Bağımlıymış sonradan öğrendim

Bu yazıda Yeşim Tijen aynı konu hakkında fikir danışan iki okuruna yanıt veriyor.


Merhabalar, ben 4 yıldır evliyim, eşim uyuşturucu kullanıyor. Maalesef bunu çok kötü bir şekilde öğrendim ve hayatımda yaşadığım en büyük travma oldu. Evlenmeden önce haberim yoktu, üstelik sağlık çalışanıyım, evliliğimizin 3. yılında öğrendim ve oğlum bir buçuk yaşındaydı. Çok büyük kavgalar yaşadım, kabullenemedim. Uyuşturucu kullanmasından ziyade kandırılmışlığın, aldatılmışlığın verdiği his daha ağır oldu benim için. Her insan kendi penceresinden bakar olaylara. Ben onun açısından da düşünmeye çalıştım. 1 yıl içerisinde kullandıkça kavga ettim. Her kavga sonrası boşanmak istedim ama cesaret edemedim. İyi yönünden bakmaya çalıştım. Kocam iyi biri, iyi bir baba ve iyi bir eş şiddet, aldatma, küfür, baskı kısacası hiçbir kötü özelliği yok, sadece fikir ayrılığı yaşadığımız oluyor onu da normal karşılıyorum ve abartmıyor. Sürekli kullanıcı değil, uzun süre dayandığı da oluyor, üst üste yaptığı da. Ne derecede yaptığını bilmek adına bunu kabul ettiğimi söyledim. O da benim isteğim doğrultusunda her yapışında bana danıştı, benim yanımda yaptı. Ben de bu süreçte bunun gerçek bir bağımlı olduğunu, belirtilerini, hal ve hareketlerini iyice öğrendim. Sonra abarttığını görünce, yalanlarını yakalamaya başlayınca hazmedemedim. Boşanmak ve evli kalmak arasında sıkıştım. Ne yapmalıyım lütfen yardımcı olun.


Yeşim Hanım merhaba, ben internette araştırırken sizi buldum ve ağlayarak size yazıyorum. 2 senedir bir ilişkim var, 1 yıldır da nişanlıyız. Nişanlım çok alkol kullanıyordu. Son zamanlarda alkol azaldı ama hareketlerinde çok değişimler gözlemledim, paranoyaklaştı ve uyuşturucu kullandığını itiraf etti. Çok pişman, hayatının en büyük hatası olduğunu söylüyor. İçmeyi bıraktıktan sonra sürekli paranoyaklık yapıyor. Duş jellerinin içinde uyuşturucu olduğunu ispatlamaya çalışıyor, banyo duvarlarındaki su damlacıklarını uyuşturucudan o şekilde duvarda durduğunu söylüyor. Ailesi durumu bilmiyor ve ben çok yoruldum, yıprandım. Nasıl davranmalıyım? Bana yardım edin lütfen.


