Bugünlerde çevrenizde en az bir kişiden “abi gitmek lazım aslında” tarzı yakınmaları duymuşsunuzdur. Aslında çevreye daha duyarlı olmak lazım, aslında ağaç dikmek lazım, aslında insanları uyandırmak lazım… Kemal Koca, ya da bilinen adıyla Tarzan Kemal, bu ‘aslında’ları hayatının merkezine almış, eline davul alıp sokak sokak gezerek insanları birazcık olsun uyarmaya çalışmış, ömrünü içinden geldiği gibi, doğaya, toprağa ve hayvanlara yakın ve çok sevdiği dünyaya hizmet ederek geçiren, dünyaya hizmet etmek isteyen herkese ilham olabilecek biriydi. Sinoplu olup da onu tanımayan neredeyse yok. Kimilerine göre mahallenin delisi, kimilerine göre değeri bilinmemiş bir filozoftu o.
2004 yılında aramızdan ayrılan Tarzan Kemal, ömrünü Sinop’ta geçirdi ve kendine özgü yaşam öyküsüyle kelimenin tam anlamıyla dillere destan oldu bile. Kendisi de Sinop’lu olan yönetmen Yusuf Emre Yalçın, memleketinin meşhur siması Tarzan Kemal’in hayatını ve felsefesini anlattığı belgesel filmi “Tarzan Kemal: Bir Kentli Hikayesi” ile bu hafta Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nde yer alacak.
Emre’yle filmini ve Tarzan Kemal’in ona verdiği ilhamı konuştuk.
Tarzan Kemal’in hikayesi senin için neden önemliydi?
Tarzan Kemal benim için dönüşümün ve özgürlüğün simgesi. Onu anlamaya, hayatının katmanlarını keşfetmeye çalıştım. Araştırdıkça Sokrates, Diogenes, Nietzsche, Mevlana gibi filozoflarla benzerlikler gösterdiğini fark ettim. Toplum normlarını, duvarlarını yıkıyor, “normal” insanların gözüyle kendisini yakıyordu ve aslında bu süreçte kendini buluyor ve yeniden doğuyordu. Hayatında yaptığı seçimler ve yaşam tarzı benim için ilham vericiydi.
Filmi yapmaya nasıl karar verdin?
Ondan aldığım ilhamı daha çok insanla paylaşmak istiyordum. Onun dönüşümünden hepimizin kendimizce dersler çıkarabileceğine inanıyordum. Önce 4. Sinopale sırasında Güngör Erdem ile bir çalışma yaptık. İnsanların onunla ilgili anılarını yazabileceği bir defter hazırladık ve anıları toplamaya başladık. Bir sonraki Sinopale’de Serkan Taycan’ın hazırladığı Tarzan Kemal rotası üzerinde bir performans gerçekleştirdim ve Serkan’ın işiyle birlikte bir video yerleştirme olarak bu performansı da sergiledik. Ben konuyla ilgili çalışmalar yaptıkça artık insanlar gelip bana anılarını anlatmaya başladı ve Tarzan Kemal’i araştıran insan olarak bilinmeye başladım. Bu performanstan 1 yıl sonra, üyesi olduğum Sinop Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin bir etkinliği aracılığıyla Tarzan Kemal’in yeğeni Levent Koca ile tanıştırıldım. Levent Koca’ya araştırmalarımdan bahsederken kendisi maddi destekte bulunmak istediğini söyledi. Zaten yıllardır yaptığım bir araştırma vardı hali hazırda. Avrupa Kültür Derneği, Sinopale, Chameleon Proje Tasarım ve Yönetim, Sinop Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, Sinop Belediyesi, Antik Otel, Kayıkçıoğlu Ticaret ve yakın arkadaşım Ferda Yavuz’un da destekleriyle süreç hızlandı.
Sen de Tarzan Kemal’i anlamak için çaba gösterdin, eline davulu alıp onun gibi yarı çıplak davul çaldın. Bu süreç sana bir hikaye anlatmaktan fazlasını katmış olmalı… Manevi olarak, neler kazandığını düşünüyorsun?
