Kaç yaşında olursanız olun mutlaka herkesin kalbine dokunan bir film vardır. Uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız, bu filmler yaşam algınızı değiştirecek.



The Bridges of Madison County - Yasak İlişki

1965 yazında geçen filmde Iowa'da yaşayan İtalyan bir ev kadını, Francesca'nın (Meryl Streep) hikâyesi anlatılır. Kocası ve çocukları Illinois Eyalet Fuarı'na gittiğinde, Francesca National Geographic için bir fotoğraflı makale hazırlamak amacıyla Madison County, Iowa'ya gelen bir fotoğrafçıyla tanışıp ona aşık olur. Birlikte geçirilen dört gün Francesca'nın hayatında bir dönüm noktası olur ve başından geçenleri bir günlüğe yazar. Bu günlük daha sonra çocukları tarafından keşfedilir.






Hachi: A Dog’s Tale - Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi

Richard Gere’in canlandırdığı profesör Parker Wilson’ın, tren istasyonunda bulduğu Japon kökenli meşhur Akita inu cinsi köpeği evine almasıyla başlar. İlk önce eşinin sert tepkilerini gören profesörün köpekle aralarındaki bağ gün geçtikçe daha da sağlamlaşır. Kısa zamanda tüm aileye kendini sevdiren Hachi, Wilson ailesinin köpeği olur. Profesörü işe giderken her gün tren istasyonuna kadar yolcu eder ve döneceği saatte her zaman yerinde olup onu bekleyen bir yol arkadaşı olur. Hachi, Japonya’da meydana gelen gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor.





The Fault in Our Stars - Aynı Yıldızın Altında

16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır.






The Pursuit of Happyness - Umudunu Kaybetme

San Francisco'da karısı Linda ve oğlu Christopher yaşayan Chris Gardner, 1981 yılında pahalı ve çabuk demode olan bir teknoloji olan kemik tarayıcı ürünlerinin satışını üstlenir. Bu ürünlerin satışında başarı sağlayamaması üzerine karısı Linda tarafından terk edilir. Maddi kazanç sağlamak için değişik alanlara yönelen Gardner Dean Witter'dan bir yönetici ile tanışır ve bir Rubik Küpü'nü çözerek onu etkiler. Tanıştığı yeni kişi sayesinde borsada sarraf olabilmek adına bir şans yakalar. Dean Witter'da stajyer olur ve ücret almasa da programın sonunda iş ve parlak bir gelecek elde edeceğini umarak kabul eder. Parasal güvencesi olmayan Chris ve oğlu, kısa süre sonra oturdukları daireden çıkartılırlar ve düşkünler evi, otobüs durağı, tuvalet gibi geceyi geçirmek için bulabildikleri her yerde kalırlar. Chris, babalık görevini sevgi ve özenle yerine getirmeye devam eder. Oğlunun da kendisine karşı duyduğu sevgi ve güveni karşısına çıkan engelleri aşmak için kullanır.


Up - Yukarı Bak

İlk çocuklukta bir rastlantı eseri yolları kesişen iki çocuk, yıllarca sürecek tatlı ve dokunaklı bir hikayenin başkahramanlarıdır. Maceracı doğan ve hayattaki her şeye dair çocuksu saf meraklar barındıran Ellie’nin tek hayali dünyayı gezebilmektir. Carl ise sessizliği ve dinginliğiyle örttüğü maceraperestliği ve kocaman kalbiyle Ellie’nin tek isteğini gerçekleştirebilmeyi dilemektedir. İki küçük çocuk büyür, evlenir, yaşlanır... Ölüm Ellie’nin kapısını çalar, Carl ise sevdiğinden kalan tek şeyi, bu çocuksu hayali gerçekleştirmeye koyulur.






One Day - Bir Gün

Emma (Anne Hathaway) ve Dexter (Jim Sturgess) birbirlerine tamamen zıt sosyal yapılardan gelen iki genç insandır. Emma işçi sınıfı bir aileden yetişmiş, hayata dair devrimci ruhu olan bir genç kızdır. Dexter ise baba parası ile okuyan, çapkın ve eğlenceden başka bir şeyi umursamayan biridir. İkilinin yolları üniversiteden mezun oldukları gün kesişecek ve 15 Temmuz tarihi uzun yıllar sürecek bir arkadaşlığın başladığı gün olacaktır. Onların hayatları bazen beraber bazen uzak diyarlarda akıp giderken, her yıl 15 Temmuz'da aralarındaki ilişkinin seyrine de tanık oluruz. Mutlulukları, hüzünleri, umutlarıyla geçen 20 yılın ardından tanıştıkları mezuniyet gününün gerçek anlamını da anlayacaklardır.






My Life Without Me - Bensiz Hayatım

23 yaşındaki Ann (Sarah Polley), okulda temizlik yaparak kocasına destek olan iki çocuk annesi bir kadındır. Annesinin bahçesindeki bir karavanda yaşayan, ailesi uğruna gidemediği üniversitede temizlik yapan Ann hayata karşı çok umutsuzdur. Genç kadının etrafı, işsiz kocası, yaşadığı hayatı tasvip etmeyen annesi ve 10 senedir görmediği babasıyla çevrilidir. Bir gün, sadece birkaç aylık ömrü kaldığını öğrenir. Ölümü yaklaşan genç kadının, eline kalemi kağıdı alıp, diğerkâm tutkularını kelimelere dökmesinin etrafında şekilleniyor.






The Impossible - Kıyamet Günü

Maria ve Henry 3 çocuklarıyla birlikte kış tatillerini geçirmek için Tayland'a giderler. Bu tropik cennete birkaç gün keyifli vakit geçirmek isteyen aile, 25 Aralık gecesi düzenlenen Christmas partisine gider ve bolca eğlenirler. Ertesi sabah havuz keyfi yaptıkları sırada korkunç bir gürültüyle ortalık sarsılmaya başlar. Maria ve Henry korku içinde dona kaldıklarında, otelin duvarları üzerinden dev dalgalar üzerlerine doğru hızla gelmektedir! Film, 26 Aralık 2004'te yaşanan tsunami felaketini kurtulmayı başaran bir ailenin gerçek hikayesini anlatıyor.






Life Is Beautiful - Hayat Güzeldir

1930'ların İtalya'sında Guido adındaki tasasız, kaygısız bir Yahudi kitapçı yakın bir şehirdeki güzel kadına kur yapıp onunla evlenir. Guido ve karısının bir oğulları olur ve İtalya'yı Alman güçleri istila edene kadar birlikte mutluluk içinde yaşarlar. Ailesini bir arada tutabilmek ve oğlunun Yahudi toplama kamplarının dehşetinden elinden geldiğince uzak tutmak çabası ile Guida bu yıkımı bir oyun gibi gösterir. Bu oyunun kazanma ödülü ise bir tanktır.





Million Dollar Baby - Milyonluk Bebek

Frankie Dunn, ringlerde yaşadığı yıllar boyunca müthiş dövüşçüler yetiştirmiştir. Tek arkadaşı Scrap, onun spor salonuna göz kulak olmaktadır. Bir gün Maggie Fitzgerald spor salonuna gelir. Yaşı spora başlamak için çok büyüktür ve Frankie kızları asla çalıştırmamıştır. Hayatının tek amacından asla vazgeçmeye niyetli olmayan Maggie her gün spor salonuna gelip çalışmaya devam eder. Sonunda genç kızın sarsılmayan azmine yenik düşen Frankie istemeden de olsa onu çalıştırmayı kabul eder.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.