Rol aldığı ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’, ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ ve ‘Kiralık Aşk’ gibi dizilerle adını duyuran Melisa Şenolsun, bugünlerde başrollerini Çetin Tekindor ve Berker Güven’le paylaştığı ‘Babam’ filmiyle gündemde. Bir babayla zihinsel engelli oğlunun ilişkisine odaklanan filmde, bu ilişkide kilit bir rol oynayan atanamayan bir öğretmeni canlandıran genç oyuncuyla hem filmi hem de hakkında merak edilenleri konuştuk...


İyilik bulaşıcıdır’


Babam’ filminde canlandırdığın Feride karakterine nasıl hazırlandın?

Film, sardalya fabrikası olan bir babanın zihinsel engelli çocuğuyla yaşadığı zorlukları konu alıyor. Benim hayat verdiğim Feride öğretmen, sardalya fabrikasında çalışmaya başladıktan sonra baba ve oğluna çok fazla yaklaşıyor ve ortaya merak uyandırıcı sırlar çıkıyor. Feride, tüm olaylara pozitif bakıyor. Önce başkalarını sonra kendisini düşünüyor. Çok katmanlı bir karakter olduğu için oynamak zor oldu. Feride iyiliği temsil eden, nesli tükenen bir insan modeli. Atanamadığı için balık fabrikasında mevsimlik işçi olarak çalışan Feride, binlerce öğretmenin sesi olabilir.


Set süreci nasıl geçti?

Özellikle Çetin Tekindor’un olması bana yetti de arttı! Çetin Abi’yi uzaktan izlemek bile beni eğitti. İlk projemde onun gibi bir ustayla oynamak büyük bir şans.


İnsanlar ‘Babam’ filmini neden izlemeli?

En başta Çetin Tekindor için! Bizim gibi genç oyuncuların performansını da görmeliler. İnsanları ağlatalım diye bir hedef gütmedik. Acılarımıza değineceğiz ama günlük hayatta bunu fazla melankolik yaşıyoruz. Acı çekmemize rağmen bu acılardan kurtulabiliriz. Filmde, iyiliğin bulaşıcı olduğunu vurguluyoruz.


Dramı daha çok seviyorum’


Sinemada dram mı yoksa komediden mi yanasın?

Komedide gerçeklikten kopma durumu olabiliyor. Dramda rol alıp canlandırdığım karakteri sonuna kadar yaşama taraftarıyım. Dramı komediden daha çok seviyorum.


Sosyal medyada biri senin hakkında “Amerika veya Avrupa’da doğmuş olsaydı çoktan dünya starı olmuştu” demiş...

Bunu duymak çok güzel. Açıkçası Türkiye’den tüm dünyaya yayılmak zor olduğu için Avrupa’da veya Amerika’da doğmuş olsaydım farklı olabilirdi. Yurtdışında sanata büyük bir saygı var. Orada sürekli gelişmek zorundasın. Ülkemizde de böyle bir zorunluluk var tabii ama orada bir yılda kat etmen gereken gelişimi burada 5 yılda kat edebilirsin. Bizde atalarımızdan gelen bir rahatlık var! Sırf bu yüzden yurtdışında doğup orada dolu dolu bu işi yapmak isterdim. İleride yurtdışında bir dizide rol almak istiyorum.


Yurtdışında eğitim almayı düşünür müsün peki?

Türkiye’de 1-2 tane daha güzel projede yer aldıktan sonra, 1 yıl Polonya, Almanya ya da İngiltere’ye gidip kendimi geliştirmek istiyorum. Sanatsal anlamda beslenmeye fazlasıyla ihtiyacım var.


Sevgi emektir’


Bir süredir Mehmet Ozan Dolunay’la aşk yaşıyorsun. İlişkin nasıl gidiyor?

Mehmet’le 2.5 yıllık bir ilişkimiz var, güzel gidiyor. Aşk güzel şey gerçekten! ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ filminde dendiği gibi “Sevgi emekti, emekse hiç vazgeçmemekti”. Bu söz doğrultusunda yaşamaya gayret ediyorum, hayırlısı...


Tiyatro benim nefes alma alanım’

Tatbikat Sahnesi’nin ‘Tüy Kalemler’ adlı oyununda rol alıyorsun. Tiyatro senin için ne anlama geliyor?

Yeni sezonun ilk oyunu 14 Ekim’de Uniq İstanbul’da sahnelenecek. Tiyatro bir nevi aşk, tutku! Nefes alma alanım.


Rol aldığın diziler ve tiyatro oyunun sayesinde kısa sürede ciddi bir hayran kitlesine ulaştın. Genç yaşta bu kadar geniş bir kitleye ulaşmak seni ürkütüyor mu?

Milyonlarca takipçim yokmuş gibi işimi profesyonelce yapmaya devam ediyorum. Sadece iş odaklı düşünüyorum. Mesleğimi en iyi şekilde sürdürebilmek için ruhumun temiz kalması gerekiyor. O yüzden biraz izole yaşıyorum.


Röportaj: Arif Hür

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.