Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, anaokulu seçiminin ekonomik şartlara bağlı gibi görülse de aslında ailelerin çocukları üzerindeki beklentileriyle doğru orantılı olduğunu belirtiyor. Knudsen, “Anaokulu çocuğun davranışlarının şekilleneceği bir ortamdır. Okulların misyon ve vizyonlarının aileyle ne kadar uyumlu olduğu da önemli bir faktördür. Aileler okulla yapacakları ilk görüşmelerde bu konulara dikkat etmelidirler.” şeklinde ifade ediyor.
Çocuk için okul tercihi konusunda anne-baba ne kadar kararlı ve aynı fikirde iseler, çocuk da kendini o kadar güvende hisseder. Anne-baba kendi aralarında fikir ayrılığı yaşıyorlarsa, çocuk bundan çok olumsuz etkilenir.
Devlet ya da özel okul tercihi mi yapılacak, çocuk daha sonraki öğrenim hayatına bu kurumlarda mı devam edecek? Okulda yabancı bir dil eğitimi veriliyor mu? Okul eve yakın mı? Oyun alanları geniş mi? Oyun bahçesi var mı? Okulda temiz ve hijyenik bir ortam sağlanabiliyor mu? sorularının cevabını veriyor olması kurumu tercih etmede önemli etkenler arasında yer alır.
Tercih edilecek okulu incelemek amacıyla, eğitim saatleri içinde, mümkünse eşinizle beraber okula gidin ve orada zaman geçirin. Diğer ailelerin tecrübe ve referansları da sizin için önemli bir faktör olabilir.
Okulun eğitim saatlerinde ideal olan, sabah çocuk uykusunu aldıktan ve kahvaltısını yaptıktan sonra 9:30-10:00 arası anaokuluna gelmesi, öğle yemeğinden sonra en az yarım saat dinlenmesi ve saat en geç 15: 00 gibi anaokulundan ayrılıp evine gitmesidir.
Okul seçerken nelere dikkat edilmeli?
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, okul seçerken ailelerin çocuklarını da çok iyi tanımaları gerektiğini belirtiyor. Bazı çocuklar çok kolay anaokuluna adapte olabilirken bazı çocuklar çeşitli sorunlarla karşılaşılabiliyorlar.
Seçtiğiniz okulun tüm beklentilerinizi karşılaması zor olabilir. Ya da tüm olumlu koşullar çocuğunuzun uyum problemi göstermesine neden olabilir. Velinin, bu göstergelerin çocuğun gelişiminde ne denli önemli bir rol oynayacağını bilmesi, bunları zaman içerisinde gözlemlemeye çalışması, takip etmesi ve çocuğa katkılarını tespit etmesi önemlidir.
Anaokulunun eğitim kalitesine bakın ve eğitim kalitesini belirleyen kriterlere göre eğitim kurumunu seçin. İyi bir anaokulu seçmek için okulun fiziki görünüşüne ve tanıtımlarına çok fazla aldanmayın. Çünkü bu dönemdeki eksikliklerin ilerde telafisi çok zordur.
Okulun eğitim kalitesini belirleyen en büyük faktör öğretmendir. Bu nedenle öğretmenin tecrübeli, şefkatli, güler yüzlü ve sevgi dolu olması, işini severek yapması çok önemlidir.
Öğretmen ne kadar eğitimli ve tecrübeli olursa çocukların gelişimini o kadar iyi destekleyebilir. Öğretmene düşen öğrenci sayısına dikkat edin çok kalabalık sınıflar öğretmenin çocuğa özel ilgisini azaltabilir. Okulda profesyonel bir pedagog bulunması da çok faydalı olacaktır.
Çocukların eğitimi için program hazırlanırken bireysel farklılıklara dikkat ediliyor mu öğrenmelisiniz. Eğitim programı çocukların bireysel farklılıklarına cevap verecek şekilde düzenlenmeli. Bazı çocuklar görerek, bazıları dokunarak, bazıları ise duyarak öğrenirler.
Okulda sürekli bir doktor, hemşire ya da sağlık uzmanı var mı ya da acil durumlar için ne tür önlemler alınıyor? Güvenlik tatmin edici mi bunları da ailelerin değerlendirmesi gerekiyor.
Yemek öğünleri nasıl? Yemek listeleri düzenli olarak hazırlanıyor mu?
Anaokulu eğitiminin önemi nedir?
