Muğla’nın cennet köyleri ve cani işletmeleri

Geçtiğimiz ayın yarısını Muğla’nın çeşitli kısımlarını keşfederek geçirdim. Bunu yaparken ne 5 yıldızlı otellerde kaldım ne de özel aracım vardı… Ve ilginçtir ki hayatımda geçirdiğim en verimli tatillerden biri oldu.


Öncelikle Muğla’da keşfettiğim bölgelerden bahsedip bu yazıyı bir rehber olarak hazırlama niyetindeydim. Fakat sonra yazının konusunu değiştirmeye karar verdim. Muğla’da yolunda gitmeyen, düzelmesi gereken şeyler neler? İşletmeler turist kanı emerken, bölgenin asıl sahipleri, hayvanlara nasıl davranılıyor? Belediye bu konuda ne kadar çalışıyor? Halkın bu tavra karşı tutumu ne?


Seyyar tatilimde tanıştığım insanlar (çoğu bölgenin yerlisi, yaşlı insanlar) bölge halkının ve işletmecilerin hayvanlara olan davranışlarından son derece rahatsız. Özellikle Patara bölgesinde sayısı 40-50 arası köpek çetelerinin dolaşması bölgedeki bazı pansiyon sahiplerini rahatsız etmiş. Çözümü köpekleri düzenli olarak zehirlemekte bulmuşlar… Halkın belediye ve hatta jandarmayı aramış olması hiçbir sonuç vermemiş. Patara’daki işletmecilerin hepsi birbirini tanıyor. Köpekleri hangi işletmenin zehirlediğini biliyor olmalarına rağmen bu konuda hiçbir şey yapamıyorlarmış…


Aynı durum Muğla’nın yeni yeni keşfedilen köylerinden birisi Yakaköy için de geçerli. Evinde konakladığım Zekiye teyzenin oğlakları, köpekleri, tavukları arasında uyumlu, denge içinde bir hayatı var. Yanında kaldığım süre içinde yöre halkının ve işletmelerin tutumlarından sıkça dert yandı. Yine Patara’da olduğu gibi bu bölgede de hayvanları zehirliyorlar… Yakaköy’ün merkezine kurulmuş dev işletmeyse doğal hayatın içinde olduğunu hiçe sayarak sabahın ilk saatlerinde mesaisine Hande Yener’le başlayıp, gecenin ilerleyen saatlerinde karaokeye dönüyor (ilerleyen saatten kastım gece yarısı 03.30.) Bangır bangır müzik, sessizlikle dolması gereken bir köyü çevreliyor ve köy halkının buna ses çıkaracak gücü ne yazık ki yok… Yeşili bu kadar bol bir bölgede yüksek müzik sesi yüzünden kuş seslerini duyamıyorsunuz…


Yolculuğum boyunca doğasına hayran kaldığım fakat adım başı okumuş cahillerin hükmettiği bir memleket gördüm. Yukarıda saydığım hayvan katliamıyla ilgili hemen her gittiğim yerde bir şikayet duydum. Gidip özellikle birilerine bunu sorduğumdan değil. Bir şekilde olaylar böyle gerçekleşti. Sanıyorum duymam gerekiyormuş… (Böyle sanıyordum. Duymak yetmez şahit olmak gerekiyormuş.)


Yolculuğumun son kertelerinde Likya Yolu’nu yürüyen hemen herkesin duraklamak zorunda kaldığı bir pansiyona uğradım. Karadere’nin dibinde, seraların ortasında bir pansiyondan bahsediyorum. Seraların ortasında olması kritik bir nokta çünkü sera çiftliklerinden daha önce geçtiyseniz geceleri ne kadar ıssız olabileceğini tahmin edersiniz…


Her neyse, dere kenarında, bir kıyısında ördeklerin ve keçilerin yaşadığı pansiyon konum olarak harika bir yerde bulunmasına rağmen işletmenin sahibi tanıştığımızın beşinci dakikasında İstanbul Vefa Lisesi mezunu olduğunu söyleyip yanından geçtiğimiz seraların bir kısmının kendisinin olduğunu anlattı. Bunları söylerken araya parayı hiç önemsemem nidaların serpiştirdi… Mavradan konuşmak tam olarak bu.


