Konu çocuklara rekabet hakkında bir şeyler öğretmeye gelince, farklı görüşler ortaya çıkar. Bazı insanlar, çocukları yarışmaya teşvik etmenin, onlara kazanma ve kaybetme hakkında gerçek birer hayat dersi verdiğini düşünüyor. Diğerleri de yarardan çok zararının olduğunu iddia ediyor. Her iki yaklaşımın da olumlu ve olumsuz yanları var.


Olası yararlar

  • Çocuğu gerçek hayata hazırlar
  • Empati gibi önemli becerileri geliştirir
  • Hatalarından ders çıkarmasına yardımcı olur
  • Güvenli hissettiği alanı genişletir

Olası zararlar

  • Gereksiz baskı
  • Olumsuz duygulara yol açar
  • Öz güveni zedeler

Yararlar ve zararlar

Çocuklara rekabet aşılamaya, hatta genel olarak onları yarışlara maruz bırakmaya karşı olanlar, rekabetin yıkıcı ve tehlikeli olduğuna inanırlar. Ebeveynler, ister okuma bayramı olsun ister bir futbol maçı, çocuklara en iyisi olmaları için yüklenen fazla baskıdan korkarlar. Aynı zamanda bunun gereksiz strese ve kaygı bozukluğuna yol açtığını belirtirler. Rekabete karşı olanlar, çocukların rekabet gerektiren bir duruma konulduklarında, kendilerini kötü, yenilmiş ve hayal kırıklığına uğramış hissettiklerine inanırlar. Daha kötüsü, özellikle çabaları takdir edilmediğinde ya da beklenen ölçütleri karşılamadıklarında, özgüvenlerinin yıkıldığına inanırlar. Bu olumsuzlukları yok etmek için çoğu aile, her türlü aktivitede rekabetçi bakış açısını ortadan kaldırıp, herkesi kazanan ilan eder. Başka bir değişle, bu “Herkes bir ödül alır” düşüncesidir. Kuzey Caroline Üniversitesi, eğitim politikası ve sosyoloji bölümünden bir doçent, sınavları rekabete dönüştürmenin çocuklar için kötü olduğunu söylüyor. Doçentin araştırması, rekabetin çocukları birazcık motive ettiğini göstermiştir. Sınavlarda başarılı olan öğrencilere özel öğrenci kartı çıkartan iki okulda gözlem yapmıştır. Bulguları, bu uygulamanın düşük notlar alan öğrencileri sadece biraz motive etmesi değil aynı zamanda öğrenciler arasındaki eşitsizliği ve ayrımı göstermiştir.


Rekabet destekçileri

Öte yandan, rekabeti hayatın bir gerçeği olarak görenler, sağlıklı rekabet etmenin çocuklar için aslında iyi olduğuna inanırlar. Rekabet içeren aktiviteler, yetişkinlik hayatlarındaki kazançlar ve başarısızlıklar için çocukları hayata hazırlar. Bunun yanı sıra,bu tür aktivitelerin, çocukların, değişime ayak uydurma, tahammül etme ve azimli olma gibi becerilerini de geliştirmede yardımcı olduğuna inanırlar. Aynı zamanda çocuklar, bir şeyleri sırayla yapmayı, diğerlerini cesaretlendirmeyi ve empati kurmayı da öğrenirler. Dahası, çoğu antrenör, ebeveynliğin sadece güvenlik ve emniyetle ilgili olmadığına, çocuğun güvenli hissettiği alanı genişlettiğine de inanır. Bir diğer deyişle, çoğu antrenör, rekabetten gelen hüsrana alışmanın çocuk için önemli olduğuna inanır. Daha da önemlisi bu durum, işler zorlaştığında, vazgeçme ya da bırakma isteğinden kurtulmada çocuklara yardımcı olur. Bir çocuk için güvende olduğunu bilmek önemli olsa da, onun rekabetçi bir durumdan gelen dengesizliği ve belirsizliği yaşamasına da müsaade etmek önemlidir. Ailelerin yaptığı en büyük hatalardan biri çocuklarını başarısızlıktan korumaktır. Başarısızlık kötü bir şey değildir. Rahatsız edici bir durum olabilir ama öğrenmek için harika bir yoldur. Aslında hatalardan ders çıkarmak sadece çocukları daha çok çalışma ve becerilerini geliştirmede motive etmez, aynı zamanda işler zorlaştığında mızmızlanmayan, becerikli yetişkinler olmalarına yardımcı olur. Çocuklar kaybetmeyi ve çabaları sayesinde iyi hissetmeyi de öğrenirler. Genel olarak değerlendirildiğinde, sağlıklı rekabet, çocuklara her zaman başarılı olmanın en iyi şey olmadığını, çok çalışıp, sonuna kadar devam edenlerin gerçek kazananlar olduğunu öğretir. Asıl mesele çocuklarınıza rekabet edecekleri sağlıklı yollar bulmaktır.



Sağlıklı rekabet nasıl olur?

