Efsun Sertoğlu ve Aykut Bora’yı cinsel sağlık, cinsel gelişim, cinsel eğitim, aile içi şiddet gibi kavramlar üzerine çalışmalar yapan iki genç uzman; danışman, terapist... Birsorumolacakti.com sayfasında yetişkinlerin çocuklardan gelen, cinsellikle ilgili, yanıtlamakta zorlandıkları sorularını toplayacak daha sonra da cevaplarıyla birlikte “Bi Sorum Olacaktı: Çocuk ve Ergen Cinselliği Hakkında Konuşamadıklarımız” adlı kitapta yayımlayacaklar. “Cinsellik sadece cinsel birleşme eylemi değil. Çok boyutlu bir kavram. Önce cinsellik kelimesinden korkmamayı öğrenmemiz gerekiyor” diyorlar. Detayları onlardan dinleyelim...
Yetişkinlere çocukların cinsellikle ilgili sorularına nasıl cevap verecekleri üzerine bir kaynak hazırlıyorsunuz. Buna neden gerek duydunuz?
Efsun: Cinsel sağlık alanında ebeveynlerin kullanabileceği, somut ve detaylı kaynak yok Türkçede. Bir kaç çeviri var; bir de çok genel, cinsel gelişim süreçleriyle ilgili kaynaklar var ama ihtiyacı karşılamıyor. Biz zaten bu alanda çalışıyoruz ve bu eksikliği gidermek için yola düştük.
Aykut: Çok bilinen ama az konuşulan bir konu çocuk cinselliği. Yetişkinlerin kendilerini eksik hissettiği bir alan. Bazı Türkçe kaynakların cinsiyetçi, ayrıştırıcı, yanlış inançlar barındıran içerikte olduğunu gördük. Bizimkinin içeriğini gelen sorular belirleyecek. Amacımız hiç konuşulmamış, açılmamış alanları da kapsamak.
Çocukların cinsellikle ilgili sorularını nasıl cevaplıyoruz biz ebeveynler?
E.S: Çoğu zaman bir kaygı ve panik hali oluyor. Söze dökülmese de beden diliyle, yüz ifadesiyle, kaş göz hareketiyle bunun ebeveyn tarafından konuşulması zor bir konu olduğu bilgisi geçiyor çocuğa. Yetişkin tavrı çoğu zaman geçiştirmek, ertelemek ya da atlatmak. Sağlıklı bir şekilde yönetilemiyor. Ben sınıf çalışmalarında öğrencilerden şunu duyuyorum: “Soruyoruz ama cevap alamıyoruz.”
Sorusuna cevap alamayan çocuk ne yapar? Merak etmekten vaz geçer mi?
E.S: Bu konuşulamaz, bastırılması gereken, üstü açılmaması gereken bir konu diyor çocuk.Ebeveyn konuşmuyorsa başka bilgi kaynaklarına yöneliyor.
Nerelere?
E.S: Son çalışmalara göre cinsel bilgi için en çok interneti kullanıyorlar; buna pornografi de diyebiliriz. İkinci olarak da arkadaşları. Çünkü yargılamıyor, kızmıyor, rahat konuşabiliyor.
A.B: İki farklı durumla karşılaşıyoruz. İlki kendi cinselliğiyle meselesini çözümlememiş bir yetişkinin çocuğa rehberlik edememesi; konuyu örtüyor, bilgi vermiyor vs.İkincisi modern ebeveynlik algısı üzerinden çocuğa kapsayabileceğinden daha fazla bilgi veren bir ebeveyn bakışı... İkinci tür ebeveynlerden şunu duyuyoruz bazen: “Yetişkine anlatır gibi anlatıyorum”, bu da diğer bir uç ve fazla gelebiliyor çocuklara.
Peki bunun sınırı nedir? Nasıl çizilir?
A.B: Tek bir reçetesi yok. Her çocuğun yaşı, gelişimi, merakı farklı. Cinsel sağlık eğitimi normal bir şey değil. Ebeveyn çocuğu karşısına alıp “Bak bakalım sana neler anlatacağım” diyemez. Bu bir bütün. Dışarıda üzerinin çıkarılmasını istemeyen bir çocuğa saygı göstermek de bir parçası ayartıcı bir dil kullanmamak da. Daha nötr, ortada bir yaklaşım ve dil çok önemli.
Makarna nasıl yapılır sorusunu cevaplar gibi mi yapmalı yetişkin? İçine utanç suçlama, heveslendirme katmadan.
