Her gün karşıma çıkmaz tabii ama, belime güvenlik kemeri bağlamamı gerektirecek şeylerden genellikle kaçınırım. Düşme, kayma, yüksek bir yerde kalakalma ihtimalim varsa, ben yokum. Lunaparklardaki o çığlıklar attıran oyuncaklar filan, asla bana göre değil. Ama geçtiğimiz hafta sonu, yerden 10 metre yüksekte ağaçtan ağaca zıplarken, fikrimi değiştirmiş olabilirim.


Maslak’ta 8 bin metrekarelik bir ormanlık alana kurulmuş olan xTrem Adventures macera parkı, hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden çılgın bir eğlence merkezi. İstanbul’da bir macera parkı olduğunu öğrenir öğrenmez, hemen Yiğit’i aradım: “Ağaçlara tırmanacağız, bir yerlerden acayip aletlere tutunup kayacağız, var mısın?” dedim, “oluuuur” dedi. Yiğit benim kardeşim, kendisi 12 yaşında ve ne zaman heyecanlanacağını gerçekten kestiremediğim zamanlar oluyor. 6-7 sene evvel “hadi!” dediğim hemen her şeye “ollleeyyy!” diye atlayan o çocuk yok artık tabii. Neyse.


Fotoğraf makinemizi alıp Cumartesi günü Maslak’a doğru yola koyulduk. Ne yalan söyleyeyim, internet sayfasına bakmış olmama rağmen bu parkın, o televizyondaki yarışmalarda gördüğümüz atlamalı kaymalı parkurlardan farklı olamayacağını düşünüyordum. “Yiğit eğlenir” diye gidiyor olduğumdan, kıyafetim atlamalara müsait mi diye bile bakmadım. Uniq İstanbul servisiyle ulaştığımız parkı görünce, önce bir ‘anlamadık’.




Ağlar, ipler görüyoruz ama tam olarak neresinde eğleniliyor, bilemiyoruz. Meğer bu parkurlar hiç de öyle televizyondakilere benzemiyormuş. Oradaki kanlı canlı ormanın içine, halihazırda büyümüş ağaçların üzerine kurulmuşlar. Zorluk derecelerine göre ayrılmış toplamda 4 parkur var ve iyice bir dolaşmadan hangisi nerede, bilemiyorsunuz.


Mekanı anladık, anlayınca benim de Yiğit’le birlikte gireceğim kesinleşti, girişimizi yaptık, sonra bize kısa bir eğitim verileceğini söylediler. Parkın genel prosedürü bu, giriş yaptıktan sonra üzerinize kocaman emniyet kemerleri bağlanıyor ve eğitim alanında, parkurlarda nasıl ilerleyeceğiniz anlatılıyor. Küçük bir alanda denemenize izin verildiği gibi, güvenlik kemeriniz parkur boyunca kırmızı bir hatta bağlı oluyor ve belli yerlerden kancanızı geçirmeniz gerekiyor. Tabii ki bu sırada fotoğraf makinesi filan taşımanız mümkün olmuyor. Güvenlik gerekçesiyle kolye, küpe gibi şeylere bile izin verilmiyor.




Eğitimde anlattıklarına göre, bu kemerler 3 tona kadar ağırlığı taşıyabilecek güçte. Parkurdaki bağlantılar ve diğer tüm güvenlik donanımı da her gün rutin olarak kontrol ediliyor. O kısacık eğitimden sonra rahatlıkla anlıyorsunuz ki, o ağaçların tepesinden düşme ihtimaliniz yok.





Sonrasında parkurunuzu seçip görevlinin girişinizi yapmasını bekliyorsunuz. Kırmızı hattan hiç ayrılmadan ilerleyeceğiniz parkurda aklınıza hayalinize gelmeyecek tedirginlikler ve heyecanlar yaşamanız mümkün! Aşağıdan bakıldığında basit bir köprü gibi görünen o halatlar, yerden 10 metre yükseklikte, her ne kadar sağlamca bağlı ve rahat olsanız da, şöyle bir dizlerinizi titretiyor.


Bir de o “zipline” dedikleri, özel bir kancayla tutunup kaydığınız uzun yerler var. İlkinde önümdeki çocukların ikisi de uzun uzun beklediler, yapamayacağım dediler orada. (Evet, önümde ve arkamda sadece çocuklar vardı ve biraz garip hissettiriyordu.) Sıra bana geldiğinde, bir şeye tutunup kendimi boşluğa bırakmanın hiç de öyle göründüğü gibi olmadığını fark ettim. Birkaç derin nefesten sonra bıraktım gitti ve kesinlikle, orada yaptığım en eğlenceli şeylerden biriydi!





Biz Yiğit’le beraber önce mavi, sonra kırmızı parkuru bitirdik. Bittiğinde ben nefes nefese ve toz toprak içinde kalmıştım, daha zor olan siyah parkuru gözüm yemeyince kemerimi çıkardım. Yiğit devam etti, baştaki tedirginliği de çoktan geçmişti zaten. Zipline’lar filan hak getire, kaymaktan sıçramaktan bir hal oldu çocuk. Onu izlerken, parkı daha iyi inceleme fırsatım oldu. Yetişkinler zaten inanılmaz eğleniyordu, çocukların hepsi de müthiş bir özgüvenle ilerliyordu etrafta. Tanıştığım bir grup üniversite öğrencisi arkadaşı da bütün parkurları bitirmiş, aşırı derecede eğlenmişken yakaladım. Grupça yapılabilecek en eğlenceli aktivitelerden biri olduğunu söylediler.








Etrafta dolaşan güvenlik elemanları tam teşekküllü, hepsi güleryüzlü. Yukarıda bir yerde takılıp kaldığınızda ‘çok eğleneceksiniz, bırakın kendinizi!’ diye motive etmeyi ihtimal etmiyorlar.




Küçük çocuklar için olan Ağ Parkuru da geniş ve özgürce oynayabilecekleri güvenli bir alan



Mekanda 4-8 yaş arası çocuklar için hazırlanmış bir “Ağ Parkuru” da var, çocuklar buraya ister tek başlarına ister yanlarında bir büyükle girip gönüllerince oynayabiliyorlar. Diğer parkurlar 8 yaş üstü herkes için uygun. Kullandığınız alana ve yaşınıza göre saati 35-50 lira arasında değişen bir ücret karşılığında, herhangi bir parkta eğlenebileceğinizden çok daha fazla eğleniyorsunuz. Ertesi gün kollarımda beliriveren kas ağrısı biraz tedirgin etse de, tekrar gitmek isteyeceğimden eminim. Dahası, “asla yapamam, hiç bana göre değil!” dediğim birçok şey için fikrim gayet eğlenceli bir şekilde değişmiş oldu. Gidip kendi sınırlarınızı test etmek isterseniz, xTrem Adventures macera parkı her gün 11:00-22:00 saatleri arasında açık. Tavsiye edilir!




Duygu İslamoğlu

dislamoglu@hthayat.com

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.