■ Geçen gün bir çocuk doktorundan “Çocuğunuz bir tıkla terörist olabilir’’ diye bir mail aldım... Siz ise teknoloji faydalıdır diyorsunuz. Bunu açıklar mısınız?
Teknoloji hayatımızda çok önemli bir yere sahip. Tabii ki zararları olabilir, bunlar marjinal de olabilir. Ama çocukların eğitiminde, sosyalleşmesinde, yaratıcılıkta, aktivizm türlerinde çok önemli rol oynuyor...
■ Nasıl koşullar oluşturursak teknolojinin yararlı taraflarını görebiliriz?
Geçen ay önemli bir psikiyatri dergisinde şöyle diyordu: “Çocuk psikologları veya psikiyatrlar olarak odalarda video oyunlarını bulunduralım.’’ Çocukla ilişki kurmanın en temel yolu bu artık.
‘KENDI DÜNYASINA ÇEKILMESIN’
■ Peki, bir hekim olarak bunu nasıl tahayyül ediyorsunuz? Size gelen danışan video oyunu oynuyor, siz ne yapıyorsunuz, siz de mi oynuyorsunuz?
Bizim anne babalara tavsiyemiz de bu, çocukların ne oynadığını, ne yaptığını izleyin. Kahramanların, avatarların tipleriyle, hırsıyla, öfkesiyle, ihtiyaçlarıyla çocuğun ruh halini anlayabiliriz.
■ Peki, sizce bir çocuğun ya da ergenin odasında bulunmalı mı internete
bağlı bir bilgisayar?
Bilgisayar ya da tablet ailenin ortak kullanım alanında bulunmalı... Örneğin oturma odası. Tableti ya da bilgisayarı alıp kendi dünyasına çekilmesi doğru değil. Bir makalede: Günde 90 dakikaya kadar çocuğunuzun video oyunları oynamasına izin vermelisiniz diyor. Hayatınızın içerisinde çünkü bu... Hiç vermeyebilirsiniz de ama oynamayan çocuk yok şu anda...
■ Benim çocuğum oynamıyor...
Aile bunu çok bilinçli bir tercih olarak görüyorsa o zaman onun arkasında durmak zorunda. Çocuk “Benim bütün arkadaşlarımda akıllı telefon var, benim yok’’ derse ailenin buna cevaben savunacağı fikirler önemli.
■ Ekranların çocuklara müsaade edilmesi sizce kaç yaş itibarıyla olmalı?
Anne-baba ile beraber izlemesinde, üzerinde konuşarak gördüklerini özümseyerek insan ilişkileri çerçevesinde harmanlayarak seyretmesinde sakınca yok.
■ Doğumdan itibaren izin veriyorsunuz yani...
Siz Candy Crush oynuyorsanız, çocuk da tablet oynayabilir, Youtube’dan çizgi film izleyebilir. Yalnız babalar kendi oynadıkları, şiddet içeren aksiyon oyunlarını çocuklara oynatmasınlar. Babalar da genç adamlar sonuçta, aynı çocukların duyduğu heyecan ve ilgi onlarda da varken çocuğa yasak getirmesi mantıksız.
■ Bir ergenin günlük hayatını düşünelim; saat 4’e kadar okul, akşam da 9.30’da yatacak. Aradaki vakti nasıl bölüştürmeli?
Ailesiyle birlikte olmak, dinlenmek, spor, hobi ondan sonra da eskiden televizyondu şimdi video oyunları...
■ Video oyunları televizyonnun yerine geçti mi?
Televizyonun modası geçti. Etkileşimi olmayan bir şey... Artık TV değil de medya saati diyoruz. Zamanı çocuktan çocuğa değişebilir ama bunu çocukla boğuşmadan, çarpışmadan yapmak lazım...
‘REALITEYI ÖĞRETEBILIRSINIZ’
■ Çocuklar belli bir yaşa kadar hakikatle kurguyu birbirinden ayıramıyor diye biliyorum. Bu yüzden internet kullanımının belli yaşlardan sonra uygun olduğunu... Doğru mudur?
Haksız değil ama ben daha çok öğrenme teorisine yakın durduğum için çocuğa neyin realite olduğunu öğretebilirsiniz diyorum. 3 yaşındakine öğretemezsiniz elbette. Tiyatro gibi bir görüntüyü ayırt edemez ama çizgi filmi adlandırırsanız, sorduğu bir soruda fark ettiğiniz anda onu uyarırsınız.
■ İlkokul çağındaki bir çocuk gördüğünün gerçek mi yoksa kurgu mu olduğunu anlayabiliyor mu?
Ruh sağlığı açısından risk altında olan çocukların özellikle internet realitesi konusunda daha fazla ele alınması gerekir. Ağır ve sosyal anksiyete veya depresyon varsa, aile ile kurduğu bağlarda problem varsa o zaman internet kullanımı da aşırı olabiliyor.
■ Sosyal medya genç kızlarda zayıf gözükme, beğeni alma kaygıları yaratıyor deniyor...
Öğretmenlerin ve ailelerin bilinciyle çocuğu yapayalnız sanal dünyada bırakmadan, canlı kanlı doğal ilişkiler içerisinde de kendini görebileceği ortamlar hazırlayarak bertaraf edilebilir riskler.
Haber: Damla Çeliktaban
YORUMLAR