Yaklaşık bir yıl önce tanıştım Burak Sağyaşar’la. Samimiyetine, mütevazılığına ve romantik tavırlarına ne yalan söyleyeyim önceleri çok şaşırdım. Ama her görüştüğümüzde o hep aynıydı. O Burak’tı, olduğu gibi, hissettiği gibi, düşündüğü gibi yaşayan… Geçtiğimiz haftalarda karşımızda ‘Sudan Bıkmış Balıklar’ dizisinin romantik Selim’i olarak çıktı. Üstelik karşısında ‘Muhteşem Yüzyıl’la keşfettiğimiz Ezgi Eyüboğlu vardı. Selim ve Zeynep aşklarıyla kısa sürede herkesin sevgisini kazandı. Selim romantik ve düşünceli davranışlarıyla kadınları mest, erkekleri sinir etti. Ezgi, naif ve saf Zeynep’i adeta evimizden biri yaptı. Bu saf aşk bizi Yeşilçam tadına geri götürdü. Burak ve Ezgi’yle buluştuğumuzda da o iyilikleri röportajımıza yansıdı. Selim’in tabiriyle ortaya “Dizi güzel, Ezgi güzel, Burak güzel, röportaj güzel” denilecek bir sohbet çıktı.

Ezgi, seni Muhteşem Yüzyıl’la fark ettik ve ardından ‘Sudan Bıkmış Balıklar’da başrol olarak karşımıza çıktın. Bu süreç nasıl oldu?

Ezgi Eyüboğlu: Ben iktisat eğitimi aldım, ardından oyunculuk yüksek lisansı yaptım. Ama hep oyuncu olmak istiyordum. Bu arada internette bazı sitelerde modellik yaptığım yazıyor. Kesinlikle modellik yapmadım. Sonra ‘Kalbim Seni Seçti’de oynadım. Ardından ‘Muhteşem Yüzyıl’ oldu. Büyük bir kitlenin takip ettiği dizide Aybige Hatun gibi güzel bir karakteri canlandırdım. Çok değerli bir ekiple çalıştım. O şansı iyi değerlendirdim ve ‘Sudan Bıkmış Balıklar’dayım.


Aslında Aybige Hatun çok erkeksi bir kadındı ama âşık olunca tıpkı ‘Sudan Bıkmış Balıklar’daki Zeynep gibi oldu…

E.E: Çünkü bütün kadınlar günlük hayattaki özellikleri ne olursa olsun aşkta birbirine benziyorlar. Aybige’de bıçkın, erkeksi bir karakterken Malkoçoğlu’yla tanıştıktan sonra özüne döndü. Galiba aşk kadını kadınlığına geri döndürüyor.

Burak, senin annen Focus Film’in sahibi yapımcı Nilgün Sağyaşar. İster istemez bu sektörün her türlü zorluğuna çocukluğundan itibaren şahit oldun. Peki, neden oyuncu olmak istedin?


Burak Sağyaşar: 10 yaşından beri oyuncu olmayı istiyordum. Ama annem rüştümü ispatlayana kadar karşı çıktı. Ankara’dan İstanbul’a taşınınca sektöre daha da yakınlaştım. Annemden gizli bir ajansa kaydoldum. Liseden sonra reklamlar ve dizilerde konuk oyunculuklarım olmuştu. Ardından da ‘Yemin’, ‘Küçük Kadınlar’, ‘Karadağlar’ ve ‘Sudan Bıkmış Balıklar’ oldu.

“Diziyi ilk ben kabul ettim”

Sudan Bıkmış Balıklar’ nasıl doğdu?

B.S: Ben başka yapım şirketleriyle görüşüyordum. Annemle aramızda bir anlaşma vardı ve ben onun işlerinde yer almayacaktım. Ama hem annemi hem de beni bu projede yer almam için ikna ettiler. Senaryoyu okuyunca Selim’i oynamak istedim.


E.E: “Muhteşem Yüzyıl”dan sonra benim sezonu beklemek gibi bir sabrım yoktu. Senaryoyu okuduğum da Zeynep’i çok sevdim. Bu diziyi ilk ben kabul ettim. Sonrasında Burak oldu. İyi ki birlikte oynuyoruz.


Dizi kısa sürede çok sevildi. Bunu neye bağlıyorsunuz?

B.S: Yaz aylarında güzel, samimi bir iş yaptığımızı düşünüyoruz. İlk bölümlerini Kaş’ta çekmemizin de etkisi oldu. Renkleriyle, genç oyuncuları ve usta tiyatrocularıyla güzel bir iş oldu. O nedenle tuttu.


“Aşkın zor olanı makbul”

Bence anlattığınız aşkın bunda büyük payı var…

B.S: Biraz eski Türk filmleri tadında, o eski aşk hikâyelerine benzetiyorlar. Fazla entrikanın olduğu bir dizi değiliz, sadece aşk hikâyesi anlatıyoruz. Onu işlediğimiz için insanlar da nefes almış oldular.


Bu devirde Selim ve Zeynep’in aşkı gibi bir aşk yaşanabilir mi?

E.E: En azından hâlâ böyle aşkların var olduğunu umut ediyoruz.


B.S: Bu iki karakterin içi dışı bir. Birbirlerine karşı çok yalansızlar. Birbirilerini gördükleri an âşık oluyorlar. Onun dışında başka bir şey olamayacağına inanıyorlar. Ben bunun olabileceğine inanıyorum. Aşk bence var.


Peki, aşk neden artık çabuk tüketilen bir şey oldu?

B.S: Her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Elimizdeki imkânlar o kadar fazla ki, her şeye çok çabuk ulaşabiliyorsun. Bundan aşk da nasibini aldı. Ama ben dedemlerin zamanındaki aşkı istiyorum. Pastanelerde buluşulsun ve aşkın bir değeri olsun istiyorum.


Kolay elde edebiliyor olmak mı aşkı tüketti?

E.E: Her şeyin zoru makbul. Zorla elde edilen şeylerin kıymeti daha iyi biliniyor. Bir şeyin uğruna ne kadar mücadele edersen, onu bulduğunda da kaybetmemek için o kadar çaba sarf ediyorsun.


Ezgi, hepimiz bir beyaz atlı prensin gelip bizi kurtaracağı masallarla büyütüldük ama gerçek hayatta böyle bir şeyin olmadığını gördük. Böyle aşklar masallarda olduğu için mi Selim ve Zeynep sanal olmasına rağmen insanlar size sıkı sıkıya bağlandı?

E.E: Zeynep de hep bir şeylerden kurtarılmayı bekliyormuş. Selim de öyle bir karakter ki, gerçekten birçok genç kızın hayalini süsler. Yaptığı sürprizler nedeniyle genç kızlar “Hepimize bir Selim lazım” diyor. Aşk için mücadele ediyorlar.


Selim’in romantikliği nedeniyle erkekler senden nefret edebilir mi?

B.S: Erkekler sevdiklerine vakit ayırsınlar.


E.E: Erkekler Selim’in romantik tavrını örnek almalılar.


Röportaj: Oya Doğan


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.