Konuşma, çevremizdeki kişilerle iletişim kurmanın başlıca yollarından biridir. Bu normal büyüme ve gelişmeyi izlemek için en etkili yollardan biri olmakla birlikte, potansiyel sorunları tanımlamak için başvurulan ilk yollardandır. Konuşma bozukluğu, genellikle bir ses, kelime veya cümlenin tekrarı ile şekillendirilen ritim bozukluklarıdır. Kekemelik, belki de en ciddi konuşma bozukluğu olarak gösterilebilir. Diğer konuşma bozuklukları ise:


Mafsal eksiklikler: Yanlış ya da uygunsuz yapılan seslerin çıkışı

Ses bozuklukları: Kalite, ses perdesi, ses, ses yüksekliği ve anormallikleridir.


Gecikmiş konuşma bir çocuğun yaşıtlarıyla benzer konuşma becerilerini sağlayamaması olarak tanımlanabilir. Herhangi bir organa bağlı olarak konuşmada bozukluk olmasına organik konuşma bozukluğu; herhangi bir organda bozukluk olmadan ortaya çıkan duruma işlevsel konuşma bozukluğu denilir.


Memorial Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü'nden Doç. Dr. Yezdan Fırat konuşma bozukluğu hakkında bilgiler verdi.


Konuşma bozukluğunun nedenleri nelerdir?

Bir çocukta konuşmanın olabilmesi için dil (lisan) becerisi gelişmiş olmalı, ses üretimi yapılabiliyor olmalı ve konuşma işlevini yerine getirecek organlarda bozukluk olmamalı. Bu durumda zeka, işitme, görme, ağız boşluğu, üst hava yolları, akciğerler ve bunları besleyen sinir sistemi ve kas sisteminin doğal olması gerekir. Bu nedenle gecikmiş konuşması olan bir çocukta konuşma bozukluğu varlığının belirlenebilmesi için göz, kulak, burun, boğaz, beyin, sinir sistemi ve kas, iskelet sistemi problemleri araştırılmalı. Konuşmada gecikmenin en önemli nedenlerinden biri işitme azlığı. İşitme azlığı doğumsal olabileceği gibi sonradan da oluşabilir.


Çocuğunuz daha önceden duyarken yeni başlayan bir işitme azlığı olabilir. Yüksek sesleri duyması, bazı sesleri (sadece pes sesler, sadece tiz sesler) duyması onda işitme kaybı olmadığını göstermez ancak konuşmanın başlamamasına neden olabilir. Bu nedenle konuşmasında gecikmeden şüphelenilen çocuklarda detaylı bir işitme değerlendirmesi yapılması gerekli. Sonradan olma işitme kaybının en sık nedeni üst solunum yolunda sorun yaşayan çocuklarda orta kulak havalanmasının bozulmasıyla ortaya çıkan durumlar. Bunun yanında fark edilmeyen bir damak yarığı (submukozal) dil bağı varlığı gibi ağız içi problemleri de geç konuşma veya konuşma bozukluğu yapabilir.


KBB, çocuk nörolojisi ve çocuk psikiyatrisi, bu çocuklardaki patolojiyi ortaya koymak için birlikte çalışır. Organik bozuklukların olmadığı saptanan çocukta problem işlevseldir. Sorun işlevsel konuşma bozukluğu olabilir veya gelişimsel dil gecikmesi olabilir. İşlevsel konuşma bozukluğunda ise herhangi bir organik neden yoktur. Bu durumda da en çok psikiyatrik rahatsızlıklar araştırılmalı.