Evet, çok şey kattı gerçekten. Film bittikten sonra, yaptığım performans üzerine tekrar tekrar düşündüm. Bu performansı yapmak neden önemliydi diye. Tarzan Kemal’le empati kurmak, onu Sinop halkına hatırlatmak gibi amaçları yüzeyde duruyordu ama derinlerde başka şeyler de seziyordum. Sonra fark ettim ki onun deneyimini tekrarlayarak kendimi özgürleştirmeye de çalışmıştım. 18 yaşıma kadar yaşadığım ve kişilik arayışımın başından beri beni tanıyan insanların da içinde olduğu şehrin sokaklarında bu performansı yapmak “ben artık değiştim” demenin, kendi duvarlarımı yıkmamın bir yoluydu. Kişilik arayışımın önemli bir parçasıydı. Performanstan sonra kendimi daha güçlü ve özgür hissettim.
Bu arada Vejetaryen olmamda bu filmi çekmemin de büyük etkisi oldu. Biliyorsun Tarzan Kemal hayvanları yemeye çok karşıydı ve şehrin her yerine “Kuzu kesmek bebek kesmektir!” şeklinde yazılar yazardı.
Filminde hemen herkes Kemal Koca’yı özlemle ve saygıyla anlatıyor ama anladığım kadarıyla yaşarken o kadar da saygı görememiş biriydi. Şimdi yaşıyor olsaydı sence farklı bir hayatı olur muydu?
Yaşarken de saygı görmüş aslında ama herkes tarafından değil tabii ki. Kimisi onun doğallığını anlayamamış ve ondan korkmuş. O yüzden de kendine benzetmeye çalışmışlar. Tabii Tarzan Kemal bu çabalara direnç göstererek özgürlüğünden ödün vermeyi reddetmiş ve sonucunda saygı duymayan kesimi de bu “normalleştirme” çabasından bezdirmiş diye düşünüyorum. Bugün olsa durum daha kötü olabilirdi.
“Evlenemediği bir kız yüzünden delirdi” deniyor ama filmde ailesi bambaşka bir hikaye anlatıyor. Tarzan Kemal ile ilgili senin duyduğun ilk efsane neydi?
Benim de ilk duyduğum efsane kadın meselesiydi tabii. En meşhur hikaye bu. Böyle olmasını da normal karşılıyorum. Bu şekilde dramatik etkisi artıyor ve insanların daha çok ilgisini çekiyor. Magazinsel bir boyutu da oluyor işin içine aşk hikayesi girince.
Peki Tarzan Kemal ne oldu da böyle toplumun dışına çıkmaya karar verdi sence?
Böyle bir dönüşümü tek bir unsura bağlamak doğru değil. Aşk hikayesinin de etkisi vardır, çocukken bir kadının kafasına sopayla vurması ve kafasındaki yara sebebiyle güneşe ihtiyaç duyması hikayesinin de bir etkisi vardır, sistem içinde var olmak istememesi, doğayla bütün olmak istemesi vs... Hayattaki çoğu şey gibi çok katmanlı bir süreç olduğunu düşünüyorum. Sebep-sonuç ilişkisine indirgemek Tarzan Kemal’e haksızlık olurdu.
Halihazırda başka projelerin de var mı?
Evet. Çekimlerini geçtiğimiz yaz tamamladığım yeni bir belgesel projem var. Neyle ilgili olduğu şimdilik sürpriz olsun.
“Tarzan Kemal: Bir Kentli Hikayesi” filminin ilk gösterimleri Sinopale Forum etkinliği kapsamında İstanbul ve Sinop’ta yapıldı. Film aynı zamanda geçtiğimiz 7 Kasım’da da Boston Turkish Festival Documentary&Short Film Competition kapsamında finalist olarak Boston Üniversitesi’nde gösterildi.
Filmin 18-20 Kasım arasında Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali kapsamında 19 il ve ilçede gösterimi yapılacak. Filmi İstanbul’da izlemek isteyenler 18 Kasım Cuma günü saat 14.45’te Salt Galata’da yapılacak ücretsiz gösterime katılabilirler. Gösterimden sonra Yusuf Emre Yalçın’la kısa bir söyleşi fırsatı da olacak. Diğer gösterimler Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nin web sayfasından takip edilebilir.
http://www.surdurulebiliryasamfilmfestivali.org/
Röportaj: Duygu İslamoğlu
YORUMLAR