Annemin hayatında biri var...
“Merhaba Yeşim Hanım. 6 yıl önce babam vefat etti ve aradan 5 yıl geçtikten sonra annemin hayatına bir adam girdi. Yaklaşık 1 yıldır birlikteler ve evlenmeyi düşünüyorlar. Ben birlikte olduğu adama alışamadım, kabullenemiyorum. Davranışları bana itici geliyor. Bunu anneme de söylemeye çalışıyorum ama anlamıyor mu anlamak mı istemiyor karar veremedim. Tek bildiğim o adamla evlenmesini istemediğim. Annemse bana evleneceği adamı sevdirmeye çalışıyor. Sürekli onu övüyor herkese. O kadar övülecek bir tarafı olduğunu da düşünmüyorum. O böyle şeyler dedikçe sinirleniyorum, herkese aslında anlattığı gibi bir adam değil o demek istiyorum. Bu gidişle annemden de nefret etmekten korkuyorum. Bana yardımcı olur musunuz? Sizce ne yapabilirim?”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Ah bu annelik! Her şeye noktayı koyuyor kadınların hayatında. Çocuğunuz olduktan sonra yaşamınızın akışı değişiyor, hayatınızı bir kenara atıp, bir insan yaratmaya koyuluyorsunuz. Onun hayatını şekillendirmeye çalışırken, hem kendinizden hem kadınlığınızdan yana süresiz izine çıkıyorsunuz. Türk kadını olarak büyüklerimizden gördüğümüz ne biliyor musunuz? Yaşanmamış hayatlar zinciri. Ama şimdilerde bir şeyler değişti sanki. Artık bir şarkıda da söylendiği gibi, kadın hem kariyer hem annelik yapıyor. İkisini de bir arada götürebilecek kadar becerikli ve güçlü olduğunu sonunda keşfetti. Bu büyük bir aşama kadınlar adına, çünkü kadın yaşıyor artık, yaşar gibi yapmıyor. Eskiden kadınlar eşlerinden boşanamaya cesaret bile edemezlerdi, çekerlerdi kaderim diyerek. Bugün o yaşamın kaderi olmadığını, bir şansları daha olduğunu gördüler. Birbirlerinden cesaret alarak yola koyuldular. Annelikten başka bir yaşamlarının olmadığı düşünülen böyle süregelen bir düşünce yıkıldı zihinlerden, yıkılmaya da devam ediyor.
Peki, es geçilen neydi? Annelerin de bir insan ve duygularının olduğu. Birer melek olarak empoze edilmeye çalışılsa da, hatalarıyla, sevaplarıyla yaşayan bir canlı anneler, diğer insanlardan tek farkları ise çocuklarına duydukları büyük sevgi. Babalar paylaşılabiliyor da, anneler, bu beyinlere kazınmış kutsal misyonlarından dolayı kimseyle paylaşılmak istenmiyor. Belki de olaya bir tek cinsel boyutuyla bakıldığından olsa gerek. Oysa kadının aradığı cinsellikten ziyade başını koyacağı bir omuz, sohbet edeceği bir dost, akşam gelecek diye yolunu bekleyeceği bir eş, çünkü bir gün siz de kendi hayatınızı kuracaksınız. Annenizin hayatı, sizin ona ayıracağınız zamanlara mı bağlı kalsın? Tek başına televizyonla, radyoyla arkadaş olmak mı olsun? Kimi insan bu yaşamı tercih etse de sonrası ‘keşke’dir, keşke yalnız kalmasaydım diyeceği buruk bir yaşlılıktır.
