Kanserin global yükü yıllar geçtikçe artıyor. 2000 yılında tüm dünyada 10.1 milyon hastaya kanser tanısı konurken, 2020’de bu rakamın 15 milyonu bulması bekleniyor. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim üyesi Prof. Dr. Yeşim Eralp, sosyo-ekonomik koşullardaki değişim, sanayileşme atılımları, temel koruyucu sağlık hizmetleri ve eğitim gibi faktörlere bağlı olan kanserlerin, kişi başı geliri yüksek toplumlardan daha sınırlı kaynaklara sahip toplumlara doğru kaydığını söylüyor. Uluslararası bağımsız sağlık kuruluşlarının, eldeki bilimsel verileri derleyerek kanserojen maddelerin işyeri ve çevredeki etkisini azaltmak amacıyla önemli bir inisiyatif üstlendikleri görülüyor. İşyerlerimizdeki sağlığımızı tehdit eden zararlı maddeleri tanımak, güvenlik önlemlerini eksiksiz uygulamak ve eğitim yoluyla bu konudaki farkındalığı artırmak her birey için büyük önem taşıyor.


Kanserle ilişkili olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmış çeşitli zararlı maddeler ve bu maddelere maruz kalmanın risk yaratabileceği meslek grupları bulunuyor. Tüm kanserlerin sadece mesleki maruz kalma zeminine indirgenmemesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Eralp, riskli meslek gruplarındaki kanserlerin, uygun güvenlik önlemlerinin eksiksiz uygulanması, kansere zemin hazırlayacak kötü alışkanlıklardan uzak durulması ve doğru beslenme alışkanlıklarının edinilmesiyle belirli ölçüde engellenebileceğini söylüyor.


Yol yapım işçilerinin ziftten korunması gerekli!



Asbest risk saçıyor!

Asbest, çevre ve işyerinde maruz bırakma açısından kanser ilişkisi en kuvvetli olan maddelerden biri olarak biliniyor. Asbest içeren tekstil (iplik, kumaş), çimento endüstrisi (levha, boru), boya ve izolasyon maddeleriyle çalışanlar (boru etrafı, gürültü ve yangın izolasyonu), asbestli kâğıt ve karton üretimi, talk pudrası üretimi, otomotivde fren ve debriyaj kaplama malzemeleri, balatalar, tersanelerde gemi ve vagon yapımında çalışanlar ve asbest çıkaran maden işçileri akciğer kanseri ve özel bir akciğer zarı kanseri olan mezotelyoma için risk grubuna giriyor.


Bu risk, maruz kalmadan sonra 35 yıla kadar uzanan bir süreci kapsıyor. Asbest maruziyete maruz kalma akciğer kanseri riskini 8 kat artırırken, sigara içenlerde risk 17 kata kadar çıkıyor. Gelişmiş ülkelerde asbest kullanımının yasaklandığı, sınırlandırıldığı belirtiliyor.


Zararlı boyalar var

Bir yapının inşaatı sırasında birçok kanserojen maddeyle temas söz konusu oluyor. Özellikle çatı ve kaynak işlerinde çalışan işçiler, akciğer kanseri açısından önemli risk taşıyor. Çatı izolasyonunda kullanılan asbest, asfalt ve zift; kaynak sırasında ortaya çıkan metal buharı özellikle sigara içenlerde akciğer kanserini tetikleyebiliyor. Yol yapım işçilerinin maruz kaldıkları asfalt ve ziftse mesane ve cilt kanserleri için önemli bir risk faktörü olarak görülüyor.


Zehirli çözücülerle teması bulunan boyacılar da hem akciğer kanseri hem de mesane kanseri açısından risk altında bulunuyorlar. Bunun dışında, gerek kumaş gerekse deri renklendirmesinde kullanılan zararlı boyaların mesane kanserini tetikleyebileceği belirtiliyor. Kürk işlemesinde kullanılan bir madde olan ‘formaldehit’e maruz kalma sonucunda nazofarens kanseri, sinonazal kanserler ve lösemi riski artıyor.


PVC hammaddesi ve karaciğer kanseri riski

Başta plastik yapımı olmak üzere, elektrik maddeleri ve elektrot yapımında da kullanılan polivinil klorür (PVC) hammaddesi, karaciğer kanseri açısından risk oluşturuyor. Elektrot yapımında yer alan, polisiklik aromatik hidrokarbon (PAH) adı verilen maddenin de toksik organik benzen bileşenlerine maruz kalınmasına neden olarak; akciğer, mesane ve özofagus kanseri risklerini artırdığına dikkat çekiliyor.


Elektrokaplama işlemleri sırasında maruz kalınan krom ve nikel gibi maddeler de akciğer kanseri için risk oluşturuyor. Aynı sektörde, asit buharı nedeniyle; burun, sinüs ve ses teli kanserleri; organik çözücüler nedeniyleyse kan kanseri riskinin arttığı belirtiliyor.


Dökümcülerde beyin kanseri oranı yüksek!

Metal bazlı yağlar, kuvvetli asit buharı ve bunların aerosol halinde solunması ses teli kanseri olarak adlandırılan, ‘larenks’, akciğer kanseri ve bazı cilt kanserlerine zemin hazırlıyor. Bunun yanı sıra kaynak işinde çalışanlarda krom ve nikel buharıyla akciğer kanseri riski artarken, üretim ve döküm işinde çalışanlarda ek olarak beyin ve yutma borusu (özofagus) kanserleri görülebiliyor. Ayrıca, korozyona karşı koruyucu olarak kullanılan bileşiklerin içinde yer alan, polisiklik aromatik hidrokarbon’ (PAH) adı verilen toksik organik benzen bileşenlerine maruz kalma sonucunda; akciğer, mesane ve özofagus kanserlerinin riskinde artış gözleniyor.


Yine bu sektörde çalışanlarda, formaldehit ve izosiyanata maruz kalma nedeniyle özel tip baş-boyun kanserleri olan nazofarens kanseri ile sinonazal kanserler ve lösemi riski artıyor. Tekstilden kauçuk üretimine, tarımdan sağlık sektörüne birçok alanda yararlanılan formaldehitle karşılaşan herkesin tedbir alması gerekiyor.


Atık pillerin yok edilmesine dikkat!

Pil yapımında kullanılan kadmiyum ve arsenik gibi maddeler de kanserojen olarak biliniyor. Kadmiyum, akciğer kanseri riskinde artışa neden olurken; arseniğin (10 yıl ve daha uzun süreli çalışma sonucunda) cilt, akciğer, mesane, ses teli ve karaciğer kanserleri riskini artırdığı belirtiliyor.


Pil yapımının olduğu kadar, atık pillerin yok edilmesi işleminin de kanser riskini artırdığına dikkat çekiliyor. Prof. Dr. Yeşim Eralp, floresan ampullerden radyolojik görüntüleme aletlerine, telekomünikasyondan nükleer reaktörlere kadar çok sayıda elektronik aletin hammaddesi içinde yer alan berilyum tozunun veya buharının uzun süreli solunmasının akciğer kanseriyle olan ilişkisinin yapılan araştırmalarla kanıtlanmış olduğunu dile getiriyor.


Haber: Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.