Sizinki kardeşini kıskanıyor mu?
“Gökçe nasıl, kardeşini kıskanıyor mu?” sorusu, “Merhaba Müge” selamını kovalıyor bu günlerde.
Yoklama istiyor ahali.
Nişanı, düğünü, çocuğu, ikinci çocuğu soran; bunu da sormak istiyor mutlaka. Bu büyükler cenahı. Soran gençler cenahıysa, “İkinciyi biz de yapsak mı acaba?” diye açıktan sorulamayanın, ebeveyn vicdanındaki sorgusu aslında bu kıskançlık yoklaması.
“Cesaret etsek mi, ikinciyi yaptıktan sonra şimdi olduğumuzdan kötü mü oluruz, yoksa yapmadığımıza pişman mı?” işkilinin de açılımı.
Ben size dürüstçe açılayım, siz verin cevabı:
İkinci çocuk, birinciyi çok bozar mı?
Büyük çocuğunuzun doğası nasıl? Gökçe’nin yaradılışına güvenmesem, ikinciye baştan cesaret edemezdim ben, bir kere bu bir.
Kıskanç, elindeki oyuncağı paylaşmayan, onu karşısındakinin kafasına vuran, arkadaşını sandalyeden iten, onu ısıran ya da cırmalayan bir çocuk olmadı Gökçe hiç.
Bunlara maruz kaldığı oldu. Hatta “Kendini korumayı öğrenebilecek mi acaba diye?” kaygılanacak kadar da diğerkam buldum onu.
Kendini korumayı öğrendi şükür. Ancak diğerkamlık kardeşliğin mayasını tutturdu.
Büyük çocuğunuz bakıcı veya büyükanne ile mi büyüdü? Sizinle mi? Makul olanı imkanları dâhilinde sunmaya çalışan ebeveynleri olsa da, her istediğini yaptırabilen bir çocuk olmadı Gökçe hiç. Kumanda paneli %90 bende olduğundan, sınırları tek bir elden çizildi. Yeri geldi ben tükendim ama o istikrarlı sınırlara maruz kaldı.
Bakıcı veya büyükanne ile büyüyen çocuklarda bu kontur, ister istemez biraz daha geniş çekiliyor. Ve bu miniklerin tek çocuk oluşlarının iktidarı, başkalarınca da teminat altına alınıyor.
Bana sorarsanız böyle büyüyen çocuk, ikinci çocuk gelince bir çıt daha çok zorlanıyor.
Bizde durum ne? Büyük, küçüğü kıskanıyor mu?
Arada “Ben Çınar’ı sevmiyorum” diyor Gökçe, ama bunu dedikten 3 dakika sonra “Ben en çok onu seviyorum da”. Tersinden de sıralanabiliyor bu duygu durumu.
Değişen ne peki?
Çınar’la aralarındaki duygu değil bence.
Duygu için ilişki olması lazım. İlişki, ihtiyaç duyulmakla ilgili bir şey ve Çınar’ın Gökçe’ye, Gökçe’nin de Çınar’a ihtiyacı olana kadar, aralarında tesis olan bir ilişkiden bahsetmek bence makul değil.
Yazının buluntusu şu dostum:
Gökçe’nin kardeşine olan kıskançlığı, ona değil bana olan kızgınlığından şekil alıyor. Bence, kardeş kıskançlığı denen şey, ebeveyne yönelmiş duygunun muhteviyatı.
Büyüğün küçüğe olan tutumunu değil, büyükle olan kendi ilişkinizi regüle ettiğinizde, kıskançlık ilmekleri de çözülüyor sanki.
YORUMLAR