Daha 5 yıl öncesinin evde oturup televizyon dizilerinde ikinci, hatta üçüncü roller için teklif bekleyen isimsiz oyuncuları. Şimdiki zamanın ise ünlü meslektaşlarının sofrasında sandalyeye sahip komedyenleri. Ahmet Kural ve Murat Cemcir...

Cem Yılmaz hızır olunca

Ne olduysa paralarının bitmesiyle tamamlayamadıkları, ‘İmdat’ çağrılarını duyan Cem Yılmaz’ın evden çıkarken Hızır kimliğini yanına alarak yanı başlarında bitip ‘Çalgı Çengi’yi bitirebilmeleriyle oldu. Yakın arkadaşları da olan senaristleri ve yönetmenleri Selçuk Aydemir ile birlikte ‘İşte biz buyuz kardeşler’ diyebilme olanağını ‘Benim Adım Elvan Dalton’lu ‘Çalgı Çengi’ ile bulduktan sonra kendi ifadeleriyle Allah onlara ‘Yürü ya kulum’ dedi. Yürüdüler de. İki yıl önce Şahan Gökbakar’ın ‘Recep İvedik 4’üne kadar 7 milyonluk gişeye sahip ‘Düğün Dernek’ ile Türk sinemasının izleyici rekoruna sahip oldular.


‘Çalgı Çengi’ ile ‘Düğün Dernek’ arasındaki büyük gişe farkının nedeni nedir?

Ahmet Kural: Daha önce Murat ile bir dizide rol almış olsak ne yaptığımızı biliyorduk ama tam da bilmiyorduk. ‘Çalgı Çengi’ye kadar başka bir yapımda da yer almadık. Dolayısıyla insanlar bizi tanımıyordu. Ayrıca filmimiz izleyiciyle çok az salonda buluşabildi ve hiç tanıtımı yapılamadı. Bu nedenle kendimizi yeterince gösterme fırsatı bulamadık. ‘İşler Güçler’ ile kendimizi gösterme şansına sahip olduk.

Murat Cemcir: Evet, ‘İşler Güçler’in fark edilmemiz açısından bulunduğu etki yadsınamaz. ‘Çalgı Çengi’den sonra ‘İşler Güçler’i yapmayıp direkt ‘Düğün Dernek’i çekseydik emin olun bu kadar gişeye ulaşamazdık.

A.K.: ‘Çalgı Çengi’nin yerine ‘Düğün Dernek’i çekmiş olsaydık da bu kadar izlenmezdi.





Açılış rakamına göre ‘Düğün Dernek’in toplamda 3 milyon bilet kesilmesi hesaplanırken iki katından daha fazla izlenmesinin nedeni neydi?

A.K.: Fısıltı gazetesinin etkisi. Lisedeyken bir filmi beğendiysem herkese anlatırdım. Sonra onlarla filmi bir daha izlerdim. ‘Düğün Dernek’te de böyle bir durum yaşandı.

M.C.: Sanıyorum insanlar bazı filmleri tek başına izlemek istemiyor. Film izleyeceği zaman yaşayabileceği duyguları paylaşmak istiyorlar. Birçok sınıfın ve öğrenci yurdunun salon kapattıklarını biliyoruz.

A.K.: Belki de filmi iki kez izleyenlerin sayısı bir milyondur. Örneğin ‘Vizontele’ için arkadaşları toplayıp 7 kez sinemaya gitmiştim. ‘Düğün Dernek’in bu kadar izlenmesinin bir diğer nedeni yapımcımız Necati Akpınar’dır.

‘Bebe Şahan gelip rekorumuzu kırdı'

Açılış rakamını görünce ne hissettiniz, o kadar izleyici bekliyor muydunuz?

