Anne büyüten bebekler
Bebek bakımının üçüncü gününde “Bu bebek hep mi ağlayacak yarebbim” nidasıyla beni arayan dostlar. Sizlere verdiğim cevabı şuracıktan tüm ilgili gözlere vermek isterim. “Ağlayacak evet!”
Sen ve biricik kocan istedi diye dünyaya gelen meleğin evreni kaymış, garibim neyin ne olduğunu anlamamış, üstelik onca ışığın, sesin, uyaranın içine düşmüş! Ne yapacaktı? Seninle centilmenlik anlaşması mı?
Ağlayacak elbet. Hatta öyle çok ağlayacak ki, seni de bir gün ağlatacak.
Sen 1,5 saat üzerine yeni döngülerini kurarken, arkadaşların sosyal medyadan beğenilesi paylaşımlar yapacak. Bir yanın fena ezilecek "like" eden o parmakları kaldırırken. O karede uzak bir adaya giden eski bakımlı halini görecek, içerden gelen ağlama sesiyle şimdiki kendine geleceksin.
Bebek işi, bebek işi değil çünkü.
Unutma, bir bebeğin olunca önce saatini ayarlaman gerekecek. Dünya yetişkin hızında akıp giderken duracak, bir gülüşten gözünü esirgemeyecek; emzirme, alt değiştirme gibi ihtiyaçları sil baştan giderecek, bunu yaparken aldığın zevke ve içinde taşıdığın sevgi potansiyeline hayret edeceksin.
Sırf o iyi uyusun diye, geceleri binlerce kez uyanacak; onca işin arasında temizlediğin mutfağa özenle pişirdiğin yemeğin yerçekimli düşüşünü izleyeceksin.
Göğsüne kor demirler batsa da emzirecek, pısırık olmasın diye "Hayır" demeyecek, sınırı olsun diye çizgiyi doğru yerde çekecek, özgüvenli olsun diye kendi stresini düzenleyecek, bağımsız olsun diye her ihtiyacını giderecek ama hakkı olduğu için ağlamasına izin vereceksin.
Anlayacağın boşluktan heykel gibi sabır oymaktır annelik.
Bir cana layığıyla bakabilmek için, anneliğe kafayı gerçekten kırmak gerek. Kabuğundaki ceviz gibi, kırdıkça işin özüne gelir, benden öncekiler öğrendiklerini kendine saklamadı diye sevinirsin. İnsanlığın baş edemeyeceği kadar büyümüş bilgi yumağına sen de kendininkini eklersin.
Bir de bakmışsın sen, artık yeni bir sensin.
YORUMLAR