Bekle gör yöntemi ile takip edilebilir

Çocuğunuzun dil gelişiminin tamamlanabilmesi için öncelikle dili anlamalı, sonra dili kullanabilmeli. Bunlara alıcı dil ve ifade edici dil denilir. Henüz konuşamayan bir çocukta dili anlamanın gelişmiş olması beklenir. Eğer alıcı dil becerisi gelişmişse kabaca beyin ve sinir sistemi açısından bir sorun olmadığı düşünülebilir. Böyle bir çocuk henüz konuşamaz ancak ‘Bana topu getir; oyuncağını dolaba koy’ gibi komutları yerine getirebilir. Alıcı dili gelişen ancak ifade edici dili henüz oluşmamış 18-20 aylık çocuklarda gelişimsel dil gecikmesi olabilir. Bu durumda çocuk ‘bekle-gör’ yöntemiyle izlenebilir ancak bu arada diğer patolojiler araştırılmalı. Özellikle bu çocuklarda genelde ailede geç konuşan anne, baba veya kardeş öyküsü bulunur.


Kısaca konuşma gecikmesinin nedenleri:

  • Ailesel dil gecikmesi
  • Gelişimsel dil gecikmesi
  • Prematüre doğum veya büyüme gelişme geriliği
  • İki dil konuşulması, sağ el-sol el kullanılması gibi çatışma yaratan durumlar
  • İşitme kayıpları, işitmenin algılama bozuklukları
  • Dil bağı, yarık damak-dudak gibi ağız içi problemleri
  • Otizm, zeka geriliği yapan hastalıklar
  • Psikososyal uyaran eksikliği
  • Üzerine titrenen çocuk; bir başka deyişle çocuğa konuşma fırsatının verilmemesi

Konuşma bozukluğunun belirtileri nelerdir?


Bebeğinizde aşağıdaki gelişmeler yoksa bir uzmana danışabilirsiniz.


  • Her bebek 3–6 aylık oluncaya kadar anlamsız sesler çıkarabilir ve bu o çocukta işitme kaybı olmadığını göstermez. Sağlıklı doğan her bebekte mutlaka işitme taraması yapılmalı.

  • 6–12 aylık bebek ''ba ba ba; ma ma ma'' gibi anlamlı sesler çıkarmaya başlamalı.

  • 12 aylık bebek ‘evet’, ‘hayır’ gibi komutları anlamalı, ismiyle çağırıldığında bakmalı.

  • 12–16 ay arasında ‘dede; baba’ gibi anlamlı 1–2 kelimesi olmalı.

  • 24. ay tamamlandığında 5–10 kelimeli bir kelime dağarcığı gelişmiş olmalı.

  • 24–36 ay arasında ‘Bu ne? Top nerede? Ben kimim?’ gibi soruları anlıyor ve anlamlı cevap veriyor olmalı.

  • 24–36 ay arasında 2 veya 3 kelimeli cümleler kurabiliyor olmalı.

  • 36. aydan sonra kullandığı kelimeler yabancılar tarafından anlaşılıyor olmalı.

  • 4–5 yaşında basit bir olayı anlatabiliyor olmalı.

  • 7 yaşında karmaşık bir olayı anlatabiliyor olmalı.

Geçikmiş konuşmanın nedenlerini araştırın

Çocuğunuzun işitmesine ve konuşmasına engel oluşturan patolojiler araştırılmalı. Psikolojik bir engel varlığını sorgulayın. Daha sonra yaşıyla uyumlu gelişim testi, zeka testi değerlendirmeleri yapılmalı. Ayrıca kas ve sinir sistemini etkileyebilecek rahatsızlıkları araştırın. Tüm bunlar normalse konuşmada gecikmeye neden olabilecek çevresel faktörleri de irdelemenizde yarar var.


