Oto koltuğu meselesi

Annelik konusunda “Ay ben doğruyum sen yanlışsın” demekten nefret ederim. Bana yapılmasından hoşlanmam. Uzmanlar bile “Meli, malı” konuştuğunda “Yaşayan bilir” derim. Hoş, zaten kendimi hiçbir zaman doğru görmem. Çatır çatır, en acımasız eleştirileri kendime yaparım.


Artık ebeveynler daha bilgili diyoruz, her türlü mecra sayesinde bilgi akışı daha kolay diyoruz da, bir konu var ki, kimsenin bilgilenmeye niyeti yok. Ah o konu var ya, her seferinde diken diken oluyorum. Bile bile lades denmesine çıldırıyorum. Konu ne mi? Oto koltuğu!


Yaz başında Çanakkale’ye giderken bir araç gördüm, çocuk arka camda yatıyor, elinde tablet. Aklım çıktı. Arkın’a “Yanlarından geç bir şey diyeceğim” dedim, izin vermedi. Zaten o direksiyon başındayken benim sağa sola laf atmamdan nefret ediyor. Ben de fotoğrafını çektim, sosyal medyada yayınladım. Herkes “Nasıl yani” derken, kızarken, birkaç tane de “Siz de, onun çocuğu” mesajı geldi. Her zaman her şeye gelebiliriz eleştiri, anlıyorum da bu “Sana ne” denecek bir mesele değil. Ne demek bana ne? Bir kez de köprüde öyle bir araç görüp şikayet etmiştim trafiğe. İspiyoncu olmakla, ispiyoncu çocuk yetiştirmekle eleştirilmiştim. Umurumda oldu mu? Hayır. Kimi görsem şikayet ediyorum. Arkadaşlarımı gördüğümde en kızdığım şekilde, ukalalık dense bile, yazıyorum, söylüyorum.


Bu eğitim ya da para meselesi de değil… En eğitimliler de yapıyor. En lüks araçlarda da arka koltukta bir oraya bir buraya uzanan çocuklar görüyorum.


Ya da iki ön koltuğun ortasında ayakta duran.

Oto koltuğunda oturan ama kemerleri bağlanmayan. Kemer süs çünkü!

En fenası ön koltukta anne kucağında seyahat eden.

Al kucağına, git saatlerce. Olacak iş mi?

Efendim ağlıyormuş koltukta.

Ay çok sıkılıyormuş

Zaten yol çok kısaymış.


Çok sıkılıyor diye bir şey söylemek mümkün mü Allah aşkına? Sıkılsın. Bırak sıkılsın. Bırak ağlasın. Yeter ki güvende olsun.


En kızdığım cevaplardan biri, “Ama oto koltuğu çok pahalı” Öyle mi? Araba alınabiliyor, ama koltuk alınamıyor. Ya da akıllı telefon alınıyor, koltuğa para yetmiyor. Bu nasıl bir bakış açısı?


Bizim arabada bir çocuk kemer takmıyorsa eğer, gerçekten “İn o zaman” diyorum. Zaten kızım koltuğunda da olsa, kemeri bağlı da olsa, araçtayken her zamankinden tedirgin kullanıyorum. Bir de kemersiz çocuk? Şaka mı?


Taksiyle, toplu taşımayla bir yere gitmekten nefret ediyorum kemer sorunu olduğu için. Taksilerde kemerler bir şekilde olmuyor nedense.


Gerçekten merak ediyorum. Siz çocuklarınızı nasıl o şekilde taşıyabiliyorsunuz? Sıkılması canından daha mı değerli? Aman yol kısa deyip nasıl ayakta götürebiliyorsunuz arka koltukta? Araba kullanmanıza bu kadar güveniyorsanız karşıdan, arkadan yandan çarpacak bir araç olasılığı aklınıza gelmiyor mu? Bırakın kazayı, bir çukurda ya da kasiste bile sarsılmıyor mu çocuk?


Evet. Biz çocukken arka koltukta kemer yoktu. Öyle çıkardık uzun yola. Bize bir şey olmaması, çocuklara da olmayacağı anlamına mı geliyor? O zamanki araç sayısıyla şimdiki bir mi? O zamanki araç hızlarıyla şimdikiler bir mi?


Oturduğumuz ev dört yol ağzında. Her hafta en az iki kaza oluyor. Ara sokak, hızlı gitmiyorlar. Ancak 20 ile bile gitsen koltukta olmayan çocuğa neler olabilir?


Şu konuda gayet iddialı birçok anne.

“Ay ben çikolata vermiyorum.

Hep organik besliyorum.

Cips mi? Ay o bizim eve girmiyor.

Sebze yemeden sofradan kaldırmıyorum.”


Ben çikolata hatta ara sıra da cips yedirdiğim için kötü anne olayım, ama sen iyisin değil mi vermediğin için. Ama işte beslenme can güvenliğinden daha önemli değil mi? Çikolata yemesin de kemer takmasa da olur!


Çocuğunu servise emanet etmek hiç kolay değil. Nasıl kullanacak, kemer takacak mı? Her ne kadar bizim servise güvensem de yine de huzursuzum. Zaten bir başka araca bindiğinde huzursuz olmamak elde değil. Babası dışında biriyle bir yere giderken, o endişeyi atamıyorum içimden. Kullanan babam da olsa, abim de olsa, arkadaşım da olsa işte geriliyorum.


Hah servis demişken. Onları da şikayet ediyorum çatır çatır. Onlarca can varken içeride abuk sabuk kullanılıyorsa o araç, onu da haber veriyorum. Adım ispiyoncuya çıkarsa çıksın. Gayet de vatandaşlık görevimi yaptığımı düşünüyorum.


Servislerde kemer takmak istemezse çocuklar nasıl davranılıyor, bir de bunu merak ediyorum. Gördüğüm çoğu serviste var da, çocuk “Hayır” dendiğine ne yapılıyor? Bu konuda bilginiz varsa bana yazar mısınız?


Bu konuda çok yazıyorum, farkındayım. Fakat şunu da söylüyorum: “Vazgeçmeyeceğim yazmaktan”

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Çok güzel bir yere temas etmişsiniz
    CEVAPLA
  • Misafir Ağzınıza sağlık şebnem hanım bütün düşüncelerime tercüman olmuşsunuz keşke herkes sizin gibi bilinçli olsa
    CEVAPLA
  • Misafir Ağladığı zaman istediğin kadar ağlaya bilirsin diyorum ve bir süre sonra orada oturması gerektiğini anlıyor. Asla taviz veriyorum sizde çok çok haklısınız
    CEVAPLA
  • Misafir Bende 2003 yilinda boyle bir yazi yazmistim Amerikadan Turkiyeye her geldigimde seyahatlarda kemdimi cok guvensiz hissediyorum. Tedbir almayan bir milletiz vesselam . Sevgiler Amerikadan http://www.hassasanne.com/2013/09/hassas-annemiz-zahide-ongun-kaya-bebek-araba-koltuklarinin-yanlis-kullanimina
    CEVAPLA
  • Misafir Bende nefret ediyorum kemer bağlamayan, oto koltuğu almayan, çocuğunu ön koltukta oturtan hatta bazen kucağına oturtup direksiyon başına geçiren ebeveynleri görünce. İki çocuk büyüttüm o zamanlar çocuk koltuğu yoktu onun için bende onlarla birlikte hep arkada seyahat ettim büyüyünceye kadar
    CEVAPLA
  • Misafir Aynı kendimi gördüm iyi yapıyoruz doğru dursunlar doğru olsunlar.oh olsun
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.