insanların seçimi olacak. İnsani değerleri olan robotlar yapabiliriz ya da yapay zeka, Frankeistein’ın yarattığı gibi bir canavara dönüşebilir. Altı çizilmesi gereken ise insanlık olarak, isteklerimizin hazzının bizi ısıracak yılan olmamasına dikkat etmek.


Diğer taraftan hayatımızı kolaylaştıran yönleri de olacağı kesin, Antik Yunan döneminden beri insanın hayali sevmediği işleri yaptırabileceği robotu üretmekti, üretti de. Yapay zeka ise günümüzde hala bebek, emekliyor ve çok hızlı öğreniyor. Eğitimde de ön çalışmalar başladı. Örneğin Amerika, değişik eyaletlerde yaşayan yuva çocuklarında bir çalışma başlatmışlar. Sosyoekonomik durumlarındaki farklılıktan dolayı daha az kelime duyan çocukların kelime hazineleri çok daha kısır oluyor ve bu durum ilerideki öğrenmelerini ve başarılarını etkiliyor. Bu durumu değiştirmek için yapay zeka ile kişiselleştirilmiş kelime öğretmeni olarak tasarlanmış bir oyun başlatmışlar. Yapay zeka her çocuğun kelime dağarcığına uygun belirlediği kelimeleri oyun ile ona öğretiyor. Kişiselleştirilmiş kelimeler çocuğun kelime defterine kaydediliyor. Bu çocuklar kısa bir süre sonunda seviyelerine uygun kitapları okumaya başlıyor. Kelime hazineleri normal seyrine göre çok daha hızlı artıyor. Aslında bu bize, yapay zeka ile eğitimin kişiselleştirilmesinin çocuklar arasındaki seviye farklılıklarının bir süre sonra eşitleneceğini gösteriyor.


Bilgi çok hızlı güncelleniyor ve insanlar bütün bu bilgiyi sentezlemede zorlanıyor, yapay zeka ile öğrenmek buna da yardımcı olabilir. Yapılan denemelerde, öğretmenler yapay zekanın analizlerine göre çocukların zorlandığı konuları belirleyebiliyorlar. Gelecekte öğretmenlik mesleği de büyük sıçrama yaşayacak diye düşünüyorum. Eğitim sistemimizde bilgiyi aynı stilde, bireysel öğrenme farklılıkları gözetmeden anlatan bir yapı var. Bu değişecek. İletişimi dijital olarak kuran bir nesil oluşuyor. Bu sebeple, ileride insan odaklı insanı bilen öğretmenlerin etkin olarak meslekte kalabilecekleri görüşündeyim. Daha iyi eğitim çocuklara nasıl yapılandırılır bu hususta çalışacaklar ve duygusal süreçleri ile daha çok ilgilenecekler. Bilgiyi anlatmayı uğraşmak yerine daha çok mentor/ koç olarak eğitimde çocukların yanında yer alacaklar. Şu anda ana okuluna giden çocuk robotların onun sevmediği şeyleri yapmasını hayal ediyorsa bu çok uzak bir gelecek olmayacaktır zaten hem endüstride hem de eğitimde kullanılmaya başlandı.


Yazı: Eğitmen ve yazar Damla Kunç

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Fatih
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.