Akşam yemeği için kendisiyle yeniden karşı karşıya gelecekken 4-6 aylık olduğunu tahmin ettiğim kulakları cılk yara içinde bir sokak köpeği zayıflıktan ve muhtemel uyuzundan titreyerek pansiyon bahçesine girdi. Hastalanmış yavruya elimi uzattığımda halinin çok daha kötü olduğunu fark ettim. İşletme sahibine “Kulakları yara, uyuz olmuş herhalde. Bir veterinere baktırabildiniz mi?” dedim. Ve duyduklarım tam olarak şöyleydi: “Banane Allah’ın itinden. Bizim köpeğimiz değil bu zaten. Kovuyorum kaç gündür yine geliyor (bu sırada ayağını yere vurup hayvanı ürkütüyor) Muğla’nın itlerine ben mi sahip çıkacağım.” (Bu sırada çalışanlarına seslenip köpeği kovmaları için talimat veriyor.)


Bu olanlar karşısında sadece şok geçirdim. Kendisi biraz sakinledikten sonra yeniden sordum: “Abi ciddi miydin bunları söylerken?” Cevapları aynen aktarıyorum ”Senle mi uğraşacağım?! Bela mısın kardeşim. Çok meraklıysan git kendin bak itlere! Sen benim kim olduğumu biliyor musun? “


Birbirinden alakasız laflar etrafta dolandıkça işletme sahibinin para hırsından zehirlendiğini fark ettim. Asıl veterinere götürülmesi gereken kendisiydi…


On beş dakika içinde yerleştiğimiz odayı boşaltıp gece yarısı ıssızlık içinde mekanı terk ettik. İşletme sahibi kalmadığımız odanın parasını tahsil etti. Mekanından ayrılmadan önce bu yaptıklarının bir şekilde duyulacağını söyledim. Sinirlendi… (Ben köpürerek yerlerde dönmesini bekliyordum olmadı.)


Demem şu ki Muğla, Türkiye’de gördüğüm en güzel bölgelerden birisi. Fakat halkı, işletmeler ve belediye bir olup etraftaki hayvanlara eziyet etmek için bir araya gelmiş gibi bir durum var. Bir kadeh içkiye 50 lira ödediğiniz Ölüdeniz ve çevresinde bunlar oluyor. Sadece tek bir işletme değil bölgenin genelinde yıllardır süren bir durum bu.


Bu yazının muhatabı Fethiye Belediyesi, Muğla Belediyesi, Kaş Belediyesi ve Seydikemer Belediyesi’dir. Konu hakkında ne yaptıklarını, çalışmalarını açıklamalarını bekliyorum. Gerekirse kendileriyle sadece bu konu hakkında röportaj yapabilirim.


Eğer konuyla ilgili siz de somut olarak başka şeyler biliyorsanız rica ederim bir şekilde bana ulaşın. Bu konu hakkında elimden ne geliyorsa yapacağım…





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir bir muğlalı olarak yazınıza sonuna kadar katılıyorum,az bile yazmışsınız.
    CEVAPLA
  • Misafir Siz gerçekten herşeyi gördügünüzümü düsünüyosunuz burdaki hırsızlıgi pisligi saygisizligi hiç bir yerde göremezsiniz emin olun burda ki pislikleri ortaya cikaramassa niz çünkü birileri başka birilerini dolar ve euro görünce gözler kapalı kulak lar tıkalı
    CEVAPLA
  • Misafir Ben Fethiyeliyim fakat yıllardır şehir dışındayım. Önce öğrenci olarak muğlada okudum sonra evlendim İzmire geldim. Ama genel olarak ben bu tür şeylere çok karşılaşmadım ama tabi ki yok anlamına gelmiyor. Muğla için gerçekten üzücü bir durum. En kısa zamanda yetkililerin çözüme ulaştırmasını dilerim
    CEVAPLA
  • Misafir pınar aksu,senin gördüklerin ve yaşadıkların"buz dağının sadece bir yüzü".. diğer yüzünü ben size en iyi şekilde anlatırım.turizm cenneti muğla ili ve ilçelerindeki dram çok daha büyük,hele birde başımıza muğla büyük şehir belası geldi :(
    CEVAPLA
  • Misafir Dalga mi geciyorsun mugla halki kadar dogaya hayvana ve insana düskün bir halk bulamazsin. Sizin karsilastiginiz bir kac isletme kotu diye halki karalayamazsin. He eger begenmediysen halkini gelme arkadasim oh miss bizler de kafa dinleriz. Boyle yaftalara merakli zihniyetlere mugla halki karsidir zaten
    CEVAPLA
  • Misafir Dalga mi geciyorsun mugla halki kadar dogaya hayvana ve insana düskün bir halk bulamazsin. Sizin karsilastiginiz bir kac isletme kotu diye halki karalayamazsin. He eger begenmediysen halkini gelme arkadasim oh miss bizler de kafa dinleriz. Boyle yaftalara merakli zihniyetlere mugla halki karsidir zaten
    CEVAPLA
  • Misafir Helal olsun hassasiyetiniz için çok teşekkürler
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.