20 yaşında genç delikanlı otobüsün camından bakarken birden bağırdı: “Baba, arabaları görüyor musun? Bizle geliyorlar.”

Babası gülümsedi ve mutlulukla saçını okşadı. Genç, bir süre daha dışarıyı izledi ve sonra yine bağırdı: “Bulutlar harika!”

Baba yine gülümseyerek oğlunu izledi.

"Baba ağaçlar" dedi aniden. "Onlar hep geride kalıyor."

Arkada oturan yaşlı adam bağırışlardan rahatsız olmuş olacak ki babanın omzuna dokundu: Beyefendi oğlunuzu iyi bir doktora götürmelisiniz, problemi var herhalde."


Baba o zaman geriye dönerek "O zaten iyi bir doktordan geliyor. Oğlum doğuştan görme engelliydi ve ameliyat sonrası gözleri açıldı" dedi. Ne çok şey anlatıyor bu kıssadan hisse... Herkesin bir hikâyesi var. Hiç düşünmeden yargılıyoruz insanları ve ne çabuk hükümler veriyoruz değil mi? Gözlemlemeden, insanların hikâyesine aldırış etmeden, üstelik kendimizde yargılama haddi bularak yol alıyoruz...


Hayatımıza yön veren hatta çoğu zaman bizi yanlış kararlara sürükleyebilen bir kavram ön yargı. Doğruluğunu test etmeden, dinlemeden, bilmeden üzerimize yapışan bu zihniyetiyle hareket ediyoruz. Ön yargıları kırabilecek en güçlü silah bilgi. Oysa öğrenmeye hiç aç değiliz; araştırmayı, okumayı sevmiyoruz. Öğrenmek çaba gerektirir. Zor olandır. İşte bu yüzden peşin peşin hüküm vermek daha kolayımıza geliyor...


Ön yargının temelinde uzmanlara göre dışlanma ve dışlamaya yatkınlık duygusu yatıyor. Ön yargılı insanlar kendi zevk, fikir ve bakış açısına sahip olmayan kişileri kabul etmiyor. Bu davranışın arkasında ise yine uzmanlara göre çocuk yaşlarda yaşanılan dışlanmanın, değersizliğin ayrıştırılmanın yarattığı özgüvensizlik baş gösteriyor. Her insan bir dünyadır. Başkasının dünyasında neler olup bittiği o insanın duygu dünyasıyla ilintilidir. Kimin ne yaşadığını ve yaşarken hangi yollardan geçtiğini biz bilemeyiz. Bu yüzden "ben olsaydım yapmazdım" gibisinden ahkam kesici cümlelerin içi boştur. Bir durumu gerçekten yaşamak, o durumun içinde olmakla dışarıdan görerek yorum yapmak mukayese bile edilemez. Bir kişinin aslında hiç de düşündüğümüz gibi çıkmadığını görmek; bizim algıladığımız yüzüyle değil de kendi yüzüyle tanımak müthiş bir keşif olmalı değil mi?


Lütfen başkalarının dünyalarını kendi duygularımız ile etiketlemeyelim.


Kişisel anlamda da kendimize karşı ön yargılı davranıyoruz. Oysa hayattaki ön yargılarımız bizi köşeye sıkıştırır, çaresiz bırakır, özgürlüğümüzü kısıtlar. Başarıya giden yolu kapatır.


"Spor yapsam da zayıflayamam, bu kıyafet bana yakışmaz, ben kesinlikle araba kullanmayı öğrenemem, utanma duygumu yenemeyeceğim, bu ilişkim de hüsranla sonuçlanacak" vb. gibi düşünceler kendimize yönelttiğimiz acımasız ön yargılardır. Bunların farkında mıyız? Bir de farkında olamamak var tabii. Bir olayı denemeden, tecrübe etmeden bilemeyiz ki; öyleyse neyin yargısına varıyoruz zihnimizde?


Ön yargılardan kendimizi kurtarmak kolay iş değildir. Çünkü ön yargılar alışkanlık haline getirdiğimiz, içselleştirdiğimiz, çoğu zaman farkında olmadan kendimizi maruz bıraktığımız bir davranış şekli. Eğer bu bir savaşsa bu savaşı kazanabiliriz.


İlk defa gördüğümüz insanlar veya durumlarla ilgili söz söylemekte acele etmemeliyiz. İyi bir gözlemci olmalı, hayatı iyi analiz etmeliyiz. İnsanları dil, din, ırk meslek, cinsiyetlerine göre ayırmadan empati kurmalı ve kimseye hükmetmeye çalışmamalıyız. İnanın hayatımız kolaylaşacaktır.


Atomu parçalayan, uzaya çıkan insanoğlu ön yargılarını mı kıramayacak?



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.