Sinemaların Ocak afişleri arasında, dünyanın birbirine en yakın ve birbirine en uzak çiftlerinden biri var. Bir anne-kız. Kız, annesinin filmini çekmiş, ama kendine de rol vermiş. Yan yana durup hiç konuşmadıklarını, kamera karşısında konuşmak kolay olmamış. Annesi, daha işin başında filmi çekmeyi bırakmalarını istemiş. Kız bırakmamış. «Annem beni hep korkuttu, sıra bendeydi, bu kez ben onu korkuttum» dediği annesiyle filmi tamamlamış.


Haberlerde «Annesinin filmini çekti» ifadeleri seçiliyor, ama aslında bu bir anne-kızın filmi. İsmi, Jane par Charlotte (Charlotte’un gözünden Jane). Anne, ünlü İngiliz şarkıcı ve oyuncu Jane Birkin. Kız, ünlü Fransız oyuncu Charlotte Gainsbourg. Charlotte Gainsbourg, Fransa’da gösterime giren film vesilesiyle Psychologies dergisiyle bir görüşme yaptı. Bu görüşmeden öne çıkan bölümleri hthayat.com için derledik.


«Beni, tamamen kadın olmadan önce, son bir kez görmek istiyordu»

14 yaşındayken annesinin onu çırılçıplak görmek, göğüslerine dokunmak için izin istemesini Charlotte Gainsbourg şöyle yorumluyor: «Sanırım, beni tamamen kadın olmadan önce, son bir kez görmek istiyordu. Bir yakınlık, ikimizin de derinlerde aradığı bir ortaklık istemiş olmalı. Bu görüntüler filmin en başına denk geliyor. İlk görüşmemizin sonunda ağlamaya başladı. Filmi çekmekten vazgeçmemizi istedi. Korkunçtu! İçinde nereye dokunup onu incittiğimi anlamadım.»






«Kendimi kıskançlıkla inşa ettim»

«Kız kardeşlerim, Lou ve Kate ile annem her zaman annemle ortaklardı. Ben ortancaydım, karmaşık bir yer. Kendimi kıskançlıkla inşa ettim. Üçümüze adil davranıldığını doğrulamaya ihtiyaç duydum. Gerçek şu ki, aramızda bir sürü yanlış anlama oldu.»


Güçlü kadınlar arasında oğlan kıyafetleri içinde bir kız çocuk

«Kadınsı güzelliğin doruğundaki» annesinin yanında paçavra gibi hissettiğini, ailedeki bütün kadınların olağanüstü güzel olduğunu ve ailede fiziksel güzelliğin her şeyden önce geldiğini belirten Charlotte Gainsbourg, kadın olarak kabul etmekte çok zorlandığını aktarıyor. Görünüşe göre, annesinin onun için seçtiği kıyafetlerin de bunda payı var: « Tuhaf. Annem saçlarımı kısa kesip bana oğlan kıyafetleri giydirirken kız kardeşim Kate kız gibi giyiniyordu.»


Ailedeki kadınların sadece güzel değil, aynı zamanda çok güçlü olduğunun da altını çiziyor. «Aşırı güçlü kadınlar evreninde büyüdüm, anneannem de babaannem de demir gibi sağlam bir karaktere sahipti. (…) Babam merkezdeydi, kuşkusuz, annem onun ilham perisiydi. Ama azımsanacağı bir durum yoktu. Annem asla itaat etmedi. Babamı terk ederek kendini kanıtladı. Arzu nesnesi olmayı reddetti.»



Günde on beş kez «Seni seviyorum» demeyi öğrenmek

Aile çemberinden hızla uzaklaştığını dile getiren Charlotte Gainsbourg, çok genç yaşta sinema dünyasına adım atıyor ve 19 yaşındayken (bugün otuz yıldır beraber olduğu) kocası Yvan Attal ile tanışıyor. Onun ailesinde «bağırarak günde on beş kez «Seni seviyorum» » demeyi öğreniyor ve bunu çok severek yapıyor. Hiç alışık olmamasını şöyle açıklıyor : «Bizim evde, birbirimizi sevdiğimizi söylemezdik.»



«Babamın mantosunu giyiyordum»

Babası Serge Gainsbourg’un ölümünü, annesinin ve kendisinin farklı yaşadığını şu sözlerle anlatıyor: «Annem, babamın yasını yollarda onun şarkılarını söyleyerek yaşadı. Ben acım içinde parçalandım, acımı paylaşamıyordum. Babamın yokluğu bana öyle uzun zaman acı verdi ki… Onun omzu olmadan yaşayamıyordum. Belki annem, ona yer olmadığını düşündü. Belki de hayatı boyunca bana daha az güvendiği hissine sahipti. Benim parçalarımı Yvan topladı, çılgın bir sabırla. Kate’in ölümünde de aynıydı. (…)»


«Babam öldüğünde annem formumu kaybettiğimi söyledi. Babamın mantosunu giyiyordum, sembolik olarak onu var kılmak istiyordum.»



Kaybetme korkusu nasıl geçti?

Görüşmenin sonunda Charlotte Gainsbourg, çektiği filmin kaybetme korkusunu bitirdiğini şu sözlerle ifade ediyor: «Annem bana el verdi, tamamen benim için oradaydı. Onu filme almak, beni temin etti. Depresyona girdiğimiz zaman kaybetme korkusu sabitleniyor. Başedememekten, sevdiklerimizi kaybetmekten korkuyoruz. Bu filmi çekmek, bana annemi daima bir yerlerde saklama seçeneği verdi.»



Psychologies Dergisi, Aralık 2021 sayısından derleyen: Perihan Özcan Chocardelle

ozcanperi@gmail.com



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.