Dil eğitimi tüm günü kaplamalı

Bir çocuğun geç konuşmaya başlamasının nedeni dil yetisinden yeterince yararlanamamasından kaynaklanır. Bu nedenle bu çocukların aynı zamanda olabildiğince erken saptanması büyük önem taşır. Olası nedenler araştırılıp ortaya konduktan sonra nedene yönelik tedavi yapılır. Hiçbir organik rahatsızlığı olmayan, ailede geç konuşma öyküsü olan yakını bulunan çocuk, daha önce de belirttiğimiz gibi bekle-gör yöntemiyle takip edilebilir. Erkek çocukların kız çocuklarına göre gelişimsel dil gecikmesine daha yatkın olduğu biliniyor. Bu süreç içerisinde çocuğunuzun dil eğitimine katkıda bulunmak için öncelikle onunla yeterli ve etkin iletişim kurmalısınız. Konuşması için fırsat vermelisiniz. Çocuğunuzun istediği bir şey için önce bunu sözel olarak ifade etmesini beklemeli, sonra istediği şeyi gerçekleştirilmelisiniz. Günlük iletişiminizi ona soru yönelterek ve cevaplaması için zaman ayırarak sürdürmelisiniz. Ayrıca kısa öyküler oluşturması için çaba harcamasını sağlayın. Çocuğunuzun yakın çevresindeki herkes, onunla birlikte olduğu her anı eğitim olarak düşünmeli, doğru konuşma örneği vermeli ve çocuğunuzun konuşması için fırsat sağlamalı.



Çocuğunuz konuşma seslerini üretemiyorsa...


Ataşehir Florence Nightingale Hastanesi'nden Odyoloji Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı Yenice, artikülasyon bozuklukları hakkında bilgiler verdi.


Çocukluk döneminde en sık karşılaşılan konuşma problemlerinden biri konuşma seslerinin doğru üretilememesidir. Halk arasında “harf bozukluğu”, “harfleri söyleyememe” olarak ifade edilen artikülasyon bozukluklarıyla okul öncesi dönemde sıklıkla karşılaşılmaktadır.


Odyoloji Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı Yenice, 1-3 yaş döneminde çocukların konuşurken basitleştirmeler yapmalarının normal olduğuna ancak yaş ilerledikçe konuşmanın anlaşılırlığının artması gerektiğine dikkat çekiyor. Genel bir ifade ile 4 yaşına gelmiş bir çocuğun konuşmasının aile dışındakiler tarafından da net bir şekilde anlaşılıyor olması gerekmektedir. Bu konuda yapılan en sık hatalardan biri, çocukla sık vakit geçiren kişilerin bu konuşma şekline alışıp çocuğu rahat anlıyor olması nedeniyle mevcut konuşmayı sorunsuz algılaması ya da sevimli bulmasıdır. Burada önemli olan ebeveynlerinin değil, arkadaşlarının ya da diğer yetişkinlerin çocuğu rahatlıkla anlayıp anlayamadığıdır.


Sesletim(artikülasyon), havanın ses tellerinden geçip dil, çene, dişler, dil ve damakta biçimlenip ses, hece ve kelimeler halinde işlenmesidir. Konuşma organlarının ardışık ve uyumlu hareketleri ile dile ait konuşma seslerinin doğru telaffuzu sağlanmaktadır.


Neden bazı çocuklar harfleri söyleyemez?

Bu durumun birçok farklı nedeni olabilir. Yapısal nedenlere bağlı olabileceği gibi, hiçbir nedene bağlı olmaksızın da bu sorun yaşanabilmektedir. En sık karşılaşılan yapısal nedenler arasında; işitme engeli, yarık dudak damak, kaslarda zayıflık, dil bağı, zihinsel gerilik, otizm, nörolojik kökenli bozukluklar yer almaktadır. Ancak çoğu kez herhangi bir fiziksel neden olmaksızın da artikülasyon bozukluğunun varlığı ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Çocuk o sesi çıkartabilmek için gereken doğru pozisyonu henüz bilmediğinden o sesi hatalı üretmektedir. Örneğin kişi “arı” yerine “ayı, “kedi” yerine “tedi” demektedir.


