Eskiden Eylül’ü seveyim mi, gıcık mı olayım bilemediğim arkadaşım gibi beklerdim:
Eğlenceyle geçmiş yazlık günlerinden sonraki boğucu Ankara ağustosundan, beni kalabalık rutinime kavuşturacak, lakin ödev ve sınavlardan mamul sonu gelmeyen sıkıntılara da boğacaktı.
Onu gerçekten sevmem için anne olmam gerekti.
Eylül gözbebeğimde taparak büyüttüğüm kızımı, hayatı oyundan müteşekkil yaşıtlarına kavuşturacak; o evdeki çekmeceler yerine kum havuzunu talan ederken, ben nihayet kendim olabilecektim. Nihayet!
Tabii oryantasyon haftasını kızım sağ, ben salim atlatabilirsek… Zira sokak başında dağılan anne, okul kapısında ağlayan minik halleri, beni de sol omzumdan dürtüyordu.
Şimdi sizin de aklınızda bu resim varsa, hemen sil tuşuna basın. Aksi halde evren bu konuda ona yüklediğiniz görevi inek bir öğrenci titizliğinde yerine getirecektir.
Oryantasyon haftasından sağ çıkma rehberi:
Bu işin öncülü doğru anaokulunu veya kreşi seçtiğinizden emin olmak.
Sabah Yuvarlak Masa Anneleri olarak çember halinde, her gün artan sürelerle bir arada oturduğumuz oryantasyon mağdurlarına ve yüzü ışık dolu öğretmenlere bakarak söylüyorum: Kızım ve gittiği yere çekerek sürüklediği kalbim doğru yerde.
Şuradaİtiraf edeyim, eleme kriterlerinden içimi en çok kemireni şuydu: Felsefesi bizimkine benzeyen evlerden çıkma çocuklarların olmasını istiyordum kızımın etrafında. Bunun dillendirmediğim bir üst açılımı da okula kendi normalimde gelen anneler görme dileğimdi. Benzer sosyo – ekonomik tabakaya ait olma şeysi işte. İnsan illa’ türdeşini arıyor.
Son söz:
Oryantasyon haftası, anne dışında bakım veren biri tarafından tamamlanırsa daha kolay atlatılıyor. Nazın en çok geçtiği anneden ayrılmak babadan, anneanneden ya da bakıcıdan ayrılmaktan daha zor bir seyre sahip. İmkanınız varsa kısa çöpü anne dışında biri çeksin.
Özet:
Anaokulu seçme işinden alnının akıyla çıkmış anneleri bekleyen ikinci zorlu görev oryantasyon haftasını başarıyla kapatmaktır.