Hep kendini kollayarak, herkese sınır koyarak geçecek uzun bir zaman dilimi olunca insanın önünde, karşısına da hayatını paylaşabileceği bir insan çıkmışsa evliliği düşünebilir. Neden düşünür? Çünkü yalnızlar hayatla bağlarını daha kolay koparırlar. Uzaklaşırlar herkesten yalnızlığın içinde kaybolarak. Yalnızlık yutar insanı, bunu bilirler. İster misiniz anneniz için böyle yalnız yaşamı? İnsan bir de genç yaşta eşini kaybetmiş ve daha önünde yaşanacak yıllar varsa, çocuklar yaşadıkları duygusallıkla biz sana bakarız vaadinde bulunurlar. Bu içtenlikle söylenen vaadi gerçekleştirmeye çalışsalar da zamanla herkes kendi kabuğuna çekilir, önceliklerine yönelir. O anne ya da baba kendi hayatıyla yalnızlığıyla baş başa kalır, duygusal boşluk yaşar ve bu boşluk doldurulamaz çocuklar tarafından, çünkü eş dosttur, eş arkadaştır, sevgilidir, onunla paylaştıklarınız özeldir. Anne veya babanın bir başkasıyla birlikte olduğu durumlarda ister istemez çocuğa ilgi azalır, bu da artık eskisi kadar önemsenmediklerini, sevilmediklerini düşünmelerine, özgüvenlerinin düşmesine sebep olur. Korkar çocuk, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağından. Evet, olmayacaktır. Ama anneniz açısından değil, sizin açınızdan. Annenizden uzaklaşmayın, onu yine sevin, sarılın, eskisi gibi beraber yatın. Bu sefer o sizin yatağınıza gelir, siz onun yanına gidemezseniz. Size karşı duygularında bir değişiklik olmayacak. Hayata biraz daha bağlanacak, tutunacak o adamla. Bunu siz de istersiniz değil mi?
Bazen kelimeler anlatmaya yetmez anlatmak istediklerinizi, daha bir yaş almanız, olgunlaşmanız gerekir. Size anlatılanları ruhunuzda özümseyebilmeniz için size sormak istiyorum, annenizin evlenmek istediği kişiye karşı objektif olduğunuza emin misiniz? Yoksa paylaşamadığınız için mi böyle olumsuz düşünüyorsunuz? Bir anne evlenmeye öyle kolay kolay karar veremez, çekinceleri vardır. Bu bey, bunları aşmış ki annenizin gözünde evlilik aşamasına gelmişler. Bence o beye kalpten gelen bir şans verin. Yaptığı hareketleri hep olumsuz tarafından bakarak gözlemlemeyin. O bey, babanız olmayacak, annenizin hayat arkadaşı olacak. Annenize ve size değer veriyor mu? İnsanlarla ilişkileri nasıl? İnsancıl mı? Yalnız annenize değil, size de sahip çıkan bir yaklaşım içinde mi? Bunların cevaplarını arayın davranışlarında. Cevaplar olumluysa zamanla alışır seversiniz de. Ona, annenize ve de kendinize bir şans verin.
‘’Hatalarım var ki
Pencereleridir hayatımın.
Kapanmaz onlar kolay,
Rüzgar estikçe, gözlerim takılır dans eden tüllere,
Ben hep gülümserim dünlere.’’
Ceyhun yılmaz
Bugün olumsuz baktığınız bu birliktelik, yarın evlendiğinizde aklınız annenizde kalmadan rahat uyumanızı sağlar. Çünkü sizin de bir hayatınız olacak. Objektif bakabilirseniz anneniz bu bakışınızı görecek ve sizin düşüncelerinize de ehemmiyet verecektir. Tüm iyi niyetinizle baktığınızda, hala sizi huzursuz eden bir şeyler var ise, anneniz bütün olumsuzluklara rağmen yine de evlenmek isterse, yapabileceğiniz tek şey, acıtsa da gerçekleri söylemek, gözünü açmasını sağlamak olur. Belli bir yaştan sonra ebeveynlerle evlatlar arkadaş olmayı da becerebiliyorlar. Hatta bazen çocuklar büyük, ebeveynlerde çocuk olabiliyor. Şimdi sizin olgun davranma zamanınız gelmiş, o olgunluğu göstereceğinizi ummak istiyorum. Onların ilişkisine şans tanıyarak, her şeyin hayırlısı olması dileğiyle, sevgiler, sevgili okurum…
YORUMLAR