M.C.: Vallahi yanaklarıma inanamadım. Çok güldüm, çünkü çok mutlu oldum. Açıkçası bizim toplam izleyici beklentimiz 2 milyon civarındaydı. İlgi ilerleyen haftalarda da tükenmeyip toplam izleyici 6 milyon 980 bin olunca sinirlerimiz altüst olmadı değil.

A.K.: 2 milyon beklerken 7 milyona ulaşmış. Burada kıvırmaya gerek yok. ‘Ne oldu lan?’ olduk. ‘7 milyon ne ya?’ Allah’a şükürler olsun, hani hakikatten çok kötü olduk. ‘Bir dakika’ dedik, ‘Ne oluyor ya.’

M.C.: Bizim filmlerin gişeleri hep küsuratlı. 7 milyona ulaşmadı da 6 milyon 980 bin kişi oldu. Şaka şaka. İzleyicinin ilgisine mazhar olmak gerçekten mutluluk ve gurur verici.

A.K.: Allah, bize 7 milyon izleyiciyi göstermedi. Bir de bizim filmin hemen ardından bebenin biri gelip bizi geçti. O bebe de Şahan Gökbakar’dır. Bari Türk sinemasının rekortmeni unvanını en azından bir sezon taşısaydık. Ama yok... Şahan izin vermedi. Allah’tan o süreci çabuk atlatıp bundan sonraki filmde ne yapabileceğimizi düşünmeye başladık.

M.C.: Düşünsenize bir insanın hayatı boyunca kaç kez gişe rekoru kırabilir. Rekoru kırdık iki ay sonra ‘Recep İvedik 4’ geldi. Şahan’ın ofisine gittik. Aslında resmen adamın ofisini bastık.


Neden?

A.K.: Bizi geçti diye nasıl sevindik anlatamam. Bu kadar sevinilmez yani. Resmen adamın ofisini bastık.

M.C.: Şahan’a ‘Bu rekor işi bir yük. Allah razı olsun, üzerimizden o yükü aldın’ dedik. Hep beraber oturduk geyik yaptık. Şahan film çekme sürecini anlattı, biz anlattık. Sonra Şahan’a ‘Biz artık gişe rakamlarıyla ilgilenmiyoruz, haberin olsun’ dedik.

A.K.: Şahan da tatmin oldu.

M.C.: Şahan da rekorla ilgilenmiyormuş. Açıkçası pek mutlu olduk.





Farklı kesimlerden izleyicilerin ‘Düğün Dernek’te buluşmasının nedeni nedir?

A.K.: İstediğimiz de o zaten. Ayrım yapmadan insanlar bize gülsün. Tek derdimiz bu.

M.C.: Şakanın ne dini, ne siyaseti, ne gelir seviyesi olur. Şakaya herkes güler. Biz de zaman zaman neyi becerdiğimizi bulmaya çalışıyoruz. Farklı yaşamlara sahip olan insanları bir noktada buluşturmak Allah’ın verdiği en büyük lütuftur.

A.K.: Çok uğraştık, kısa zamanda Allah bize öyle bir şey bahşetti ki... ‘Sizi öyle bir yere getirdim ki, kıymetini bilin. Başka bir işle uğraşmayın’ dedi. Bu nedenle ‘Aman ne güzel, yüksek bir gişe yaptık’ havasına girmeden, egoya kapılmadan, şımarmadan sadece ‘Düğün Dernek 2: Sünnet’te de izleyiciye yine büyük bir keyif vermeye konsantre olduk.

M.C.: Selçuk, Ahmet ve ben orta gelirli ailelerin çocuklarıyız. Bir ayakkabımız eskimeden yenisi alınamazdı. Oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Bir zamanlar bizler için hayal olanları 3-5 yıl içinde elde edince doğal olarak insan biraz afallıyor. Ego girdabına kapılmadan yolumuza devam edebilmemiz çok önemliydi.

‘Burnumuzu fena sürterler’


Hayal olanlar nelerdi?

M.C.: Öyle büyük kıymetlerden söz etmiyorum. İki günde bir aynı elbiseyi giymek zorunda kalmıyoruz.


