Son zamanlarda ünlü tasarımcıların sanata olan tutkularını yansıttıkları koleksiyonlar ön plana çıkmaya başladı. Bir de YSL adlı filmde tasarımcının sanattan aldığı ilhama tanık olunca, moda-sanat aşkını masaya yatırmak şart oldu.


Moda ve sanat bu sezon mutlu ve yaratıcı bir buluşma yaşadı. Kumaşları kanvas yapan tasarımcılar sanatın her dalına ve dönemine gönderme yaptılar. Kıyafetler fırça darbeleriyle birer sanat eserine dönüştü. Mesela ünlü tasarımcılardan Elsa Schiaparelli’nin nesneleri olağan dışı halleriyle kullanması onu bir moda sanatçısı yapıyor. Bir diğer yakın bir örnek ise Lady Gaga ve Michelle Obama gibi ünlü isimleri giydiren Hüseyin Çağlayan. Tasarımcının koleksiyonları defileler dışında müzelerde de sergileniyor.


Yves Saınt Laurent Ve Sanat

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi tasarımcıları arasında yer alan Yves Saint Laurent’in biyografisi niteliğini taşıyan film vizyona girince efsanevi tasarımcının sanat tarihine olan düşkünlüğüne bir kez daha şahit olduk. Efsane tasarımcı, modanın sanat olmadığının ama var olmak için sanata ihtiyacı olduğunun altını tüm kalbiyle her zaman çizdi. Uzun yıllar sanat tarihini ve resmin ustalarını referans verdi. Matisse, Van Gogh, Braque, Leger onun akıl hocası oldu. 1966’da Tom Wesselmann ve pop-art’a göz kırptı, gece elbiselerini göz yanılsamalarıyla hareketlendirdi.


1967 yılında podyuma çıkan koleksiyonunda kübizmin köklerini araştırdı; kübistlerin Afrika’daki heykelleri keşfetmesine benzer şekilde YSL de kıtanın sıcaklığının ve safari şıklığının peşine düştü. Henri Matisse’in 1940 tarihli “La Blouse Romaine” tablosu, 1981 sonbahar-kış koleksiyonunda ipek bir bluza esin kaynağı oldu. Renklerin bir Matisse resmindeki kadar baskın olduğu bir koleksiyona imza attı. Van Gogh’un zambaklarını ceketlerin üzerine adapte ettiği 1988 ilkbahar- yaz koleksiyonunun kapanışını ise dekoltesinde George Braque’ın güvercinlerini taşıyan bir gelinlikle yaptı. Ünlü tasarımcının sanatla ilişkisini kendi sözleriyle açıklamak gerekirse, amacı ustalara yakın hissedebilmek ve onların dehasından bazı dersler çıkarabilmekti. Üstelik bu yakınlığı sadece duygusal değil, fiziksel olarak da kurmayı başardı. Yves Saint Laurent ve Pierre Berge çifti, müzelerin gıpta edeceği bir sanat koleksiyonuna sahipti. Ocak 2002’de emekliye ayrıldığını açıkladı. 2008’de vefat ettiğinde moda tarihinin en özgün isimlerinden biri olarak hafızalarımıza kazındı. Efsane tasarımcı, modayı, modaya bakışı ve sanatla modanın ilişkisini değiştiren bir isim olarak tarihe geçti.


‘Moda, sanatı yaşam biçimine çevirme çabasıdır’

Bugün çoğumuz için moda, 1900’den günümüze değişen giyim tarzı olarak tanımlanabilir. Oysa konu bu kadar basit değil. 16. yüzyılda giysi tasarımlarından esinlenerek hazırlanan mimari yapıtlarının yanı sıra ressamların tablolarından esinlenerek yapılmış heykeller ve tablolardan esinlenerek yapılmış kıyafetler de var. Aslında hepsi ayrı birer sanat dalı olsa da ortak noktaları dönemin modasını oluşturmaları. Moda geçici bir kavram, sanat ise devam eden...


“Moda; sanatı yaşam biçimine çevirme çabasıdır” diyen Francis Bacon’ın aslında ne kadar doğru söylediğini görüyoruz. Moda ve sanatın bütünlüğüne gelirsek. Aslında sürrealist çalışmalar moda ve sanatın kanıtıdır. Sürrealist ressamlardan Salvador Dali ve Pablo Picasso birçok tasarımcıya ilham kaynağı oldu. Gabriel Chanel, Elsa Schiaparelli ve Diane Von Furstenberg’in sürrealist çalışmalardan esinlendiğini gördük. Birçok tasarımcının koleksiyonlarını oluşturma aşamasında müzelerin kapılarını aşındırdığını da biliyoruz.


Ezcümle dönemin sanat akımları, modayı da etkisi altına alıyor, bir anlamda kıyafetler de podyumlarda sanatını icra ediyor.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.