Yeşim Tijen'in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar bir türlü gitmek bilmeyen Corona’yla aranız nasıl? Bunaldınız artık değil mi? Yeter artık diyorsunuz, yeter ama yetmiyor, hala oturun evinizde diyorlar. Ben de bunaldım, yeter diyorum, hayatım elimden çalınmış gibi hissediyorum. Bazı sorumsuz vatandaşlarımız havalarda güzelleştikçe hemen sokaklara düştüğünden bu süreç bitecek gibi gözükmüyor. Geçenlerde, sokağa çıkma yasağının olduğu cumartesi günüydü galiba, sabah on sıraları apartmanın altından bir adamın bağıran sesini duydum. İlk önce delinin biri bağırıyor sandım. Bu sokağa çıkma yasağında dışarı çıkmış dedim. Epeydir de deli görmüyordum ne işi var burada diye düşündüm. Nasıl olsa gider diye dışarıya bakmadım. Televizyonun karşısında en mühim işim coronayla ilgili gelişmeleri yakınen takip etmeye devam ettim. Bir süre sonra ses yine bağırtılılarla gelmeye devam edince cama yaklaştım, yine kimseyi göremedim ama sesi duyuyorum. Camı açtım, aşağıya doğru baktım, ağlayan bir adam, adeta ağıt yakıyor. Tabii içim acıdı. Ne yapsam dedim kendi kendime, bilemedim, geçip koltuğa oturdum. Adamın sesi sessizlikte hala duyuluyordu. Tekrar dayanamadım, cama gittim, aşağıya doğru sarkarak adamı görmeye çalıştım, seslendim çekine çekine. Neyiniz var, hasta mısınız? Cevap yok. Kendi kendine ağıt yakmaya devam ediyor. Sonra beni fark etti ve ayağa kalkıp yukarıya bakıp bana doğru seslendi “bir sigara versene abla” dedi. Şaşırdım ama tamam dedim, içeriye geçip ona yarım kutuya yakın sigara getirip camdan attım ona doğru. Sigarayı atarken adamın yüzünü net gördüm; uzun boylu, gencecik, esmer bir adamdı. Niye kendini bu duruma düşürüyordu? Bu sorular aklımdan geçerken karşıdaki apartmanlara baktım, camlarda kimse yoktu. İçimde bir tedirginlik oluştu. En iyisi apartmanımızın whatsapp grubuna yazayım dedim, biri ilgilenir mutlaka diye düşündüm. Başka türlü rahat edemezdim. “Günaydın, aşağıda bir adam ağlıyor” diye gruba yazdım. İki dakika geçmedi herkes yazmaya başladı. Onlar da duymuş ama tek cesaretli yine bir kadın komşum "ben inip bakayım" dedi. Ardından yöneticimiz aman dikkat edin falanca hanım adam hasta olabilir dedi. "Yok, merak etmeyin dikkat ederim" dedi komşum. Telefonu elimden bırakıp cama geçtim. Komşum aşağıya tam teşkilat inmişti, yüzünde maske, iki-üç metre kadar geriden adama seslendi neyiniz var diye. Adam da ses yok, bir süre baktı. Sonra içki mi içtiniz siz dedi, adam da yok abla nescafe içiyorum dedi. İşte bu yalanın daniskasıydı. Kadın yukarı bana doğru baktı, inanmamış olduğunu anlatır gibi. Tekrar adama dönüp bak burada böyle bağıramazsın, hastaysan hastaneyi arayayım, seni gelip alsınlar dedi. Adam, yok hasta değilim bozuk paran var mı abla diye komşuma sordu. Komşum, param yok, burada durma, ben bu apartmanın yöneticisiyim sonra bana ceza yazarlar sokağa çıkma yasağı var bilmiyor musun sen, polisi arayayım gelip seni alsınlar dedi. Adam da beni bütün polisler tanır abla dedi. kadında iyi ya gelip alsınlar işte ya da evine git dedi. Adam bir süre öyle bekledi sonra çaresiz, istemeyerek kalktı, söylene söylene gitti. Ardından bakarken keşke ben inebilseydim diye düşündüm. Ne evdeki oğlum buna izin verirdi ne de ben inebilirdim ama bu cesaretli komşumun tarzında yaklaşmazdım bunu iyi biliyordum. İnsanlar kendilerinden başka kimseye bir zarar vermiyorlarsa ,daha özenli bir iletişimi hak ederler diye düşünüyorum. Aklımda bu düşüncelerle penceremi kapatırken, bir insanın kendisine nasıl ziyan ettiğini düşündüm. Gencecik adamın hali bu mu olmalıydı? Taşı sıksa suyunu çıkaracak bu adam kendini ne içiyorsa onunla ziyan ediyordu. Bazı insanlar yaşamlarındaki zorluklara meydan okumak yerine onların kendisini daha çok ezmesine izin veriyorlardı. Acaba bu adamın kimi kimsesi, ona dur diyecek birisi yok muydu? İnsana birileri mutlaka sahip çıkmalı, dur yapma, hiçbir şey için bu hale gelmeye değmez diyebilmeliydi.


Uyuşturucu kullanan birinin yakını, eşi, annesi, kardeşi olmak ölmeden içinin ölmesi, yüreği yana yana yaşaması demektir. Sevgili iki genç okurum, biriniz nişanlınız biriniz eşiniz için yanıyorsunuz. Hem onun için hem kendiniz ve hayalleriniz için yanarken eminim kaderinize kızıyorsunuz. Uyuşturucu kullandığından haberiniz olmadan böyle bir kişiyle nişanlanınca ya da evlenince buna kaderden başka ne denilebilir? Ya da kime kızılır? Tabii ki kadere kızılır. Bütün küfürleri hak eder o kader. Çünkü eliniz, kolunuz, ayağınız bağlanmıştır. Sevince bir insandan gitmek kolay değildir. Elinizden geleni yapmadan gitmemelisiniz. Bu konuda yeterince bilgi edinip kendinizi geliştirip öyle onun için adımlar atmalısınız. Hele ki biriniz sağlıkçısınız, bu sizin az çok bilgi sahibi olduğunuz, elinizin kolunuzu daha rahat uzatabileceğiniz bir konu ama sizi sanki biraz bu konuda gevşek gördüm. Eşinizi iyi bir baba, iyi bir eş diye anlatmışsınız ve kullandığı madde için yapıyor demişsiniz demek ki iğne kullanıyor diye düşünüyorum. Ne kadar kullandığını öğrenmek için yanınızda kullanmasına izin vermişsiniz, yalanlar söylediğini yakalamışsınız. Ne bekliyordunuz sevgili okurum? O zehir o iyi insana neler yaptırır bilemezsiniz. Bu seyri artık bırakıp bir an önce adımlar atmalı, eşinizi tedavi ettirmelisiniz. Yoksa bu adama, evliliğinize, çocuğunuza ve size yazık olacak. Her geçen gün onun için kendinden, bedeninden, sağlığından kayıp. Her geçen gün daha çoğunu isteyecek vücudu, daha çok, daha çok isteyecek. Bir an önce bir sağlıkçı olarak bu konuda çevrenizden faydalanmanızı öneririm. Bir terapistle görüştürmelisiniz. Önemli ve gereklidir. Doktorla dolu çevrenizden utanmayın. Hiçbir şey eşinizden, sizden, çocuğunuzdan önemli değildir. Bana evli kalmakla boşanmak arasında sıkıştım demişsiniz. Bugün bu halde elinizden gelenleri yapmadan giderseniz bu seferde keşkelerin sizi sıkıştıracağınızı size söylemeliyim. Bunu öngörmek zor bir şey değil. Yapabileceğiniz şeyler varken yapmamak insanı rahat bırakır mı? Evet zor, uzun, meşakkatli bir yol uyuşturucuyla mücadele etmek. Hemen düzelmeyecek, belki defalarca tedavi olacak ama bir gün belki de bırakacak. O belki için elinizden geleni yapmanızı öneririm. Çünkü eşiniz, çünkü evlisiniz ve çocuğunuzun babası.