Şöhretin yan etkilerinden olan egodan nasıl sıyrılıyorsunuz?

M.C.: Şükürler olsun, o işi ailelerimiz hallediyor. Çünkü hepimiz ailelerimizle yaşıyoruz. Biraz şımarmaya başlasak ailelerimiz ‘Hop, durun. Öyle bir dünya yok’ diyerek burnumuzu fena sürter. Bir de şükürler olsun geldiğimiz yeri unutmuyoruz.

M.C.: Olayın özü esasında bu.


‘Sette sakatlansa hayatımız kayar’


Ahmet Bey, tehlikeli sahnelerdeneden dublör kullanmadınız?

A.K.: Ne gerek var? Yapabileceğimi düşündüm. Dublör kullanınca sanki ben, ben olmuyorum. Elbette yapamayacağım sahnelerde kullanırım. Bu arada dublörlere saygım büyük. Gerçekten zor bir iş yapıyorlar. Bu arada otomobilin üzerinden atlama sahnesinde iki kez ön camı kırdım. Bütün camlar kapalı olduğu için basınçtan ufacık dokunsan bile cam kırılıyor. Ben ne yapayım? Kırdım camı ekip geldi değiştirdi.

M.C.: Eli kesildi.


Düşüp ayağınızı kırsanız ve set dursa yapımcınız Necati Akpınar ne derdi?

M.C.: Haberi olmadı ki. Necati Ağabey yaptırır mı? Elbette izin vermez. Ahmet sette sakatlansa ayatımız kayar. Film bitiyor herkes patır patır hastalanıyor. Allah’tan çekim zamanı başımıza bir hal gelmiyor.


‘Ev alamadık bol bol komşu aldık’



Daha önceki röportajımızda ev almak istediğinizi söylemiştiniz. Alabildiniz mi?

M.C.: Komşu aldık.

A.K: Alamadık. Ben Manisa Salihli’de prefabrik ev yaptırdım. Vallahi samimi söylüyorum.

M.C.: Allah kısmet ederse alacağız.

A.K.: Artık komşu almaktan sıkıldık. Ev almak istiyoruz. İnşallah Düğün Dernek 2’den sonra.

‘Murat gözlerimi yaşartır’

50 yıl sonra hakkınızda ne söylense gözleriniz yaşarır?

A.K.: Murat’ı görürsem gözlerim yaşarır. ‘Hani ölmüştü’ derim.

M.C.: Kemal Sunal, Şener Şen, Zeki Alasya, Metin Akpınar ile aynı kategoriye koyarlarsa.





‘Eskimemek için Silikon Vadisi’ne gidip yenilendik’


Komedi eskimez ama komedyen eskiyebilir. Sizin bu konudaki önlemleriniz nedir?

M.C.: Bizim, daha doğrusu senaristimiz ve yönetmenimiz Selçuk Aydemir’in alametifarikası filmlerde o aile sıcaklığını hissettirmesi ve günü gözetmesidir. Biz de günü takip etmeye çabalıyoruz. Örneğin üçümüz de teknolojik gelişmeleri yakından takip eder, yenilikleri öğreniriz.

A.K.: Onun için beni Silikon Vadisi’ne götürdü. O cins çocuklarla tanışmak için Amerika’ya gittik.

M.C.: Eskimemek için. Silikon Vadisi’nde aslında tüm dünyayı Mark Zuckerberg’in yönettiğini gördük. Bu adam çok değerli bir adam. Bir de orada çalışan çok Türk gördük. 22-23 yaşlarındalar. Türkiye’nin en zeki çocukları orada çok iyi pozisyondalar. Bizi onlar gezdirdi. Yoksa Facebook’un merkezine nasıl gireceğiz?


Komedi filmleri sinema içinde ayrı bir sektör oldu. Böyle kalabilmesi için siz komedyenlerin sorumluluğu nelerdir?

