Yıllar yılı kuaförlerden kaçmış, üniversitede 3 yılını saçının tamamı ‘rasta’ şeklinde örülü –ve dolayısıyla kuaförlerden uzakta ve mutlu- geçirmiş biri olarak, günün birinde bir ‘image maker’ın kapısını çalacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama bir süredir sağda solda “saçlarıma bir değişiklik yapmak istiyorum, ne yapsam acaba” diye söylenip durdum, birkaç kişiden adını duyunca da Hakan Galaini ile şansımı denemeye karar verdim.


Hakan Galaini, profesyonel imaj danışmanı, bizim daha sık duyduğumuz ismiyle “image maker” olarak sanatını icra ediyor. 15 yıldır kuaförlük işinde olan Galaini, 8 sene evvel Kanada’da aldığı eğitimden Türkiye’nin ilk image maker’ı olarak dönmüş. Uzunca bir süre özel stüdyosunda ünlü isimlere hizmet verdikten sonra Nişantaşı’ndaki By Galaini adındaki salonunu açmış.


Hakan’a merak ettiklerimi sordum, bir yandan da saçımla ilgili nasıl bir değişiklik istediğimi anlattım. Genel olarak tarzımı, nelerden hoşlandığımı da dinledi, sonra da ten rengime ve yüz şeklime göre nasıl bir saçın bana daha uygun olacağını anlattı. Ben yıllar yılı arada sırada kakül kestirmeyi pek severdim, Hakan ısrarla kakülün benim yüzüme uygun olmayacağını söyledi ve saçlarımı sadece biraz kısaltmakla yetindi. Mavi mi yapsak aralara, mora mı boyasak derken, bana güzel bir mavi tonu anlattı, genel olarak siyah, uçları mavi bir saça karar verdik ve başladık saçımı boyamaya.


Malumunuz, öyle yarım saatte olup bitecek bir iş değil. Bu sırada ben de aklımdaki soruları sordum, Hakan Galaini cevapladı:


Image maker nedir?

Kişisel imaj danışmanıdır. Kişinin sahip olduğu fiziksel özelliklere göre analizini yapıp ona uygun bir imaj oluşturan kişidir.


Peki buna ne dahil? Sadece saçlara mı çeki düzen veriyorsunuz? Erkekler de sizden danışmanlık alıyor mu?

Kadın-erkek, pek çok kesimden çeşitli danışanlarımız oldu. Image maker olarak saç rengi ve kesimi, kaş şekli, makyaj; erkeklerde de saç-sakal konusunda önerilerde bulunuyor ve gerekli uygulamaları yapıyoruz.


Ne işe yarıyor peki bu oluşturulan imaj?

Herhangi bir imajın olduğu yerde image maker’lıktan bahsedebiliriz. Mesela Hillary Clinton’un kişisel, siyasi ve kurumsal bir imajı var. Bu imaj onun işini önemli derecede etkileyen bir unsur, o yüzden dikkatle gözden geçirilmeli. Birçok ünlü isim gibi, elbette Rihanna’nın da bir imajı var, çünkü o bir trendsetter, modaya yön veren isimlerden biri ve sahip olduğu imaj çok önemli. İmaja verilen önem git gide daha çok fark ediliyor ve şu anda yaptığımız iş bence 5 sene sonra çok daha ilerlemiş olacak.


Sen ülkemizde bu işi yapan ilk kişisin…

İlk Image maker ünvanı bende. 1995’ten beri ben bu işi yapıyorum aslında, İstanbul'da Zeki Doğulu'nun yanında başladım. Bu süreçte pek çok eğitimlere, saç seminerlerine ve saç şovlarına katıldım. Birçoğunda da derece aldım. Daha sonra Maçka’daki Mos’ta aktif olarak çalıştım ve bu dönemde Yıldırım Mayruk, Hakan Yıldırım gibi pek çok ünlü ismin defilesinde yer aldım. Bir dönem New York’ta kesim ve imaj eğitimi aldıktan sonra Akmerkez Mos’ta devam ettim ve by makyor CORCİ ile birçok eğitime katıldım. Bir süre Etiler’de özel bir stüdyoda çalıştıktan sonra da burayı, Nişantaşı’ndaki “by Galaini Image Maker Studio” olarak hizmet vermeye başladım.




