Ürtiker (alerji), eritemli (ağrılı), ödemli, genellikle kaşıntılı, derinin yüzeyel kısmını tutan değişik büyüklüklerde papül ve plaklarla karakterize bir reaksiyon. Lezyonlar aniden ortaya çıkar ve genellikle 24 saatten kısa sürede iz bırakmadan kaybolur. Altı hafta veya daha uzun süre devam eden ve hemen hemen her gün bulunan lezyonlara ise kronik ürtiker denir. Yapılan tüm tetkiklere rağmen etiyolojisi (neden olan) tespit edilemeyen olgulara da kronik idiopatik ürtiker (KİÜ) denir. Ürtiker etiyolojisinde birçok faktör var. Başlıcaları, gıda ve gıda katkı maddeleri, bazı sistemik hastalıklar, psikojenik faktörler, otoimmün hastalıklar, atopik faktörler, bazı endokrin hastalıklar ve deride oluşan kanserlerdir. Akut ürtikerde sıklıkla etiyolojik bir neden saptanabilirken veya tahmin edilebilirken, kronik ürtikerli hastaların yaklaşık %70’inde herhangi bir tetikleyici neden bulunmaz.
Katkı maddeleri başlıca alerji nedeni
Gıda katkı maddeleri ve koruyucu katkı maddeleri modern dünyanın vazgeçilmezleri arasında. Bunlar, hazır gıdaları boyama, tatlandırma, besleyici olma veya antimikrobiyal özellik gibi değişik amaçla kullanılır. Günümüzde 20 binin üzerinde katkı maddesinin olduğu bilinir. Gıda katkı maddelerine bağlı alerjik reaksiyonlar azımsanmayacak kadar sıktır. Özellikle sülfitler, monosodyum glutamat ve tartarizin’e bağlı alerjik reaksiyonlar fazlaca gözlenir.
Kafein, teobromin, histamin, tiramin, triptamin, serotonin ve feniletilamin doğal gıdalarda bulunan ve bazı duyarlı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olan başlıca vücuda ağız yoluyla alınan farmakolojik maddeler. Hastalar kendi düşüncelerine göre yediklerine dikkat ederek düzeleceklerine inanır ve günlük temel besin gereksinmelerini büyük ölçüde kısıtlar. Günlerce süren ve % 80’lere varan besin kısıtlamalarına rağmen hastaların düzelememesi ise hastaların psikolojilerini daha da çok bozar.
Tekrarlayan allerji psikolojik sıkıntı yaratır
Kaynağın tam olarak tespit edilememesi, tedavinin de gereği gibi yapılamamasına neden olur. Diyet eliminasyonları, antihistamin ve kortikosteroid tedavileri sadece hastaların semptomlarını giderir, etken ile hastanın temas etmesi engellenememesi nedeniyle de hastalık devam eder.
Beslenmesi veya alerji yapan gıdaların tüketilmesinin bırakılması alerjik bulguların belli bir süre ortaya çıkmamasına neden olur. Bu durumda hastalar alerjisinin geçtiğine inanır. Ancak aynı gıdanın belli bir süre sonra tekrar tüketilmeye başlaması ile yakınmaların da tekrarlanmasına neden olur. Tekrarlayan ve uzun süren alerjik yakınmalar, hastaların sosyal yaşamını daha da zorlaştırır.
Kronik idiopatik ürtiker (KİÜ)’de gıdalarla ilgili etiyoloji iki şekilde düşünülür. Bunlar; gıda katkı maddeleri ve bazı doğal gıdalarda bulunan endojen farmakolojik ajanlardır. Başlıca endojen farmakolojik ajanlar; kafein (çay, kahve ve içeceklerde), histamin (balık, bira, şarap, peynir), tiramin (peynir, avokado,portakal, muz ve domates), triptamin (domates), seratonin (muz, domates ve avokado), feniletilamin (çikolata), glukusidal alkolaid solanin (patates) olup günlük hayatımızda sık olarak tüketilir.
Hazır gıdalar alkollü içecekler de alerjik olabilir
Gıda katkı maddeleri de KİÜ’de önemli etiyolojik faktörler arasında yer alır. Günümüzde pek çok gıdada bulunan bu maddeler, tatlandırıcı, besleyici veya antimikrobiyal özellik gibi değişik amaçlarla kullanılır. Doğal katkı maddeleri olarak sülfitler, monosodyum glutamat ve tartarizin sık olarak kullanılır. Sülfitler, hemen hemen her türlü hazır gıdada bulunan antioksidan ve antimikrobiyal özellik gibi değişik amaçlarla kullanılır. Sülfitler, hemen hemen her türlü hazır gıdada bulunan antioksidan ve antimikrobiyal özellikte bir katkı maddesidir. Hazır gıdaların yanında aminoglikozit antibiyotikler, steroitler, bazı göz damlaları, analjezikler, anestezikler, antihipertansifler ve parenteral beslenme solüsyonları gibi birçok yerde sülfitler bulunur.
