‘Çise’ adlı albümünü Kalan Müzik etiketiyle çıkaran Karadenizli genç şarkıcı Mustafa Gökay Ferah, hayatının müzik üzerine beyin jimnastiği yapmakla geçtiğini söylüyor. Genç müzisyen, “Yeri geldiğinde lavaboda bile türkü söylerim” diyor.


Saçlarının muhalif bir adam olması yüzünden uzun olduğunu belirten Ferah, toplumumuzda saç, sakal pek hoş karşılanmasa da saçı ve sakalı seven biriyim diyor ve ekliyor, "kimseden esinlenmedim, kendimi böyle rahat hissediyorum."

‘Çise’ adlı albümünüzü geçtiğimiz haftalarda piyasaya çıkardınız. Bu albümün içeriğinden bahseder misiniz?

Öncelikle bu albümün filizlenmesindeki en önemli unsur yapımcım Hasan Saltık’tır. Değerli dostum Evren Akman ile de bu solo albümün aranjesini yaptık. Bu albümde enstrümantal şarkı yok. Bu yüzden insanlar bana neden enstrümantal şarkı yapmadığımı soruyor. Rize’nin Hemşin Köyü’nde kendi kültürümle büyüyüp tulum ezgileriyle yoğrulduğum için çoğu anonim türkülerden oluşan bir albüm ortaya çıkarmanın daha doğru olacağını düşündük. Yörenin türkülerine hâkim olmam böyle bir albüm çıkarmamda etkili oldu. Söylediğim türkülerde enstrümantal yapıyı mümkün olduğunca göstermeye çalıştım. Bu hem solo bir albüm bunun yanında enstrümantal yapının da değişik polifonik yapısını da sergiledik. İki türü birleştiren bir albüm dersek yanlış söylemiş olmayız. Albümde yer alan 13 şarkının üzerine de özel olarak eğildik.


‘Çise’ ne anlama geliyor?

Bildiğimiz yağmur damlası. Yağmurun en narin ve en küçük hali. Doğu Karadenizli olan biri olarak yağmurla yoğrulan biriyim. Bu albümle insanların yüreklerine ufakta olsa çise damlaları bırakarak ilerde sağanak olup coşmayı diliyoruz. Çise bu memleketin müzik kültürüne akıttığımız bir damladır. Bu isme eşimle birlikte karar verdik.


Karadeniz müziğinin diğer türlerin gerisinde kaldığını düşünüyor musunuz?

Karadeniz müziği dediğiniz gibi diğer kültürlerin ağır basması nedeniyle hak ettiği değeri bulamamıştır. Karadeniz’den Türkiye’ye geniş açıdan bakacak müzisyenlerin halka güçlü bir şekilde hitap etmeyişi bu müziğin gelişimini yavaşlatmıştır. ünümüzde Karadenizli olup konservatuvardan mezun olan müzisyen sayısı bir hayli fazla. Bilinçli müzisyenler yayılmıştır.


Karadeniz müziğinin yapısının bozulduğu görüşü de hâkim. Katılıyor musunuz?

Buna kesinlikle katılmıyorum. Müziğimizi otantik yapısını hiç bozmadan günümüze adapte ediyoruz. Karadeniz müziği son yıllara kadar hak ettiği değeri görmüyordu ama artık kendisini kabul ettirdi. Bunu Karadenizli sanatçıların yurdun dört bir yanına gidip konser vermelerine dayanarak söylüyorum. Karadeniz müziği gelişmiştir, diğer halklar nezdinde de kabul görmüştür ve oldukça güçlüdür.

