Son bir kaç hafta içerisinde farklı mecralarda insanların otizme farkındalık oluşturmak için yazılar yazdığını gözlemliyorum. Bu çok umut verici bir durum. Otizmli bireylerin ve ailelerinin toplumda yaşadığı sorunların azalması için insanların bilgilendirilmesi şart. Fakat okuduğum bir çok röportajda ve yazıda otizmden bir hastalık gibi bahsedilmesi beni çok rahatsız etti. Şimdi yine doktorlar bana çok kızacak ama otizm bir hastalık değildir. Bu benim düşüncem değil artık dünyada otizm konusunda önemli yerlere gelmiş uzmanların yapılan araştırmalar sonrasında yaptıkları ortak açıklama. Zaten otizmin bu kadar zorlu kulvarda olmasının en büyük nedenlerinden biri de bu. Hastalık gözüyle bakıldığı an tüm otizmli bireyleri kaybedişe terk ediyoruz. Peki nedir bu kayıp? Onların bu dünyaya beraberlerinde getirdikleri üstün yetenekleri. Adeta bir bilim adamı gibi yeniyi keşfetmek üzere doğuştan yeteneklere sahip otizmli bireylerimiz bu yeteneklere sahip olabilmek için fizyolojik olarak da farklı nörolojik özelliklerle doğuyorlar. Farklı nörolojik özellik midir hastalık diye adlandıracağımız? Çok ince çizgi hem de çok ince!
Yurt dışında yaşayan ve çocukları otizmli olan kişilerle konuştuğumda sistemlerinde zaten doktorların yer almadığını anlatıyorlar. Özel eğitimlerle çocuklarını yoğurduklarını, gerekli görülmesi durumunda eeg ve buna benzer filmlerin çekilmesi için doktorlara yönlendirildiklerini ama yine de değirmenin başında her zaman özel eğitmenlerin olduğunu altına basa basa belirtiyorlar. Bizim ülkemizde otizm konusundaki en büyük yanlış bu konuyla ilgili devletin bir sistem oturtmamış olmaması. Yani sizi doğrudan çocuğunuzdaki farklılığı keşfetmeniz için hastane ve doktorlara muhtaç etmesi. Yaklaşık 8 aylık deneyimimde yaşadığım şey doktorların sizi kendi aralarında çevirip oyuncak haline getirmesi. Biri "ilaç ver" der biri "diğer ilacı ver" der tamamen sizi bir çemberin içine alıp oradan oraya koşturuyorular. Otizm konusunda iyi bir doktora denk gelmek büyük şans işi. Halbuki yurt dışındaki bir çok ülkede bebeklik kontrolleri arasında rutine koymuşlar otizm testlerini. Ailelerin sistemleri hiç bozulmuyor, eğer çocuğun otizmli olduğu ortaya çıkarsa anaokulu yerine özel eğitim alacağı okula yönlendiriliyorlar. Bizdeyse dünya bildiğiniz duruyor!
Daha önce de yazdığım gibi otizm bir hastalık değil kişilik durumu. En açıklayıcı ve düz şekilde; otizmli her birey çok yüksek zeka ve üstün yeteneklere sahip. Ve bu zekadan dolayı sosyalleşeme durumları var. İnsanlarla göz teması kurmak ve ilişkiye girmek onlar için bu hayattaki en zor şey. Durum böyleyken otizmden bir hastalık gibi bahsedilirse toplumda bu konuyla ilgili oluşacak farkındalık otizmli bireylerin hasta olması olacaktır. Onlara "hasta" gözüyle bakıldığında da yukarıda bahsettiğim sosyalleşeme durumu nasıl çözülür? Hiç bir şekilde! Ve işte otizmli bireyleri bu şekilde kaybetmiş oluruz.
Eğer bir farkındalık oluşturulacaksa bu iş tam yapılmalıdır. Yoksa hiç yapılmasın daha iyi.
Otizm çok geniş bir yelpaze. Yelpazenin ucunda olan var, biraz ilerisinde olan var, tam ortasında olan var ve hatta sadece eğilimi olan var. Her birisi farklı özelliklere sahip. Bu çocukların hepsi yeni çağın çocukları. Yepyeni düzeni getirmek üzere buradalar. Toplumdaki önyargıları sonlandırmak, eğitim başta olmak üzere yapılması gereken yenilikleri hepimizin gözüne sokmak üzere buradalar. Yaşamda alt üst olmuş beslenme ve doğal yaşam gibi konuların ilk baştaki saflığına dönüş yapabilmemiz için buradalar. Aslında bizlere düşen onları doğru gözlemleyip hiç bir önyargı oluşturmaksızın yaşamda onlara yer açmak. Durum böyleyken "hastalık" etiketiyle elde edeceğimiz tek şey onların doğal yaşam haklarını ellerinden almak olacak.
Okullarımız değişmeli. Mimarisi, eğitim sistemi, programı her şey baştan aşağı değişmeli. Şehircilik planları değimeli. Beslenme şeklimiz değişmeli. Aklınıza gelebilecek her şey değişmeli. Bu sadece otizmliler için mi? Kilit soru bu aslında...
Yeni başlayanlar için otizm
YORUMLAR