Monosodyum glutamat, tat verici olarak birçok hazır gıdada var. Özellikle Uzakdoğu yemeklerinde sık olarak kullanılır, bu gıdaların tüketilmesinden sonra sık olarak alerjik deri reaksiyonları gözlenir. Tartrazin, sarı renkli bir gıda boyasıdır ve hazır gıdalarda sık olarak kullanılır ve tüketilmesinden sonra alerjik cilt reaksiyonları gözlenir.
Benzoat ve Parabenler antimikrobiyal ajanlardır. Hazır gıdalarda ve bazı ilaçlarda kullanılır ve bu maddeye duyarlı kişilerde sık olarak alerjik reaksiyon yapar. Sodyum nitrit ve sodyum nitratlar özellikle sucuk, sosis, salam gibi et ürünlerinde antimikrobiyal ve antioksidan olarak kullanılmakta ve bu maddeye duyarlı kişilerde sık olarak alerjik reaksiyonlar görülür. Aspartam, alkollü ve alkolsüz içeceklerde sık olarak kullanılır ve bu maddeye duyarlı kişilerde sık olarak alerjik reaksiyonlar yapar.
Alerji testleri
KİÜ’li hastalarda öykü her zaman tanı için yeterli olmayabilir. Çünkü besin katkı maddelerine duyarlılık olup olmadığını saptayacak güvenilir bir deri testi ya da in vitro test yoktur. Hem besinlerin kendisi, hem de katkı maddeleri bir nedene bağlı olmadan da (irritan) pozitif deri reaksiyonlarına neden olabilir. Ancak deri testi pozitifliği her zaman bu maddelerin tüketilmesi ile semptomların tetikleneceği anlamına da gelmez. Besin katkı maddeleri ve semptomlar arasındaki ilişkiyi saptamanın en güvenilir yolu oral provakasyon testi yapılmasıdır.
Alerjik deri reaksiyonları düşünülen hastalarda provakasyon yapılmasa bile eleme yöntemi kullanılması faydalıdır. Her ne kadar bazı literatür bulgularında gıda endüstrisinde kullanılan binlerce katkı maddesine bağlı yan etkilerin oldukça az oranda olduğu belirtilse bile, KİÜ’li hastalarda katkı maddeli besin eliminasyonundan yararlanma oranı yüzde 50’lerin üzerindedir. Bu oldukça iyi bir sonuçtur. Eleme yöntemi ile alerjik deri reaksiyonları tamamen düzelmese bile, hastalığın şiddeti hafifler, ilaç gereksinimi azalır.
Neye alerjiniz varsa beslenmenizden çıkarmalısınız
Sağlıklı beslenme her insan için önemli bir konu. Ancak özellikle çocuklar günümüzde katkı maddeli yiyecek ve içecekleri fazlaca tüketir ve bu maddelere bağlı gelişen alerjik deri bulgularının yanı sıra diğer sistemleri de ilgilendiren reaksiyonlar gözlenir. Besin katkı maddelerine duyarlılık olup olmadığını saptayacak güvenilir bir deri testi ya da in vitro testin olmaması nedeniyle de bu hastalar, KİÜ tanısı ile belli zaman aralıklarında sağlık kuruluşlarına müracaat ederek tedavi olurlar.
Yapılan çalışmalar, etiyoloji (neden olan) araştırmasında hastalarca öngörülen etkenler dikkatle değerlendirilmeli ve önemsenmeli. Özetle denilebilir ki; idiopatik ürtikerli hastalarda, gıda üretiminde kullanılan boya ve katkı maddeleri ile bazı doğal gıdalarda kafein, seratonin gibi maddeler de önemli etiyolojik faktörler arasında yer alır. Bu hastalarda izlenmesi gereken yol; öncelikle tüm tetkiklerin yapılması, boya ve katkı maddeli gıdaların tüketimden çıkarılması, yakınmaların devam etmesi durumunda ise endojen farmakolojik ajan içeren kafein gibi gıdaların diyetten çıkarılmasıdır.
Uzm. Dyt. Selahattin Dönmez
YORUMLAR