Tulum eğitmenliği yapıyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

15 yıldır tulum eğitmenliği de yapıyorum. Tulum günümüzde ne yazık ki yandaş bir enstrüman olarak görülüyor. Genç Karadenizli müzisyenlerin desteğiyle bu süreç gelişimini hızlandırmıştır. Karadeniz müziği bugün ülkede kabul görür ve sevilir bir hal almıştır. Karadeniz müziği mevcut yapısı ve enerjisiyle güçlü bir müziktir. Her tarza ve her sound’a aranje edilebilecek bir yapıya sahiptir. Ancak Karadeniz’de yetişen mevcut müzik adamları bu sound’lara bulaşmadığı için bugüne kadar daha çok mahalli, otantik ve kenarda kalmıştır. ‘Çise’ de Karadeniz müziğinin gelişim evrelerinden biridir.


Karadeniz halkı futbol yüzünden müziğe yeterince ehemmiyet veremiyor diyebilir miyiz?

Bu Karadeniz’in değil tüm Türkiye’nin sorunudur. Ne yazık ki ülkemizde bir fanatikliktir almış başını gidiyor. Futbola karşı olan bu fanatizm kültürel çalışmaların önüne geçen bir engel olarak karşımızda duruyor. Kendi kültürümüze muhafazakâr yaklaştığımız için gelişim süreci bu yüzden de uzadı ve çetin oldu. Ancak bütün bunlara karşın otantik ve etnik yapı bozulmadı.


‘Kazım devrim yapmıştır’


Karadeniz müziği deyince insanların aklında ilk olarak Kazım Koyuncu geliyor. Kazım Koyuncu’nun hafızalara bu denli kazınmasının nedeni nedir?

Kazım Abi tüm halkların yüreğini güzel ezgileriyle okşamış olduğu için çok sevildi. Hepimizin yüreğinde ukde bırakarak gitti. Ancak buna karşın ona karşı duyulan sevgi büyüyerek çoğaldı. Kazım Koyuncu’nun yaptığı müzikal devrimin unutulması mümkün değildir. Kazım Koyuncu Karadeniz müziğinin evrenselleşmesi açısından mihenk taşıdır ancak Karadeniz müziği de Kazım Abi’yle sınırlı değildir. Kazım abiyle birlikte Fuat Saka, Bayar Şahin, Volkan Konak gibi isimler de yakın döneme damgasını vurmuştur. Biraz daha geçmişe gidecek olursa Katip Şadi, Remzi Bekâr ve Garipoğlu gibi isimlerde özel günlerde tulum çalarak Karadeniz müziğinin ve tulumun gelişimine katkıda bulunmuştur. Bizde Kazım Koyuncu, Volkan Konak gibi isimlerin mirasını elimizden geldiğince yaşatacağız. Kazım Abi, Karadeniz müziğini rengârenk bir şekilde yansıtmıştır ve Karadeniz’de müzikal bir devrim yapmıştır.

‘Halkla kucaklaşacağız’


Rize’den İstanbul’a geliş öykünüzü merak ediyorum...

2006 yılının 10 Kasım’ında sirenler çalındığı esnada kendimi Ortaköy’de buldum. İstanbul’a ideallerim için geldim. Gelir gelmez barlarda ve konserlerde pek çok soliste eşlik ettim. Benim kariyerimdeki kırılma yılı 2006’ydı. Bu noktaya tırnaklarımı kazıyarak geldim. İstanbul’da kendimi garip hissettiğim dönemler oldu ancak hiç aç kalmadım. Rize’den gelmemin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen halen hasret çekiyorum.


Bir gününüz nasıl geçiyor?

Hayatımın büyük bir bölümü müzik üzerinde beyin jimnastiği yapmak üzerine geçiyor. İnanmayacaksınız belki ama lavaboda bile türkü söylerim. Bunun dışında tulum eğitmenliği yapıyorum. Tulumun yayılması için elimden geleni yapıyorum. İstanbul’un bilmediğim yerlerini gezmeyi seviyorum. Aynı zamanda fotoğraf çekmekten aşırı zevk alıyorum. Memleketime düşkün birisiyim. Kültürel ve manevi açıdan ne gerekiyorsa yapıyorum.


Röportaj: Arif Hür

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.