Bugün bir test yapın kendinize.

Sabah uyandığınız andan itibaren toplam kaç saat oturduğunuzu hesaplayın. İşe gidiş dönüşlerde, bilgisayar önünde, toplantılarda, sohbetlerde, yemeklerde, televizyon önünde her oturduğunuzda ve kalkarken saate bakmayı unutmayın.


Günün sonunda toplam oturma süreniz 4 saatin üzerindeyse yapılan istatistiklere göre her gün spor yapıyor olsanız bile sağlığınız hatta hayatınız tehlikede.

2011 yılında Kanada üniversitelerinin konuya dikkatleri çekmesinin ardından, Amerika’da ve özellikle bu yıl Avustralya’da, oturmanın zararları üzerine araştırmalara ağırlık verilmeye, bu konuda hekimler ve hastalar uyarılmaya başlandı.


Günde 4 saatten fazla oturan insanların çoğunda yüksek tansiyon, şeker, kalp ve böbrek rahatsızlıkları, metabolik bozukluklar, iyi kolesterol (HDL) düşüklüğü ve obezite görülüyor.


6 saatin üzerinde oturanların % 80’inde şeker hastalığı var. Hayatına hareket getirerek oturma süresini en azından televizyon seyretmeyi azaltarak 3 saate düşüren kişilerin hayatlarının iki yıl daha uzayacağı istatistik uzmanları tarafından gösterilmiş.


Mayo Clinic’in araştırmalarına göre ise hareketsiz oturma süresine bağlı olarak beyin fonksiyon bozuklukları ve mental rahatsızlıklar da artıyor. Journal of Clinical Oncology Dergisi’nde geçen ay yayımlanan bir makale; hastaların kanser teşhisi konulduktan sonra fiziksel aktivitelerini yavaşlatıp oturmaya daha çok yönelmelerini, ölüme beklenenden daha önce davetiye çıkarma sebebi olarak gösteriyor.


Son 3 yılda yapılan araştırmalardan en korkutucusu ise Archives of Internal Medicine Dergisi’nde yayımlanmış.


Avustralya’da 200 bin kişi üzerinde yapılan bu araştırmaya göre günde 11 saatten fazla oturuyorsanız % 40 ihtimalle maksimum 3 yıllık ömrünüz kaldı. Üstelik bu sonucun üzerinde ne kilonuz, ne cinsiyetiniz, ne de ne kadar çok spor yaptığınız etkili. Kaçış yok! Diğer yandan modern hayatın getirdiği yaşam tarzından kaynaklanan “popomuz sandalyeye yapışık yaşamak”tan da kaçış yok. Sıkışık trafik, bitip tükenmeyen toplantılar, hele de bilgisayara bağlı bir yaşam içerisinde, oturma süresini 3 saatin altına düşürmek imkânsız gibi görünüyor.


Hekimler, ayakta halledebileceğiniz her işte oturmayı tercih etmemeyi, eğer oturma zorunluluğu varsa sık sık ara verip yürümeyi, esneme hareketleriyle vücutta kan dolaşımını canlandırmayı, en azından telefon görüşmelerinizi ayakta yapmayı öneriyorlar.


Çünkü oturduğunuz an;

1. Bacaklardaki “elektrik aktivite” kapanıyor.

2. Dakikada yakılan kalori 1’e düşüyor.

3. Yağ yakıcı enzim oranı % 90 düşüyor.

4. 2 saat oturma sonucu HDL

oranı % 20 düşüyor

5. Ensülin etkisi % 24 azalıyor.


Kısacası insan vücudu uzun süre oturmaya uygun bir “dizayn”da değil. Bırakın işin sağlık yanını araştırmalar otura otura düşünme yeteneğimizi kaybedebileceğimizi de söylüyor.


Bu konuda ilginç bir atasözü de vardır: “Çok oturmaya alışırsan bir gün eşeğinin üzerinde otururken eşeğini aramaya çıkarsın.”


Evet, yorucu hayat sık sık oturma isteği de oluşturuyor. Fakat öyle görünüyor ki aslında fazla oturmak metabolizmayı yavaşlatarak yoruyor ve daha çok oturma isteği doğuruyor.


Şimdi bu yazıdan sonra kalkıp bir tur atmanız gerekiyor. Hadi kalkın!


Haber: Doç.Dr.Neva Çiftçioğlu Banes

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.