Sesbilgisel bozukluk dediğimiz bir diğer sorunda ise kişi konuşmanın temelini oluşturan dil kurallarına ait bilgiyi edinmede sorun yaşamaktadır. Örneğin 'k' sesinin bir kelime içerisinde doğru kullanırken başka bir kelimede hatalı kullanabilir. Bu durum artikülasyon bozuklukları ile karıştırılabilmekte ve ilerleyen dönemlerde okuma yazma becerilerini edinirken sorun yaşanmasına da neden olabilmektedir.


Ne zaman terapi desteği alınmalı?

Çocuklar her konuda olduğu gibi konuşma seslerini de belli bir sırada ve gelişimsel bir süreç içerisinde öğrenirler. Örneğin 'b' sesini 2-3 yaşlarında öğrenirken 'r' sesini daha geç öğrenmektedir. Ya da bir sesi bir kelime de doğru kullanırken, başka bir kelime içerisinde iken daha zor üretiyor olabilir. Çocuğun konuşma anlaşılırlığının yetersiz olduğu şüphesi ebeveynlerinde ya da öğretmenlerinde oluştuysa mutlaka bir uzman görüşü almakta yarar vardır. Çocuğun yaşına uygun konuşmayı değerlendirmeye yardımcı test bataryaları kullanılarak, doğal konuşma örnekleri alınarak ve gerekli gözlemler yapılarak, çocuğun konuşma seslerini yaşına uygun üretip üretemediği uzman tarafından tespit edilebilir.


Eğer çocuk konuşma seslerinin bir kısmının üretiminde sorun yaşıyor ise, sorun erken dönemde çözüldüğünde daha kısa sürede ve etkili sonuç alınabilmektedir. Terapi desteği almakta geç kalınır ise hem sosyal ve duygusal olarak çocuk etkilenmekte hem de alışkanlıkların yerleşmesine bağlı olarak düzelme biraz daha geç olabilmektedir.


Çocuğuma sesleri doğru üretmesi için nasıl yardımcı olabilirim?


1- Her şeyden önce doğru model olun

En önemli nokta, çocuğa doğru model olmaktır. En sık gözlenen hata ailenin de o hataya alışması ve hatta kendilerinin de benzer şekilde telaffuz etme başlamasıdır. Örneğin çocuk “su” yerine “fu” diyor ise yakın çevresi de çocuğa “ fu içer misin?” diye seslenebilmektedir.


2- Hatayı asla pekiştirmeyin!

Bir diğer sorun bu bebeksi konuşma şeklinin erken dönemde ailelere sevimli görünmesidir. 4 yaşını geçmiş bir çocukta bebeksi bir konuşma gözleniyorsa, destek alınmalıdır. Bu konuşmanın gelecek yıllara da benzer şekilde aktarılacağı ihtimali düşünülerek, pekiştirmek yerine yardımcı olmaya çalışılmalıdır.


3- Sürekli konuşmasını düzeltmeyin

Üretemediği bir ses konusunda, nasıl yapacağını bilmezken sürekli uyarmak, düzeltmek çocuğu duygusal olarak yıpratmaktadır. Aileler evde kendilerince buldukları formüllerle doğru dil pozisyonunu çocuğa öğretmeye çalışıp, işi daha da karmaşık hale getirebilmektedir. Bu nokta da uzman desteği alıp, çocuğa neyi nasıl yapacağını öğretmek daha doğru olacaktır.


4- Hassas davranın!

Ayrıca ebeveynler ya da yakın çevresindeki diğer kişilerin çocukla dalga geçmesi, bebeksi bulması gibi durumlarda yaşanabilmektedir. Kimsenin konuşmasından dolayı çocukla dalga geçmesine ya da aşağılamasına izin vermemek gerekmektedir. Bu konuda okulda öğretmenlerin de hassas davranması, diğer çocuklarında bu konuda hassas davranmaları konusunda önderlik etmeleri gerekmektedir.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Benim 12yasinda bir oglum var uc yasindayken birden kekelemeye basladi simdi devam ediyor diyorki anne konusunca bogazima birsey takiliyor yardimci olabilimisiniz
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.