Image maker olmaya nasıl karar verdin?

Aktif olarak çalıştığım süreçte bir gün bir internet sitesinde şöyle bir yazı dikkatimi çekti: “bir gün herkesin kişisel imaj danışmanı olacak.” Evet, herkesin kurumsal bir kimliği olduğu kadar görsel bir kimliğinin de olması gerekiyor. Nasıl özel doktorunuz, beslenme danışmanınız, yaşam koçunuz varsa herkesin bir imaj danışmanı da olmalı diyerek bu işin eğitimini almaya karar verdim.


Nasıl yani, herkesin mi imaj danışmanı olmalı?

Evet! Sen, ben, hepimizin. Hepimiz sosyal hayatı çevresi olan insanlarız, kendimizi çevremize ifade etmemiz gerekiyor. Bir gün işyerine kabarık saçlarla gittiğinde ‘neyin var, hasta mısın’ diye soruyorlar. Aslında o gün bakımsızsınızdır ve hasta görünüyorsunuzdur. Herkesin sosyal ortamında bir imajı olmak zorunda.


Bu aslında süslü püslü olmak demek değil yani…

Hayır. Doğal halinle en azından yüzüne hangi kesim, hangi saç modeli gider, ten rengine göre hangi mevsimin kadınısın, o mevsim tonları nelerdir, yaz kadını mısın, kış kadını mısın; ona göre en doğal halinle nasıl iyi ve bakımlı görünürsün, onu sağlıyoruz.


Ne demek yaz kadını-kış kadını?

Yaz kadını mesela genel olarak beyaz tenli, sarışın kadınlar için kullandığımız bir terim. Yaz kadınlarına istediğiniz kadar açık sarılar, platinler veya koyu renkler yakıştırabilirsiniz. Çünkü altta beyaz bir fon olduğu için onun üzerine her şey yapılabilir. İlkbahar kadını biraz daha dore tonludur, sizin gibi. Biraz daha mevsimsel olarak bu tonlara soğuk tonlu saçlar yapmak gerekiyor. Sıcak ile soğuğun uyumu demek aslında. Doğru imajın temeli budur. Ten renginiz çok sıcak, çok kanlı, çok dore ya da çok soğuk, grimsi olabilir, ona göre saç rengi düzenlemek gerekiyor. Ten renginiz çok soğuksa mutlaka sıcak tonlarla dengelemek gerekiyor.





Kimi örnek verebilirsin?

Mesela Meryem Uzerli, yaz kadını. Ona bakır tonu inanılmaz güzel olur, çok da yakışmıştı. Soğuk tonlu bir teni sıcak tonlu bir saç ile tamamlamak mükemmel olur. En son yaptığı koyu tonlu imajı hiç yakışmamıştı kendine. Koyu fonun üzerine beyaz ton indiği zaman tendeki bütün hataları gösterir. O fonlamalara göre ton belirlemek gerekir. Çünkü saç dikkat çekiyor, insan ilk saça bakıyor ve imajı da en çok saç ve saç rengi belirliyor.


Esmer kadınlar?

Dip olarak saçta soğuk tonlar olmalı mutlaka… Bizim bu saydığımız mevsimsel 4 ana renk temasında açık renkten koyu tona kadar gidiyor. Soğuk sıcak dengesi sağlandığında doğru imaj da sağlanmış oluyor. Çok koyu esmer bir ton varsa tende, teni daha yumuşak gösterip daha dore tonları tercih etmek lazım ki hatlar daha canlı gözüksün. O dore ona enerji verir. Bu tip tonlamalarla doğru imaj belirleniyor.


