Bazı epilepsi, kalp ve kanser ilaçlarının ağız ve diş sağlığına olumsuz etkileri bulunuyor. Ağız ve diş bakımı reflüden koruyor. Tırnak yeme ve kalem dişleme alışkanlığı da masum sayılmıyor.


Diyabet kanser, romatizmal hastalıklar gibi kronik rahatsızlıklar, ağız ve diş sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Dentway Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği Ağız ve Diş Hastalıkları Uzmanı Dt. Alper Çıldır, “Düzenli ağız ve diş bakımı yaptırmamak; mide ve bağırsak sorunlarından kalp hastalıklarına, hemoroitten beyin iltihabına kadar birçok hastalığa davetiye çıkarıyor” diyor.


Diyabet dişleri vuruyor

Ağız muayenesinde, ağızda ciddi bir enfeksiyon ve diş eti hastalığı görülen hastaların diyabet hastası olup olmadıklarının sorgulanması gerekiyor. Test yaptırarak varlığını bilmedikleri diyabet hastalıklarını ağız ve diş sağlığındaki problemler nedeniyle öğrenen çok sayıda hasta olduğuna dikkat çekiliyor. Diyabette dişlerle birlikte diş etinde de sorunlar oluşabiliyor. Diş eti kanaması olup geçmeyen, ciddi diş eti hastası olan kişilerde mutlaka kandaki şeker seviyesinin kontrol edilmesi öneriliyor. Diyabetik hastaların ağız ve diş sağlığına daha çok dikkat edip ağız hijyenlerine daha çok özen göstermeleri gerekiyor. Bu hastalara 4 ayda bir ağız ve diş kontrolü yapılması büyük önem taşıyor.


İlaç kullanımının etkileri

Kronik hastalıklar nedeniyle ilaç kullanımı da ağız ve diş sağlığını etkileyen önemli faktörlerden biri olarak görülüyor. Özellikle epilepsi ilaçları diş etinde büyümeye neden oluyor. Kalp hastalıklarında kullanılan ilaçlar da diş etlerinde ciddi sorunlara yol açabiliyor. Dt. Alper Çıldır, “Kanser ilaçları, çene kemiğinde önemli sorunlara ve erimelere neden olabiliyor. Şeker ilaçları ise tükürük salgısını azaltarak dişlerde olumsuz etki yaratıyor” diyor. Kronik hastalığı olan kişilerin düzenli diş takipleri çok önemli bulunuyor. Kontrol öncesi kullanılan ilaçlar hakkında diş hekiminin bilgilendirilmesi gerekiyor.


Gizli hastalık habercisi

Dişlerini düzenli olarak kontrol ettiren ve ağız hijyeni çok iyi olan hastalarda enfeksiyon riski yok denecek kadar az oluyor. Bu kişilerde bakteri gelişme riski ve kalp kapakçığında soruna yol açma olasılığının çok az olduğu belirtiliyor. Ancak yeterli ve düzenli ağız bakımına rağmen, ağızda var olan bir enfeksiyon önemli bir hastalığın da habercisi sayılabiliyor. Örneğin; kandaki şeker seviyesinin düşmemesi, ağız içi enfeksiyondan kaynaklanabiliyor. Ağızdaki enfeksiyon birçok hastalığı tetiklediği gibi gizli bir hastalığın habercisi de olabiliyor.


Çiğneme şekli çok önemli

Dt. Alper Çıldır, “Kronik hastalıkların yanı sıra yaşam kalitesi ve günlük alışkanlıklar da, ağız ve diş sağlığını olumsuz etkileyebiliyor” diyor. Çiğneme şekli ve süresinin çok önemli olduğu belirtiliyor. Uygun çiğneme şekli, kişinin sağ ve sol çenesini kullanması anlamına geliyor. Çiğnemede tek taraf kullanılırsa, o taraftaki kasların sertleşeceği ve yüzde asimetri gelişeceği belirtiliyor.