Rekabetin kendisinin kötü bir şey olmadığını aklınızdan çıkarmayın. Kötü olan, insanların bu duruma sağlıksız bir şekilde yaklaşmasıdır. Bir diğer deyişle, eğer tek amaç bir şeyler öğrenmekten çok kazanmaksa, çocuklar kaybettiklerinde cesaretlerini yitireceklerdir. Fakat eğer aileler, antrenörler ve destekçiler kaybetmeye yapıcı bir şekilde yaklaşırlarsa, işte o zaman çocuklar katıldıkları yarışlardan çok daha fazla şey öğreneceklerdir. Bir psikoloğa göre rekabet, sabit düşünce yapısını yıktığı ve onu daha iyi olacak şekilde geliştirdiği için önemlidir. Örneğin, çocuklar matematikte başarısız olmak gibi sorunları değiştiremeyeceklerine inandığında, bu sabit bir düşünce yapısına sahip oldukları anlamına gelir. Sonuç olarak, çocuklar sabit fikirli olduğunda değişimin mümkün olmadığına inanırlar. Onlara bahşedildiğine inandıkları, basketbol yeteneği, zekâ, sanatsal beceri vb. şeylere takılıp kalırlar. Dolayısıyla, spor, müzik ve matematik gibi alanlarda aniden gelişim veya değişim yapamayacaklarını düşünürler. Dahası, sabit fikirli çocuklar sürekli kendilerini kanıtlamak zorunda hissederler ve kendilerini ya hep ya hiç şeklinde değerlendirirler. Aynı zamanda, sabit zihniyetin tam tersi gelişmiş zihniyettir. Gelişmiş zihniyete sahip çocuklar, var olan beceri ve yeteneklerini bilirler ve bunları zamanla değiştirip geliştirebileceklerine, üstüne yeni beceriler ekleyebileceklerine de inanırlar. Sonuç olarak, çocuklar gelişmiş zihniyete sahip olduklarında rekabette kaybedince bunun dünyanın sonu olmadığını da daha iyi anlarlar. Öğrenip gelişebileceklerini bilirler. Daha da önemlisi denemeye istekli olurlar.


Çocuğunuzla rekabet hakkında nasıl konuşmalısınız?

Bir ebeveyn olarak, çocuklarınıza rekabet hakkında olumlu fikirler aşılayacak güce sahipsiniz. İlk olarak, sağlıklı rekabet, çocukların şunu görmesine yardımcı olur: Rekabet sadece kazanmak ve kaybetmek demek değildir. Çocuğunuzun, rekabetin gerçekten hedef belirlemekle ve sonra sonuca ulaşmakla alakalı olduğunu bildiğinden emin olun. Diğer bir deyişle, kazanmaya odaklanmaktansa kontrol edebildiği şeylere odaklanmalı. Yarışmanın sonunda, hedeflediği şeyi başarıp başaramadığından daha çok, genel sonuç önemli olacaktır. Ebeveynlerin, çocukları zorluklarla mücadele ederken onları desteklemek için yanlarında olmaları önemlidir. Ayrıca, sıkı çalıştıkları, çaba gösterdikleri ve tecrübelerinden öğrendikleri sürece, kaybetmenin sorun olmadığı mesajının altını çizmelisiniz. Aslında bazı antrenörlere göre, bir rekabetten öğrenilebilecek en önemli ders, çocuklara en büyük rakibin kendileri olduğunu göstermektir. Başka bir deyişle, çocuklar kendilerine ve yeteneklerine inanmayı öğrenmeli ve aynı zamanda kim olduklarını belirleyen şeyin kazanmak veya kaybetmek değil kendi karakteri olduğunu keşfetmelidirler.


İşte rekabetçi durumlardan en iyi şekilde yararlanmak için bazı stratejiler:

Farklı tür amaçları tanıyın

Açıkçası, temel amacın kazanmak olduğu birkaç rekabetçi durum vardır. Bu bazı durumlarda iyi olsa da, ortada bir de kaybeden taraf vardır. Çocuğun odaklandığı tek amaç kazanmaksa, bunun sağlıksız bir ortam yaratması kaçınılmazdır. Hiç kimsenin oyunun sonucunu kontrol edemeyeceğini unutmayın. Sonuç olarak, çocukların kişisel performansa dayalı, amaç odaklı bir hedef gibi, kazanmanın yanı sıra başka amaçlara sahip olması da iyidir. Belki de, oyunu yine de kaybedecek ama bir şekilde yeteneklerinin geliştiğini göreceklerdir.


Sonuçtan çok kişisel özelliklere teşvik edin

Çocuğunuz bir spor yapıyor, bir dans yarışmasına katılıyor ya da bilimsel olimpiyatlara katılıyor olsun, hayatında başkalarıyla rekabet etmesi gereken zamanlar olacaktır. Bu gibi durumlarda, kazanmaya değil, çaba göstermek gibi çocuğun kontrol edebileceği şeylere odaklanın. Sonra, sonuca bakmaksızın, çocuklarınızın neyi başardığını görmelerine yardımcı olun. Örneğin, son derece odaklanmış mıydı? Fazlaca, cesaret örneği göstermiş miydi? Zaman yönetimi iyi miydi? Çocukların, başarının kazanmakla ilgili olmadığını görmesi önemlidir. Sonra, gelecek yıllarda, istedikleri üniversiteyi kazanamadıklarında ya da istedikleri işi alamadıklarında, geri adım atacak ve sadece gelişmeleri gereken noktaları değil ne konuda gerçekten iyi olduklarını da düşünebileceklerdir.