Siz sevgili nişanlı okurum, inanın çok üzüldüm, ağlamanızı anlıyorum. Bu herkesle paylaşabileceğiniz bir durum değil. Nasıl söyleyebilir insan nişanlım uyuşturucu kullanıyor diye? O yüzden ağlamak iyi geliyorsa ağlayın ama sonra ayağa kalkın. Kalkmalı, onun için çabalamalı, güçlendirmeli, sen başarırsın, başaracaksın diyerek destek olmalısınız. Biliyorum onu o hallerde görmek, kabul etmesi kolay değil. Ne hayaller kurarken nelerle karşılaşmışsınız ama insan şaşabiliyor. Siz onu güçlü olarak yanınızda eş olarak isterken şimdi siz güçlü olup onu ayağa kaldırmak durumundasınız. Zor günler, onu şimdi bırakamazsınız, nişanlısınız. O zaman elinden tutup ayağa kaldırmalı ama uyuşturucuyu bırakmadan da kesinlikle evlenmemelisiniz. Nişanlınızın yaptığı hatanın büyüklüğünün farkında olması onun adına kurtulabilmesi için bir umut ama o halüsinasyonlar var ya onlar maddenin yoksunluğundan olabildiği gibi gördüğü halüsinasyonlar madde kullandığı için de olabilir. Halusilasyonlar gördüren maddeler var. Sizi korkutmak istemem ama bu halusilasyonlar yüzünden ölen, apartmanlarından aşağılara atlayan insanlar var. Her şeyden önce ne kullandığını bilmeli, bir doktora danışmalı, onun öngörüsüyle hareket etmelisiniz. Psikolojik destek alması da gerekli. Bütün bu yaşadıklarınız kolay mı? Tabii ki yorgunsunuz, bitiksiniz. Neden ailesinden yardım almıyorsunuz? Bu tek başınıza sizi aşan bir durum. Sizin nişanlınızsa onların da çocuğu, el ele vermelisiniz. Kendi ailenizin bilmesi için erken. Bu adam nereye doğru yürüyecek bir önünüzü görün, ona göre söyleyip söylememe konusunda karar verirsiniz. Kendi başına bırakma çabaları na gelince; bu tek başına başarılır mı? Birtakım ilaç destekleri alınıp bırakanlar olduğunu biliyorum. Dilerim sonuç verir, vermezse tedaviye beklemeden başlamalı. Bırakıp bırakamadığını zaten siz de anlayabilirsiniz. Her zamanki nişanlınız gider farklı biri ortaya çıkar. Sizden uzaklaşır, kaçar, yemesi içmesi değişir, bazı madde yedirirken bazısı yemesini keser. Konuşması, uykusu, davranışları, bakışları, kullandığı maddeye göre her şeyi değişir. Bazı kullanılan madde çok enerjik yapar, bazıları halüsinasyonlar gördürür, bazı maddede uyuşturur, varla yok arası hayatta olur. Yani uyuşturucu kullanan kendi olmaktan çıkar. Ayrıca bu kişiler çok yalan konuşmaya başlarlar. Kıyafetlerinden cüzdanlarına her yere o küçücük saklanması kolay maddeyi saklayabilirler. İçen arkadaş çevresinin bilinmesi ve onlardan uzak tutmak gerekli. Bunu siz her zaman yanında olmayacağınız için ailesinin yapması lazım. Beslenmesi vücuttaki tahribatın giderilmesi adına önemli. Spor yaparak maddeyi vücuttan atmaya çalışması da faydalı olacaktır. Onunla geleceğe dair kurduğunuz hayalleri konuşun, ona hatırlatın, o hayaller için savaşmasını isteyin. İnsan isterse, çok isterse başarmayacak diye bir şey yok ama kolay mı derseniz, bir şarkıda söylendiği gibi zor dostum zor diyeceğim her ikinize de ama kadınlar güçlüdür, vicdanlıdırlar, ellerinden geleni yapmadan sevdiklerinden gitmezler değil mi?


Sevgiler sevgili okurlarıma...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.