İki sınıf arkadaşı olan Alex Friedman ve Jordana Kier, alışılagelmemiş bir konu üzerinde kafa patlatmaya başladılar ve tampon alışverişinin yalnızca zor değil, aynı zamanda da kafa karıştırıcı olduğunu fark ettiler.


Raflardaki kimyasal katkılarla ve boyalarla dolu geleneksel tamponların içerisinde neler bulunduğunu anlayamayan çift, mevcut seçeneklerden tatmin olmadı ve harekete geçti. Kendi markalarını yaratıp kullanmak isteyecekleri bir ürün ortaya çıkarmaya karar verdiler.


Şirketleri LOLA, %100 pamuktan, hipoalerjenik, doğada çözünebilen ve BPA katkısız tamponlar için abonelik servisi sunuyor. Ve bu alanda yalnız da değiller: The Honest Company ve Cora şirketleri de organik tamponlar ve pedler de dahil olmak üzere bu alanda hizmet veriyor. Bu şirketler, genç kadınlar arasında hızla yükselişte olan, kullandıkları regl ürünlerinin içerikleri konusunda şüpheci olma trendine yanıt veriyorlar.



New York Üniversitesinden jinekolog Taraneh Shirazian’a göre, bu organik, plastik içermeyen ve çevre dostu ürünlerin başarısı, tüketicilerin isteklerinde ve ihtiyaçlarında büyük bir değişimin meydana geldiğini gösteriyor.


“30-40 yıl önce, kadınlar, kullanımı kolay, uygun ve atılabilir ürünler kullanabilmek için mücadele ediyorlardı. Günümüzde ise söz konusu regl ürünleri ya da doğum kontrolü gibi şeyler olduğunda, trend, çevre dostu, doğal ve hormonsuz ürünlere doğru yöneliyor.” diyor Shirazian.


Ana akıma giriş

Regl ürünleri piyasada uzun süredir bulunuyordu; ancak daha çok sağlıklı gıda marketlerinin raflarına itilmişlerdi. Örneğin Natracare, 25 yıldır organik, pamuk tamponlar ve pedler sağlıyordu. Şimdi ise seçenekler arttı; internette ve hatta geleneksel market raflarında bile kolaylıkla bulunabiliyorlar. Süpermarket zincirleri, organik tampon pazarına girmeye başladılar ve küçük ama büyümekte olan bir menstrüel kap kullanıcıları topluluğu, kendisini göstermeye başladı.


Kadınlar geleneksel tamponlar konusunda endişelenmeliler mi?

Geçtiğimiz nisan ayında, New York Senatörlerinden Carolyn Maloney, dioksin gibi zararlı kimyasalların tampon yapısına karıştıklarını ve bu durumun, kadın sağlığı açısından zararlı olabileceğini iddia etti. Olası yan etkiler konusunda sınırlı sayıda araştırmanın olduğunu ve şu an seri üretilen tamponların uzun süreli kullanımlarına dair herhangi bir araştırmanın yapılmadığını belirti.


Ancak görünen o ki Maloney’in yorumları, tıbbi bir bakış açısından ziyade, eleştirel bir tüketici perspektifini temel alıyor. Jinekolog Dr. Alyssa Dweck’e göre, kadınların alarma geçmelerine gerek yok.


“Sıradan tamponlar, o kadar da kötü değiller. Yalnızca bazı kadınlar, özellikle kokulu tamponlara ve diğer içerik kombinasyonlarına karşı hassaslar.” diyor Dweck.


Ancak toksik şok sendromu elbette ki yaşanabilir; kadınlar, bir tamponu 8 saatten fazla kullanmamak ve kişisel akıntılarına en uygun tamponu seçmek gibi normal önlemleri almaya devam etmeliler. Çevre kirliliğine yol açan bir madde olan dioksin kullanımı ise, tamponlarda yasak zaten. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, gıdalar aracılığıyla dioksine maruz kalma olasılığı, hijyen ürünlerine kıyasla çok daha fazla. Kimyasala temasın %90’ı gıda yolu ile oluyor – et, süt ürünleri be balık ile.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.