Başarısızlığın da başarının bir parçası olduğunu unutmayın

İlk başta tuhaf gelse de çocuğun başarısız olmasına izin vermek, yarışın en önemli özelliklerinden biridir. Bir çocuğun başarısız olmasına izin verildiğinde, bunu atlatabileceğini keşfedecek, bundan bir şeyler öğrenecek ve devam edebilecektir. Başarısız olmak, ya da bir yarışı kaybetmek, çocuğun kim olduğunu tanımlamaz. Ancak maalesef, bugün birçok çocuk başarısız olmaktan korkuyor. Belki diğerlerinin onlara kötü davranacaklarından, belki dalga geçeceklerinden, belki de anne-babalarını hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyor. Sebep ne olursa olsun, korku, çocukların zor olan şeyleri denemelerini engeller. Bu olduğunda, başarı kadar gelişme fırsatlarını da azaltır. Ebeveynlerin yapabileceği başka bir şey de, kendi başarısızlıklarını ve bunlardan öğrendiklerini çocuklarına aktarmaktır. Amaç, üniversiteye gitmeden önce çocuklara başarısızlık yapma şansı tanımaktır. Bu sayede, zorluklarla veya başarısızlıklarla karşı karşıya kaldıklarında, bunu hayatın bir parçası olarak görecek ve sağlıklı bir şekilde yollarına devam edebileceklerdir.


Rahat bir şekilde onay verin

Çoğu kez, ebeveynler, çocukları standartlara uymadığında ya da bir yarışı kazanamadığında, sevgilerini ve desteklerini geri çekiyor. Böyle durumlarda, çocuklar içten içe paniğe kapılabilir çünkü sevilmediklerini veya güvende olmadıklarını hissederler. Dahası, yeterli olmadıklarına ya da bir şeylerde eksik olduklarına ve eğer kazanamazlarsa anne-babalarının onlara asla değer vermeyeceğine inanabilirler. Bu gibi şeyler olduğunda, çocuklar çoğu kez, anne-babalarını memnun etmek için canlarını dişlerine takarak çalışmaya başlarlar. Ancak ebeveynleri etkilemeye çalışmak hiç de sağlıklı olmayan, çok tehlikeli bir durumdur. Bunun yerine, ebeveynlerin, sevgilerini ve desteklerini koşulsuz şartsız göstermeleri gerekmektedir. Çocuklar, kaybettiklerinde bile koşulsuz olarak sevildiklerini her zaman hissetmelidir.


Rekabet çocuğunuzun stresli olmasına sebep olursa, ne yapmalısınız?

Bazen, çocuklar yarışmalara o kadar direnirler ki herhangi bir rekabet içinde olmayı bile reddedebilirler. Hatta hasta gibi davranabilir ya da kaygılı görünebilirler. Büyük bir yarışmadan önce, çocukların biraz kaygılı olmaları normaldir ancak hayatlarının diğer alanlarını etkileyecek kadar endişeli olmamaları gerekir. İster büyük bir oyun ya da test, ister bir müzik yarışması, isterse heceleme yarışı olsun, eğer yarışma korkusu çocuğunuzu etkiliyorsa, işin görünmeyen yüzünü görmek için biraz daha derinden yaklaşmak isteyebilirsiniz. Oyunlarda endişe veya depresyon yaşayabilirler. Belki de sadece yarışlara karşı sağlıksız bir görüş açısı edinebilirler. Ancak genel olarak, çoğu anne-baba, endişeli bir çocuğun bir aktiviteyi yarım bırakmasına izin vermeyi reddeder. Çok geçmeden, eğer çocuk bu üzüntüyle nasıl başa çıkacağını öğrenemezse, yarım bırakmak onun hayat tarzı olacaktır. Endişe o çirkin başını gösterdiğinde, çocuğunuzun vazgeçmesine izin vermek yerine, onun bunu atlatması için sakinleştirici yöntemler kullanmayı deneyin. Destek ve güvence sağlamak da önemlidir. Çocuğunuz, üstesinden geldiği her stresli yarışla, gelecekte rekabet edeceği durumlar için daha çok zihinsel güç ve dayanıklılık kazanacaktır. Gerçek gelişim, rekabetin ortaya çıkardığı endişe ve zorluklara dayanmakta gizlidir.


Bizden size tavsiye

Bir yarışta nerede durduğunuza bakmaksızın birçok farklı rekabet türü olduğunu unutmayın. Ve bazıları kesinlikle diğerlerinden daha olumlu sonuçlar doğuracaktır. Çocuklarınıza nasıl yarışacaklarını sağlıklı bir şekilde öğretmek için, bir yandan takım çalışmasını teşvik ederken diğer yandan da ulaşılabilir amaçları olan aktiviteler arayın. Ve tabii ki son olarak, çocuklarınız için eğlenceli ve onları meşgul edecek bir şey arayın.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.