Sinema üzerine çekilmiş “Sunset Bulvarı” ve “Ed Wood” gibi en güzel filmler de bu kaybedenlerin hikâyelerinden çıkar. Bir ülkenin sinema kültürünü anlamak için sadece yıldızlara ve zirvede olanlara bakmanın yanıltıcı olduğunu düşünürüm.


Kıyıda köşede kalanlara, tutunamayanlara ve hayatının filmini çekmek için her şeyini ortaya koyanlara da bakmak gerekir. Yavuz Turgul’un 1990 yapımı “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni nde olduğu gibi bir dönemin sinemasını anlamanın en iyi yolu, bazen o dönemde başarısız olanları anlamaktan geçer.


Cem Yılmaz da “Pek Yakında” ile benzer bir meseleyi ele alıyor. Sadece sinema aşkıyla yanıp tutuşan bir grup kaybedenin öyküsünü anlatmıyor. Onlarla birlikte popüler Türk sinemasının dününü ve bugününü hatırlatıyor bize. Eski Yeşilçam melodramlarından ucuz fantastik bilimkurgulara, seks filmlerinden günümüzün TV dizilerine uzanan bir yelpazede popüler Türk sinemasının geçmişle geleceğini tek filmde bir araya getiriyor. Bu geniş ve renkli yelpazede sizi sinemaya dair birçok espri, gönderme ve Yılmaz Erdoğan, Nurgül Yeşilçay gibi sürprizler bekliyor. Cem Yılmaz’ın başta “Her Şey Çok Güzel Olacak” olmak üzere kendi filmlerine de selam göndermeyi ihmal etmediği “Pek Yakında”, eskisiyle yenisiyle tam bir Türk sineması güzellemesi.


Kuşkusuz bir yabancının filmdeki yerel esprilerin tümünü anlaması mümkün değil ama kahramanların o masum sinema aşkını, film çekme tutkusunu hissedeceği kesin.


Yavuz Turgul’un izinde…

“Pek Yakında” Cem Yılmaz’ın kendi sinema görüşünü ortaya koyduğu bir film aynı zamanda. Filmin “Eşkıya”nın final sahnesinin setinde başlaması tesadüf değil. “Eşkıya”, eski ve yeni Yeşilçam arasında bir köprüdür. Yavuz Turgul da Yeşilçam geleneğinin özündeki romantizmi, çağdaş bir sinema grameri ve özenli senaryolarla yeniden ele alarak 2000’li yılların sinemacılarına yol gösteren bir usta...


Cem Yılmaz da Turgul’un izinden giderek popüler Yeşilçam geleneğinden kopmuyor. “Pek Yakında” ile kendi mizah anlayışını, çocukluğumuzdan beri çok iyi bilip tanıdığımız o gözü yaşlıYeşilçam romantizmiyle buluşturuyor. Karısının (Tülin Özen) kalbini yeniden kazanmak için film yapımcılığına el atan, “korsan DVD”ci Zafer (Cem Yılmaz), başta Sadri Alışık olmak üzere, Muhsin Bey dahil Yeşilçam’ın bütün gönül adamlarını hatırlatıyor. 1970’lerden beri o bir türlü çekilemeyen “Şahikalar- Kötülüğün Sonu” adlı film için her şeyini ortaya koyması, Yeşilçam’ın kayıp masumiyetine ulaşma çabasından başka bir şey değil aslında... Tabii bir de “Avatar 2”nin (2016’da geliyor) korsan DVD’si var. Eminim bu filmden sonra korsan tezgâhlarda “Avatar 2”yi arayan çıkacaktır...



Görüntü yönetmeni Gökhan Atılmış karakterlerin yoğun tutkularını ve duygularını yansıtan sıcak, canlı renklerle Cem Yılmaz’ın kurduğu dünyaya önemli bir katkı verirken; sanat yönetmeni Hakan Yarkın da ayrıntılı, titiz çalışmasıyla övgüye değer bir iş ortaya koyuyor. Herkesin birbiriyle çok iyi paslaştığı sağlam bir ekip oyunculuğundan destek alan “Pek Yakında” bence Yeşilçam, Yeşilçam klişeleri ve sinema tutkusu üzerine şu ana kadar çekilmiş en iyi yerli film. Üstelik son derece eğlenceli ve komik. Çok fazla şey anlatma derdiyle biraz uzun tutulması dışında bir kusuru yok.


Son olarak şunu söyleyelim: Yeşilçam romantizmiyle dalga geçen “Arabesk” (1989) 90’ların gerçekçi, akılcı ve modernist kuşağının filmiydi. “Pek Yakında” ise maddi değerlerin hâkimiyetinden sıkılıp yeniden Yeşilçam romantizmine dönmek isteyen bir kuşağın filmi olabilir.

Haber: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.