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, “Anaokulu ya da kreş çocuğun bir disipline adapte olabileceği ilk adımdır. Okul öncesi hazırlık süreci için oldukça önemlidir. Çocuğun ilkokula daha iyi adapte olmasını sağlar ve bunun için gerekli olan becerileri kazandırır. Çocuk, erken kalkmak, bir gruba dahil olmak, hep birlikte yemek yemek, ellerini yıkamak, öğretmenin vermiş olduğu faaliyetleri yerine getirmek gibi alışkanlıkları kazanacaktır. Bu dönemde çocuklara kaliteli bir eğitim verilmesi ve olumlu çevre şartları sunulması çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimini desteklemede çok önemli rol oynar.”şeklinde ifade ediyor.
Okulda ilk günler çocuklar açısından nelere dikkat edilmeli?
Knudsen, “Profesyonel eğitim kurumlarında eğitim – öğretime başlamadan önce; öğretmen, ebeveyn ve çocukların yer aldığı tanışma toplantıları düzenlenmektedir. Böylece daha sıcak bir ortamda ilk tanışma gerçekleşmekte ve çocuklar birbirleriyle daha iyi iletişim kurabilmektedirler. Öğretmeni ile sıcak iletişim çocuk için en önemlisidir. İlk günlerde okuldan sıkılmaması için çocuğun okulda geçirdiği süre çok uzun olmamalıdır.
Çocuk okula gönderildiğinde vedalaşma sürecine anne de hazır olmalıdır. Anne endişelerini hissettirdiği sürece çocuğun okula uyumu zorlaşacaktır.
Okulun ilk günlerinde çocuğunuzdan ve okuldan beklentiniz; onun gününü mutlu ve eğlenceli geçirmesidir. Okulda neler yaptığı hakkında sizinle konuşmak isterse ilgiyle dinlediğinizi göstermelisiniz. Gününü nasıl geçirdiğiyle ilgili peş peşe ısrarlı sorular sormaktan kaçınmalısınız.” diyor.
Okulu sevdirmenin yollarından bahseder misiniz?
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, Öğretmene çocuğunuzun kişilik özellikleri, sevdiği oyunlar, hassas olduğu konular ile ilgili bilgi vermenin yararlı olacağını belirtiyor. Öğretmen; bu bilgilere sahip olursa çocukla daha kısa ve hızlı bir şekilde iletişim kuracaktır. Okulun eğlenceli bir yer olduğu, yeni arkadaşlıklar edineceği ona çok güzel yeni şeyler öğretecek bir öğretmeni olacağını söyleyebilirsiniz.
Çocuğunuzun okula alışması konusunda aceleci olmayın. Duygusal bir tutum içine girmeyin. Okul ile ilgili kaygılarınız var ise çocuğunuzun yanında bu konudaki endişelerinizi dile getirmeyin. Okula gitmek istemediğinde bunu alışkanlık haline getirmesine izin vermeyin. Onun yanında okuldan ve öğretmeninden olumsuz şekilde söz etmeyin.
Okuldan soğutan anne tipi hakkındaki düşünceleriniz neler?
Çocuklarını okul öncesi eğitimi veren bir kuruma yerleştirmek, veliler için hiç de kolay değildir. Etraflarındaki kişilerden farklı eğitim kurumlarına yönelik duydukları olumlu/olumsuz bilgiler ile kafaları oldukça karışıktır. Bu nedenle kaygılı bir tutum içine giren ebeveynler çocuğu da olumsuz etkileyebilir.
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, “Sürekli okula giden ve çocuğundan ayrılamayan anne bağımlı annedir. Çocuğunun zor durumda kalacağını düşünür ancak çocuğundan asıl kopmak istemeyen kendisidir. Eğer çocuk anneye çok fazla bağlıysa, anne de duygusal olarak ayrılmaya hazır değilse, çocuğu okula götürme ve alıştırma aşamasında bir başka aile üyesi ya da bir aile yakını görev almalıdır.” diye belirtiyor.
Çocuğunuzun okula hazır oluşunun anne-babanın hazır oluşu ile yakından ilgili olduğunu unutmamalı, okula ve öğretmenine güvenerek çocuğunuza destek olmalısınız. Bu konuda kaygı yaşıyorsanız; okul rehberlik servisinden de destek alarak, tedirginlik ve güvensizliğinizin kaynağını araştırınız.
Değişim Terapi ve Psikolojik Danışmanlık
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen
YORUMLAR