Bekâr iki insan evlendikleri zaman her biri “bir” olmaktan çıkmalı “birlik” yani biz olmalı, bir bütün olmalıdırlar. O bütünlüğe, yani biz duygusuna ulaşamazlarsa tüm ilişkileri “sen verdin, ben verdim, sen aldın, ben aldım” hesabı içinde geçer. Oysaki evlilik esirgemezlik, hiç karşılık beklemeden ve borç alacak hesabı tutmadan vermek demektir.


Bir konferansımda hanım dinleyicilerden birisi, “Eşim her gün her şeyi benden istiyor, benden bekliyor” dedi. “Peki, siz ne yapıyorsunuz?” diye sordum “Akılsız mıyım? Tabii ki vermiyorum. Verdikçe ister; alıştırmak istemiyorum” diye yanıtladı. Kendi cevabı ile ilişkinin çarpıklığını ve rahatsızlığın sırrını açıkladı. Siz ne kadar hesap tutarsanız karşıyı da o kadar hesapçı yaparsınız. Siz ne kadar hasis davranırsanız karşıyı da o denli hasis yaparsınız. O zaman evlilikte biz duygusuna ulaşamaz, ben açmazında bocalarsınız.


Evlilik sevgiyle kurulur, sevgiyle yaşar. Sevgi dünyasında hesap tutulmaz, esirgeme olmaz. Aslında evlilik birliğinde sevgi, yaşamak için çok fazla şey de istemez. Eşler arasında söylenen güzel bir söz, sıcak bir gülümseyiş, içtenlikle yapılan bir takdir, özlemle bir kucaklayış, arzulu bir öpücük sevgiyi yaşatan en güçlü şeylerdir. Sevgiyi yaşatabilmek için görkemli sözlere, çok büyük özverilere, önemli gösterilere gerek yoktur. Günlük rutin işler arasında gösterilen saygı, cömertlik ve içtenlik sevgiyi büyütür, köklendirir.


Bu birikimler zor günlerin en büyük destekçisidir. Eşler arasında herhangi bir kavga veya kırgınlık olduğunda hemen devreye girerler. Her kavga ve kırgınlıkta birikimlerin bir bölümü harcanır ama biz duygusu ilişkide egemense temel sağlam kalır. Kavga ve kırgınlıkların zarar vermeden atlatılabilmesi için sevgi depolarımızın dolu olması gerekir. Kavgaların nedeni; eşler arasındaki iddia, üstün gelme, güç gösterme, boyun eğmeme gibi şeylerdir. Eşlerden birisi alttan alırsa kavga hemen biter. Alttan alan kendini kaybetmiş, ödün vermiş gibi hissederse her alttan alış yeni kavgalar için güç toplama anlamına gelir. Eğer “ben” bencilliğinden kurtulup “biz” görüşüne geçerseniz yenilen değil, kendi mutluluğuna ve huzuruna katkı yapan insan konumuna geçersiniz. Eşler arasında çıkan kavgalarda kim galip gelirse gelsin bilmelidirler ki, kazanan olmaz; kaybeden ise daima evlilikleridir.


“Biz” görüşü içinde hareket etmek ve özveride bulunmak, ne kendinizi feda etmek ne de bireyselliğinizden vazgeçmek anlamına gelmez; kendinizin yani ailenizin, birlikteliği ve bütünlüğü doğrultusunda davranmak anlamına gelir. “Biz” duygusu içinde olduğunuzda verdiğiniz her şey size mutluluk verir, verdiğiniz her şeyde sevginizi, zenginliğinizi ve cömertliğinizi hissedersiniz. Kendinize olan güveniniz artar, evlilik birliğiniz güçlenir, ilişkilerinize içtenlik ve esirgemezlik egemen olur. Gerçek yakınlığa ulaşırsınız.


Yazı: Öğretim Görevlisi ve Yazar İnal Aydınoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.