Kalem dişlemek diş sağlığını olumsuz etkiliyor

Beslenme alışkanlıklarının yanı sıra; tırnak yemek ve kalem ısırmak gibi kötü alışkanlıklar da ağız ve diş sağlığını ciddi şekilde etkiliyor. Terzilerin iğneyi ağızlarında tutma alışkanlıkları dişler arasında boy farklılıklarına yol açıyor. Bu durum dişlerin travmalara maruz kalması ve yüzey özelliğinin bozularak tırtıklı bir hal alması anlamına geliyor. Bu bozukluklar, ağız içi sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bu sorunlar kapanış problemlerine ve çene ekleminde sıkıntılar sonucunda zamanla dişin canlılığını yitirmesine neden oluyor.


Yemeği ayran ve yoğurtla sonlandırın

Yemek sonrası dişlerin diş macunu kullanılarak fırçalanması, macunun içeriği sayesinde yeniden yemek yeme isteğine engel oluyor ve iştah kapanması yaratıyor. Diş macunlarının içerikleri alkol ve su bazlı, tatlandırıcılı ve fluorit içerikli olabiliyor. Kişide alkol bazlı diş macunu kullanımından sonra su içme isteği artıyor. Çünkü diş macununun içindeki alkol, ağzı ferahlatma ve çalkalatma ihtiyacı doğuruyor. Diş macunu bu etkisiyle tatlı yeme isteğini de azaltabiliyor.


Sigara çürük oluşumunu hızlandırıyor

Tütün kullanımı ağız içinin en önemli düşmanlarından biri olarak görülüyor. Tütün içimiyle ağız ısısı artıyor, ağıza çekilen her nefesle içerideki ısı 50-60 dereceye kadar çıkıyor. Bu ısı, bakterilerin daha hızlı şekilde artmasına neden olduğu için çürük oluşumu riskini artırıyor. Alkol tüketimi de ağız ve diş sağlığını olumsuz etkileyen bir faktör olarak görülüyor. Alkol tüketiminin artmasıyla vücutta su kaybı oluşuyor. Su kaybıyla birlikte, diş ve diş etleri enfeksiyonlara daha fazla maruz kalıyor ve oluşan bakterilerden olumsuz etkileniyor.


Yemekten sonra diş fırçalamak acıkma hissini giderir

Yemek sonrası dişlerin diş macunu kullanılarak fırçalanması, macunun içeriği sayesinde yeniden yemek yeme isteğine engel oluyor ve iştah kapanması yaratıyor. Diş macunlarının içerikleri alkol ve su bazlı, tatlandırıcılı ve fluorit içerikli olabiliyor. Kişide alkol bazlı diş macunu kullanımından sonra su içme isteği artıyor. Çünkü diş macununun içindeki alkol, ağzı ferahlatma ve çalkalatma ihtiyacı doğuruyor. Diş macunu bu etkisiyle tatlı yeme isteğini de azaltabiliyor.


Fırçalanmayan dişte diş eti kanaması oluyor

Dişlerin bir gün bile fırçalanmaması diş etinde kanamaya yol açıyor. Diş fırçalamak, gün içerisinde kesinlikle atlanmaması gereken bir alışkanlık olarak değerlendiriliyor. Dişlerin sabah ve akşam olmak üzere günde en az 2 kez fırçalanması gerekiyor. Fırçalanmayan alanda besin birikimi oluyor ve özellikle 48 saat fırçalanmadığında ciddi bir bakteri oluşumu meydana geliyor. Toplumun yüzde 99’unda var olan başlangıç diş eti hastalığının, dişlerin düzenli olarak fırçalanmasıyla ortadan kaldırılabildiği belirtiliyor. Ancak sorun ilerlediğinde diş fırçalamak yetmiyor ve ortaya geri dönüşü zor bir durum çıkıyor.

Ağız ve diş bakımı reflüden koruyor

Dişleri eksik ve diş etlerinde kanama olan kişiler, besinleri tam olarak çiğneyemedikleri ve bütün olarak yuttukları için mide sorunlarıyla karşılaşıyor. Reflünün en önemli nedenlerinden birinin sağlıksız dişler nedeniyle besinlerin yetersiz çiğnenmesi olduğu belirtiliyor. Ağız içerisinde besinlerin çiğnenip parçalanmadan mideye gönderilmesi yemek borusundan geçişte sıkıntıya neden oluyor ve yemek borusunun kapağının tam kapanmamasına yol açıyor.


Haber: Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.