Bayramdı, tatildi derken herkesin dikkati dağılmış durumda. Her şeyin farkındayım!


Hatta tatil dönüşü kilo aldığımı yazınca herkesin çok hoşuna gitmiş. Diyetisyen de alıyorsa , sorun yok diye rahat rahat gelmişler. Yazıyı okuyup gülmüşler. Sanırım, böyle şeyler insanları rahatlatıyor. Bir de benim kızacağımı düşünenler oluyor.


“Neden kilo aldın diye kızarsınız sanmıştım” diyenler... O yöntemi uygulayanlar, onlar hakkında hiç de iyi şeyler düşünmüyorum. Azarlayarak, bağırarak, kızarak hastalarına diyet yaptıranlar. Zayıflamadan gelme diye tehdit edenler... Yaptığınız tüm baskılar, hızlıca alınan 2- 3 katı kilolar ile patlıyor! Bu yöntemlerin başarılı olduğunu düşünenler de , aslında sorunu çözmüyor, tıpkı bol bir elbise giymek gibi, sadece üstünü örtüyorlar. Çünkü önemli olan, hızlı zayıflamak değil. Hatta önemli olan “sadece” zayıflamak da değil! Bir daha kilo almak istemiyorsanız, bu işi geri dönüşsüz halletmek istiyorsanız yeme davranışınızı değiştirmelisiniz! Nerede hata yapıyorsanız onu bulmadan, size özel hazırlanmamış sabit listeler ile diyet yapmaya çalıştığınız sürece, kendiniz ile savaşmaya devam edeceksiniz.


Sevinip bırakma devam et

Bunu ben söylemiyorum sadece... Çalışmalar verilen kiloların neredeyse % 90'ının geri alındığını söylüyor. % 10 ise dediğim gibi hayatını değiştirebilen, diyet listesini hayatına gore uyarlayabilen, yavaş yavaş, emin adımlarla kilo verenler. Bu rakam moralinizi bozmasın. Bu sadece şu anlama geliyor; zayıfladım diye sevinip bırakma, devam et!


Tatilde zayıfla

Bayram öncesi herkese dedim ki, “Ağustosta tatil devam etse bile, bayram sonrası bir kontrol edelim”. Bu ara değerlendirme ya da belli bir tarih koyup, o günü kendinize ayırmanız her zaman motivasyon sağlar.


Sağlamış da gözüküyor. Geçen hafta içinde bayramdan ve tatilden dönen herkesle görüşmelerimizi yaptık. Sıkı durun, şimdi size çok iyi bir rakam söyleyeceğim. Gelenlerin neredeyse% 80'i kilo vererek geldiler.% 10 aynı yerde kalan,% 10 ise kilo alıp gelen diye ayırabilirim. Hemen bu %80'in başarısının sırrını sizlerle paylaşmak istiyorum.


Duyduğum cümleler bunlar…

Bu sabah gelen İlksen diyor ki: "Mantımı da yedim, baklavamı da yedim, ama çok yürüdüm, çok!" Ondan önce gelen Selma, "Börekten kaçırdım, 1 tane kalburabastı yedim, biraz da zeytinyağını bol koydum tatilde, ama hep yürüdüm, çok hareketliydim, bak kilo verdim" Geçen hafta gelen Aydın Bey, "Akşamları biraz kaçamak yaptık arkadaşlarla ama yürüyüşümü hiç aksatmadım" diyor. Kaçamakları siz tahmin edersiniz.


Şu altın 5 kuralı uygulayanlar başarmış:

  • Tatilde kaçamak yap, kendini sıkma
  • İstediğin yemeği ye!
  • Porsiyonlara dikkat et, abartma!
  • Yürü yürü yürü!!! Çok yürü!
  • Diyette olduğunu düşünme! Tadını çıkar!

Disiplinli olmak iyi mi kötü mü?

Demek ki yürüyüş ve kafanızın rahat olması bu işi etkiliyor. Bu hiçbir sorunu takmayın demek değil ama sürekli diyette olduğunu düşünmek bir süre sonra sıkabiliyor.


Geçenlerde biri "Ben disiplinli olmayı severim. Diyette olduğumu sürekli hatırlamalıyım. Benim her anımı siz belirleyin" dedi. Olabilir. Hatta ilk başta işi sıkı tutmakta fayda var. Diyetinizin ilk ayını disiplinli ve sıkı geçirin. Ama her ana ben karar vermeye devam edersem, bensiz kaldığınız an yani size göre diyette olmadığınız her an bocalarsınız. Nerede ne yapmanız gerektiğini öğrenin.


Haber: Güneş Aksüs




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.