Aktif Doğum felsefesi, temelde doğum yapan kadının doğumun merkezinde olduğu ve mümkün olduğunca aktif olmasına, hareket halinde kalabilmesine olanak tanınan bir doğum yaklaşımını savunur. Dünya çapında doğumun medikalize olmasıyla birlikte değişen ve doktorların merkezde olduğu, doğum eylemi yönetiminin standardize edildiği doğum yaklaşımına bir tepki olarak doğan Aktif Doğum hareketi ve felsefesi, bugün hala doğal doğum yaklaşımını savunan kişiler için kapsamlı öneriler sunuyor ve dünya çapında Aktif Doğum yaklaşımını benimseyen uzmanlar sayesinde, kadınlar doğumlarında özgür ve güçlü kalabiliyorlar.



Aktif Doğum hareketi nasıl ortaya çıktı?

1973 yılında British Medical Journal’de yayınlanan “Doğumun Aktif Yönetimi” başlıklı akademik çalışma, doğum sürecinin teknolojik araçlar ve ilaçlar kullanarak yönetilmesi ile ilgili detaylar sunuyordu. Kısa sürede dünyada kabul gören ve uygulanmaya başlanan bu yöntem, doğum sürecinin en fazla 12 saat sürebileceğini, bunun sağlanabilmesi için doğumun yapay olarak başlatılması, suni sancı, epidural ve diğer morfin benzeri uyuşturucuların kullanılması gibi rutin müdahalelerin her doğumda uygulanması gerektiğini savunuyordu. Böylece doğum süreci, daha kontrollü bir şekilde yönetilebilecekti.


Tam da bu çalışmanın yayınlandığı yıl, Aktif Doğum hareketinin kurucusu olan Janet Balaskas, ilk çocuğuna hamileydi.


Janet Balaskas: Anne, yoga eğitmeni, aktivist

Aktif Doğum’un öncüsü İngiliz Janet Balaskas ile 2012 yılında, eğitim vermek ve konferansa katılmak üzere Türkiye’ye geldiğinde tanışma fırsatımız olmuştu. Bir grup doğum profesyonelinin heyecanla bir araya geldiği etkinlikte ilk dikkatimi çeken, kendisini “anne, yoga eğitmeni ve aktivistim” diyerek tanıtıyor olmasıydı.


Janet Balaskas, 24 yaşında ilk gebeliği için hastaneye gittiğinde, gördüklerinden ve kendisine söylenenlerden hiç hoşlanmamıştı. “Doğum yapacağım, medikal bir operasyon değil ki bu!” diyerek, ailesinden kadınların doğal bir şekilde doğum yaptığını bildiği Güney Afrika’ya gitmişti. Buradaki küçük kliniklerde kimse onun doğumunu yönetmeye çalışmayacak, kendisi bedenini dinleyerek, doğal bir şekilde doğum yapabilecekti.


Burada yaptığı ilk doğumunu “güzel bir doğum” olarak tanımlıyor ancak yine de, doğum sürecinin büyük bir kısmını teyzesinin evinde geçirdikten sonra hastaneye vardıklarında kendisine lavman uygulandığını, tüylerinin tıraş edildiğini, ıkınma aşamasında sırt üstü yatırıldığını ve önceden yapılmamasını istediğini söylediği halde gereksiz bir epizyotomi uygulandığını anlatıyor: “Bu epizyotomiye tüm kariyerim boyunca teşekkür ettim, çünkü o sayede sonraki doğumlarımı böyle sürprizlerle karşılaşmayacağım şekilde evde gerçekleştireceğime karar vermiştim. ‘Keşke doğumda tercihlerim için ısrarcı olabileceğim şekilde hazırlansaydım’ diye düşünmüştüm. Bu da doğum eğitmeni olmaya karar vermemi sağladı; böylece tamamen normal doğum yapan diğer kadınların daha güçlü olmalarına ve gereksiz müdahalelere direnmelerine yardımcı olabilecektim.”


İlk doğum deneyiminin ardından Balaskas, İngiltere’deki Ulusal Doğum Vakfı’na katıldı ve doğum öncesi eğitmeni oldu. Düzenlediği eğitimlerde teorik bilgilerden çok, fiziksel aktiviteleri ön planda tuttu ve yoga temelli egzersizleri eğitimlerine dahil etti. Yoga, 70’li yıllarda Batı dünyasında hala çok yeniydi ve Janet Balaskas’ın hamilelik yogası pratikleri, alanında ilklerden biriydi.


Nerede hareket, orada bereket

Janet Balaskas, doğum ile ilgili araştırmalarında kadınların çağlar boyunca çoğunlukla dikey pozisyonlarda doğum yaptığını fark etmişti. İkinci hamileliğinde, farklı pozisyonlar kullanmanın gücünden yararlanmaya kararlıydı. Afrikalı kadınların yaptığı gibi, ayakta veya çömelerek doğuracaktı. Ancak kendi tabiriyle “modernleşmiş bilekleri”, buna müsaade etmemişti. Bu pozisyonlara geçebiliyordu ancak, bedeni yeterince kuvvetli değildi ve çömelme hareketlerine Afrikalı kadınlar kadar alışkın olmadığı için, bu pozisyonlarda kalmakta zorlanıyordu.


İkinci bebeği 4,5 kg ağırlığındaydı ve buna rağmen kendi evinde, dört ayak pozisyonunda olmanın verdiği rahatlıkla ve kararlılıkla Janet Balaskas, hiç müdahalesiz ve yırtıksız bir şekilde doğum yapabilmişti. Buna “rağmen”, çünkü bugün ülkemizde bile, 4 kilo üzerinde doğacağı tahmin edilen bebekler için sezaryene, hiç değilse rutin müdahalelere kesin gözüyle bakılıyor.