M.C.: Rasim Ağabey’i (Öztekin) ayrı tutuyorum. Gelmiş geçmiş en büyük komedyenlerden biri. Bize vakti zamanında yapılmayanları unutmadan ve Cem Yılmaz’ın biz yaptığını başkalarına yapmaya çalışıyoruz. Yetenekleri göz ardı edilmiş veya fark edilmemiş arkadaşlarla çalışarak onların da kendilerini göstermelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bir de Selçuk da biz de daha iyi ne yapabileceğimize kafa yoruyoruz. Bizim şevkle çalışıyor olmamız diğer oyuncu arkadaşları da gaza getiriyor ve biz bir ekol olduk. Kendimize ait bir tarzımız oluştu.

A.K.: Cem Yılmaz’ın bize gösterdiği o ağabeyliği biz de elimizden geldiği kadar yeni arkadaşlara göstermenin derdindeyiz.


İçlerinden birinin bir gün rakibiniz olmasından endişe etmiyor musunuz?

M.C.: İki kitap birbirine rakip olur mu?

A.K.: Sinema yapıyoruz, at yarıştırmıyoruz.

‘Onlardan olduğumuz için bizi seviyorlar’


Sizce izleyici sizde neyi seviyor?

A.K.: Hâlâ onlardanız. Kendimizi bozmadık. Bence önemli olan o. Kısacası samimiyet.

M.C.: Ahmet ile benim bu kadar yakın olmamız, yeri geldiğinde yaşamımızı, parayı ve şöhreti bir kenara koyarak devam ettirmemiz aynı kalmamızı, geldiğimiz yeri unutmamamızda önemli bir etken.

A.K.: Dostluk ve kardeşlik... Bence insanlar bu değerleri bizde gördükleri için seviyorlar.


‘Star olmak güzel ama emniyetli değil’

‘Düğün Dernek’in 7 milyonluk gişesi bu film için sizde strese neden oluyor mu?

M.C.: Filmi izlemeden önce bir stres vardı. Şimdi yok. Hakikaten çok güzel film oldu. İlkinden daha komik, daha iyi bir film.

A.K.: Aynen.


Komedi oyuncuları arasında konumunuzun nerede olduğunu düşünüyorsunuz?

M.C.: Şahan Gökbakar bizim için çok büyük komedyen. Cem Yılmaz, Ata Demirer, Tolga Çevik de öyle. Memleketteki insanları güldürebilmek için kim iyi bir iş yapıyorsa kabul görüyor. Biz de kabul görüyoruz. En azından o camianın içerisinde kabul gördüğümüz aşikâr. Komedi dünyanın en zor işlerinden. Herkes her an şaka yapmamızı bekliyor. Bu da yorucu. O nedenle rekor kırar kırmaz Şahan’ı ziyaret ettik. ‘Ağabey, sen bunu nasıl yaptın’ dedik.


‘Derdinizin sadece film yapmak olduğunu söylemiştiniz. İşinizin doğası gereği star oldunuz. Star olmaktan ürküyor muydunuz?

A.K.: Herkes star olmak ister. Ben de istedim. Elbette Murat da istedi. Star değiliz tabii ki. Şimdi oraya gelince de işin aslı değişti. Aslında aranan şeyin o olmadığını anladık. Star olmayıp yarı isimsiz biri olarak kalmak daha güzel. Star olmak güzel ama emniyetli bir durumu yok.

M.C.: ‘Ben star olacağım’ diye gittin mi olmuyor. Öyle bir dünya yok. Nereden geldiğini unutmayarak, hep cesaretli davranarak devam ettiğinde, yaşamını ailene ve dostlarına güvenerek yaşadığın sürece sanki hiç star değilmişsin normal biriymişsin gibi oluyor. Örneğin ben evde ve dostlarımın arasında star değilim.


Röportaj: Mehmet Çalışkan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.