E.S: Günlük herhangi bir şey nasıl konuşuluyorsa öyle. Televizyondaki reklam vesilesiyle cinsiyet rolleri anlatma ya da insanın dış görünüşü üzerinden bir etiketleme yapmamak üzerine konuşma da cinsel eğitim sayılabilir. Cinsel eğitim sadece cinsel organlardan ibaret değil; sınırlar, toplumsal cinsiyet rolleri, ayrımcılık, hak perspektifi de buna dahil.
Ebeveynleri en çok endişelendiren konular neler?
A.B: Mesela mastürbasyon konusu ya da farklı cinsel eğilimler. Bunlar ebeveynleri çok endişelendiriyor. Bunların haricindeki konulara“bir şekilde olur” diye yaklaşılıyor.
Koruyucu cinsel sağlık deyince istismardan korunmayı da kapsıyor mu?
E.S: Ben epey zamandır çocuklarla, ergenlerle koruyucu önleyici çalışmalar yürütüyorum ve mevcut koruyucu önleyici çalışma algısına da karşı çıkıyorum. Yani çocuklarımıza hayır demeyi öğretelim, özel bölgelerini öğretelim, “Oraya hiç kimse elleyemez dokunamaz” diyelim, sadece bu kadar değil. Bu bana riskli, dar ve çoğu zaman zarar verici geliyor. Yetişkinle çocuğun arasında bu kadar hiyerarşinin olduğu bir kültürde sadece bir konuyla ilgili çocuğa hayır demeyi öğretmek çok çelişkili. Çocuk annesine “Onu giymek istemiyorum” dese kabul edilmiyor, anne yine bildiğini yapıyor. Dolayısıyla “Bir yabancı sana şunu yapmak istediğinde hayır de” eğitimi çocuğun kafasını karıştırıyor. “Bazı yetişkinlere hayır demeliyim ama bazılarına diyemem” diye öğreniyor çocuk. Öncelikle yetişkin dünyanın çocuk algısı, çocukla ilişkilenme biçimine bakmak lazım. İkinci risk de bedeni parçalara bölmek.
Orana dokunabilir burana dokunamaz gibi mi?
E.S: Memen özel, popon özel, genitallerin özel kimse elleyemez. Peki başına dokundu ve uyarıldı; bu istismar değil mi? Yada hiç dokunmadı, pornografik bir materyal izlettirdi; buna hakkı var mı? Çocuğa bedensel söz hakkı kavramıyla yaklaşmak önemli. Bedenin tümü sana ait, özel ve değerli. O yüzden daha kapsamlı, sınırlara dair daha bütünlüklü bir eğitim modeli gerek.
Peki o zaman nasıl bir tavır önerelim?
E.S:Çocuktan onay almak ve çocuğun rahatsızlığını hissettiğimiz anda durmak. Kimse her zaman dokunulabilir,sevilebilir, ellenebilir değil. Biz yetişkinler arasında öyle ilişkilenmiyoruz birbirimizle! Ama söz konusu çocuk olduğunda farklı. “Sana sarılmak istiyorum, sarılabilir miyim?” siye sormak gibi onay kavramını günlük hayatın bir pratiği haline getirmek önemli.
En başta kendi evi içinde sınırlarına saygı duyulmalı diyorsunuz...
A.B: Bazen suistimal gibi görülmeyen durumlar oluyor; birlikte yıkanmak, çok ileri yaşlarda birlikte uyumak, yanında giyinip soyunmak, bedenine dilediği gibi ebeveynin müdahale etmesi gibi şeyler de suistimalle ilgili. Bunlar çocuğu dışarıdaki suistimallere daha açık bir hale getiriyor. Yoksa sadece hayır de, sadece bir bikini bölgesi belirle ve buraya kimse temas etmesini öğretmek çok yersiz ve yetersiz.
Söylediklerinizde beni kaygılandıran bir şey var. Beni giyinirken gördü, bu gece yanımda yattı diye kaçacak mıyım? Bu plastik hale getirmez mi ilişkimizi? Yani istismarla, kaçınma arasında bir denge var mı?
A.B: Ebeveynlere hep şöyle derim: “Çocuğunuzla kurduğunuz ilişkide doğallığı zedeleyen şeylerden uzak durun. ”Çocukla temas edeceksiniz, uyuduğunuzda yanınıza gelip size sarılacak tabii ki. Ama bunların dışında çocuk itiraz etmesine rağmen odasına kapıyı çalmadan giren, gözetleyen ya da ısrarla öpülen bir ergen düşünün. Kastettiğim şey bu.
Röportaj: Damla Çeliktaban
YORUMLAR