Bir Image maker hangi ortamlarda nasıl görünülmesi gerektiğini de biliyor mu? Ortama göre imaj diye bir şey de var mı?

Mesela bize politikacılar geliyor, seçim zamanı daha iyi görünmek istiyorum diyor. Kadın erkek fark etmiyor, sanatçılar da geliyor. İş kadınları da, ev kadınları da. Biz sokağı da takip etmek zorundayız, yüksek sosyeteyi de. Onların yaşam alanlarını da bilmeliyiz. Mesela bir kadın baloya gidecekse hangi balo, hangi etnik kökene ait, kimlerin arasına gidiyor, soruyoruz. Mesela sanat balosuna gideceğim tablo bakacağım diyorsa çok ünlü bir kadın; basın onu takip ediyor, fotoğrafları her yerde çıkacak demek. Biz önce gidilecek ortamın ve ortamda nasıl insanların bulunacağının analizini yapıyoruz. O çevrenin o ortamda sunduğu imajı önce belirliyoruz. Zaten perspektifine, işine yakışan doğru imajı onunla beraber belirleyip biz ona sunuyoruz. Oraya gittiği zaman kendisi, herkesin aynı ifadede, aynı kalıp içerisinde değil de herkesin kendine özgü bir çizgisi olduğunu ve o çizgide nasıl kendini ifade edebileceğini, insanların gözüne batmayacağını, onlardan biri olduğunu ifade edebilmek için o tarz bir imajı ve o entelektüel bakış açısını yakalamak gerekiyor.


Yani şimdi ben sarı saça çok özendim benim saçımı da sarıya boyayın demekle olmuyor o işler, öyle mi?

Burada işte bizim rolümüz devreye giriyor. Bunu isteyen birine tabii ki de sarı saç yapıyoruz, olmaz demiyoruz ama mesela diyoruz ki senin dip rengini koyuyla birleştirmemiz lazım, uçlarını daha sarı yapıp daha farklı bir ifade sağlamamız lazım, vesaire... Böylece hem istediği sarı saça sahip olmuş oluyor, hem de kendine özgü bir tasarıma sahip olmuş oluyor.


Ben hiç kuaför işinden anlamayan, kuaförleri sevmeyen biri olarak buraya geldim. Seninle konuştuk, anlaştık, içime sindi, kestik boyadık. Geliyor mu benim gibi böyle arıza müşteriler?

Biz aslında başta çok iyi birer dinleyiciyiz. Bize gelen kişinin nelerden şikayet ettiğini, görünüşüyle ilgili nelerden mutsuz olduğunu soruyoruz. Saçım kabarıyor, rengim kötü, kendimi çok soluk hissediyorum diyerek gelen birçok insan oluyor. Önce biz durumu analiz edip, kişinin işini, boyunu, kimliğini, ten rengini, duruşunu vs. her şeyini dikkate alarak, ten rengine göre hangi mevsim kadını olduğunu tespit ediyoruz ve ona göre bir imaj belirleyip uyguluyoruz. Mesela koyu tenli, gözlerinin çevresinde koyuluklar olan biri varsa face light dediğimiz işlemi yapıyoruz, yani saç rengini yüzünü aydınlatacak şekilde seçiyoruz. Kendini daha dinamik hissediyor.


Nasıl oluyor o face light?

Koyu baz üzerine daha açık renkler. Koyu dipler, uçlar daha sarı. Yüz hatlarını, çerçevesini, aurasını açık renklerle –platin, dore, sarı, mor, mavi, hangisi yakışıyorsa, bunlarla süsleyip yüzünü aydınlatıyoruz. Böylece yüzdeki koyuluk dengelenmiş oluyor. Gelen herkes memnun kalıyor.


Şimdi müşterin geldi, konuştunuz, saçı belirlediniz, sürekliliği nasıl sağlanıyor?

Seçtiğimiz renklerin akmasıyla alakalı bir şey tabii. 1 ay 1,5 ay kadar sonra gelmesi gerekiyor. Biz bunları yapıyoruz ama bu boyaların da bir kullanım süresi var. 10-12 yıkamadan sonra boya akıyor.