İkinci doğumunda, sadece doğum yaptığı yerin ve gördüğü muamelenin değil, kendi hazırlıklarının da önemini fark etmişti ve Aktif Doğum hazırlıklarına daha da önem vermeye başlamıştı. Bu sırada ilk kitabı New Life yayınlandı ve bu kitap sayesinde kadınlar, doğuma hazırlanırken hangi hareketlerin faydalı olacağı da dahil olmak üzere birçok yeni bilgiye ulaşabildiler.


Fransa’dan Aktif Doğum’a destek

Janet Balaskas ve Aktif Doğum yaklaşımı artık sadece Londra’da ve İngiltere’nin önemli bir kısmında değil, dünya çapında ilgi çekmeye başlamıştı. Fransız doktor Michel Odent de, benzer bir yaklaşımla doğumlara eşlik edilmesi gerektiğini savunuyordu. İngiliz doktorlardan Yehudi Gordon ise, kadınların talepleri üzerine 200 aktif doğuma eşlik etmişti. Ancak yaklaşım daha fazla kişi tarafından duyulmaya ve doğum yapan kadınlar gün geçtikçe daha talepkar olmaya başladığında, yetkililer Aktif Doğum’u yasaklamaya karar verdiler.


Bu da Aktif Doğum Hareketi’nin doğuşuna vesile oldu. Balaskas, Aktif Doğum Manifestosu’nu yayınlayarak doğumda aktif olmanın faydalarına dair kanıtlar da sundur. Harekete destek veren Sheila Kitzinger, Doğum Hizmetlerinin Geliştirilmesi Vakfı (AIMS), Ulusal Doğum Vakfı (NCT) ve Radikal Ebeler Topluluğu’nun desteğiyle, 5000’den fazla kadın sokaklara dökülerek protesto gösterileri düzenlediler.


Protestolar o kadar etkili oldu ki, yetkililer çok geçmeden aktif doğum yasağını kaldırdılar. Aynı yıl, binlerce kişinin katılımıyla iki konferans düzenlendi ve ertesi sene, Janet Balaskas Active Birth kitabını yayınladı. 1986 yılında Aktif Doğum Merkezi’nin de açılmasıyla, hareket hız kazandı. Janet Balaskas’ın eşi, taşınabilir bir doğum havuzu tasarlayarak dünyanın ilk doğum havuzunu yaratmış oldu. Bu sayede, suda doğumlar da yaygınlaşmaya başladı. Dördüncü doğumunu da suda gerçekleştiren Balaskas, ardından Water Birth kitabını yayınladı.




Dünyada doğum anlayışını değiştiren hareket

İngiltere’de ve Avrupa’nın genelinde büyük dikkat çeken Aktif Doğum Hareketi, kısa sürede tüm dünyada ilgi görmeye başladı. İngiltere’de halen doğumhanelerde kadınlara hareket özgürlüğü tanınması, ebe eşliğinde ve annenin merkezde tutulduğu bir doğum anlayışının benimsenmiş olması, bu hareket sayesinde oldu. Dünyanın birçok yerinde Aktif Doğum eğitmeni olarak sertifika almış uzmanlar, kadınlara bu yaklaşıma göre eşlik etmeye devam ediyorlar.


Aktif Doğum nedir, neyi savunur?

“Doğa en iyisini bilir” diyerek yola çıkan Janet Balaskas, Aktif Doğum’u “zihinsel ve fiziksel olarak, bedeninizin fizyolojik olarak doğum yapma kabiliyetini uyandırmaya hazırlanmak” olarak tanımlıyor. Hamilelikte ve doğumda hormonların yönettiği mucizevi süreçlerin kutlanması da bu tanıma dahil ediliyor. Aktif Doğum, aynı zamanda kadınların bebeklerini nerede ve nasıl doğuracakları konusunda güçlendirilmesini de savunuyor.


Doğum yapan kadınların sırt üstü uzanmak ve yatağa mahkum edilmek yerine, yerçekiminden faydalanabilecekleri şeklide dikey pozisyonlarda olmalarına izin verilmesi, doğumun doğal hormonları olan oksitosin ve endorfinin yine doğal yollarla güçlendirilmesi, kadınların doğru eğitimlere ulaşmasını sağlayarak kendi doğumlarında karar verebilmelerinin ve tercih yapmalarının desteklenmesi, Aktif Doğum felsefesinin özünü oluşturuyor.


Aktif Doğum Türkiye’de mümkün mü?

Öncelikle hatırlatmak gerekir ki Aktif Doğum, hevesle bu konunun peşinden gidenler olmasaydı dünyanın hiçbir yerinde mümkün olmayabilirdi. Dolayısıyla ülkemizde de, ancak biz talep ettikçe Aktif Doğum uygulamaları yaygınlaşacaktır.


Janet Balaskas’tan eğitim almış ve Aktif Doğum Eğitmeni sertifikası almış uzmanlar, Türkiye’de de hizmet veriyor. Bu uzmanlar sayıca az olsa da, doğal doğumu destekleyen ve Aktif Doğum feslefesine uygun yöntemlerle çalışan hekimlerin, ebelerin ve doğum destekçilerinin sayısı artık hiç de az değil. Doğru eğitimi almak, doğuma hazırlanırken bedeni aktif kalabilecek şekilde hazırlamak ve kadını merkeze alan, doğum tercihlerine saygılı bir ekiple çalışmak, doğumunda rutin müdahalelere ve “aktif bir şekilde yönetilmeye” karşı olan her gebe için en iyi seçenek olacaktır.


Doğumda hormonlar nasıl çalışır?



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.