Ben mesela bunu diyebilecek biriyim, ‘ben her ay buraya gelemem, uğraşamam’ dese biri, öyle bir saç istese?

O zaman mesela ana rengini belirliyoruz, ondan daha koyuya geçip uçlara açık renkler yapıyoruz, 2-3 ay sonra boya pigmentleri akmaya başladığında tekrar geliyorsun. Yani öyle bir kere bulaştın mı her ay gelmen gerekecek diye bir şey yok. Biz doğallığın dışına hiçbir zaman çıkmıyoruz. Kişiye yakışacak, doğal duracak ne varsa onu yapıyoruz.


Tanıdığım birçok kadının başına geldi bu, ‘sen bize bırak biz yüz şekline göre sana nefis bir saç yapacağız’ diyor mesela kuaför, sonra biz oradan ağlayarak çıkıyoruz…

O yanlış bir şey. Kuaför kişinin zevkini kullanmayıp kendi zevkinizi kullandığında yanlış yapmış olur. Burada kabahatin yarısı da müşteride. Siz fikrinizi, tarzınızı, nasıl bir saçtan hoşlandığınızı ifade etmezseniz, karşınızdaki de sizi dinlemezse ve anlamazsa olmaz. Kimse bu şekilde mutsuz olmak istemez.


Normal işlem ücretleri dışında Image maker’lık için ayrıca ücret alıyor musunuz?

Danışmanlık için ayrıca ücret almıyoruz. Uyguladığımız işlemlerden ücret alıyoruz. Fiyatlarımız çok ulaşılmayacak durumda değil.


Ben çok daha pahalı olduğunuzu düşünmüştüm açıkçası…

Herkes öyle düşünüyor! Ama biz ulaşılabilir olmak istiyoruz. İnsanların bize geri dönüşü bizi manevi olarak da tatmin ediyor, iş sadece maddi tatminden ibaret değil. Sadece maddi tatmin isteseydik biz kişisel imaj danışmanlığı yapmazdık, kuaförlük yapardık.


O işte daha mı çok para var?

E tabii! (Gülüyor.) Biz insanlara şunu sunuyoruz, biz saç sigortanızız. Saçlarınız kopmayacak, saçlarınız istemediğiniz gibi olmayacak. Ne konuştuysak, saçınıza uygun olan işlem neyse, o yapılacak. Net ve sağlıklı sonuç garantiliyoruz. Ben birebir başında duruyorum, uygulamayı ben takip ediyorum. Çünkü deneyimim ve eğitimim gereği o saçın yapısını, özelliğini ben biliyorum. Bu kadar özen gerektiren bir süreç olduğu için de mutlaka randevulu çalışıyorum. Bir iki saat zaman ayırayım ve %100 sonuç çıkaralım istiyorum. Ayda bir defa bir saat ayırmanız çok değil sizin için. Özel hayatınızı, iş hayatınızı, her şeyinizi çok olumlu etkileyecek bir saat o.



Uzun ve tamamen doğal kahverengi olan saçlarım, uçları mavi-lacivert olacak şekilde siyaha dönmüştü bile. Başta çok açık-küllü olan maviler çok içime sinmeyince biraz daha koyulaştırmak için tekrar boyadık, işlem biraz uzun sürmüş oldu haliyle, ama Hakan her aşamayla bizzat ilgilendi ve sonunda, yıllar sonra saçlarımı değiştirmiş olmanın verdiği derli toplu hisle stüdyosundan ayrıldım.


Kararsız kalanlara, profesyonel desteğe ihtiyacı olanlara kesinlikle tavsiye edebileceğim bir stüdyo, by Galaini, Nişantaşı’nda Teşvikiye Caddesi üzerinde. Hakan’ın işlerini aktif olarak Instagram hesabından takip edebilirsiniz.




Röportaj: Duygu İslamoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.