Otizm tanısı, çocuklukta görülen gelişim bozukluklarını değerlendirme konusunda uzmanlaşmış, deneyimli profesyoneller tarafından konur. Tanıyı koyabilen profesyonellerin hangi meslek grubundan olduğu ülkelere göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, ideal olarak ABD’de bu tanıyı, gelişim bozuklukları uzmanı çocuk doktoru, çocuk nörologu, çocuk psikiyatristi veya klinik psikologlardan oluşan uzmanlar koyar. Ülkemizde ise bugün otizm tanısı çocuk psikiyatristleri tarafından konulmaktadır.


Bebeğin ya da çocuğun fiziksel, sosyal, duygusal, zihinsel gelişiminin takibi ile yakından ilgili olan çocuk doktoru, hemşire, sağlık görevlisi, kreş öğretmeni gibi uzmanların otizm konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmaları erken tanı koyma şansını artırmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda, özellikle ABD ve Avrupa’da, erken tanı koymaya yönelik pek çok çalışma başlatılmıştır. Bu çalışmalarda, çocuk psikiyatristi gibi doğrudan tanı koyabilen uzmanların dışında, yukarıda sözü edilen diğer uzmanların da en azından risk altındaki bebek ya da çocukları ayırt edebilmeleri için, geçerliği ve güvenirliği yüksek “tarama ölçekleri”nin geliştirilmesine ağırlık verilmiştir. Yurt dışında erken tanı ile ilgili çok önemli araştırmalar ve uygulamalar yapılmasına karşın, ne yazık ki ülkemizde bu konu ile ilgili çalışmalar henüz yok denecek kadar azdır.




Çocuk psikiyatristleri tanı için karar verirken;

  • Çocuğu doğumundan beri çok yakından bilen kişilerden (anne-baba-akraba-bakıcı) alınan detaylı gelişim öyküsünü alır.

  • Otizm için geliştirilmiş yapılandırılmış görüşme teknikleri kullanarak anne ve baba ile görüşme yapar.

  • Yapılandırılmış gözlem teknikleri doğrultusunda değerlendirmeler yapar.

  • Çocuğa uygulanan geçerliği, güvenirliği yüksek, ülkemize uyarlanmış ölçeklerin sonuçlarını göz önüne alır.


Dünyanın neresinde olursa olsun, tanı koymada ve tedavide ya da eğitim programını planlamada nasıl bir yol izlenmesi gerektiği aşağı yukarı aynıdır.




Tedavi ve eğitim programını planlamak


Kesin tanı konduktan hemen sonra tedavi ve eğitim programının planlanması adımına geçilir. Daha öncede vurgulandığı gibi, otizmin tedavisi sürekli ve yoğun eğitimdir. Eğitim sürekli ve yoğun olmalıdır, yaşamının tüm alanlarında evde, sokakta, okulda eğitimin kesintisiz sürmesi, ailenin de bu eğitime katılması şarttır. Çocuk psikiyatristi, sizi çocuğunuzun alması gereken eğitimler ve bunların yoğunluğu hakkında bilgilendirir ve ilgili uzmanlara yönlendirir. Uygulanan eğitim programının etkilerini izlemek ve değerlendirebilmek için belli aralıklarla sizinle görüşme yapar, çocuğunuzu gözlemler.




İdeal olanı, çocuğa tanı koyan ve takibini yapan kişi ya da kurum ile eğitimini veren kişi veya kurumun birbirinden ayrı ve bağımsız olmasıdır. Ancak, böylelikle eğitimin etkileri bağımsız bir birim tarafından objektif olarak değerlendirilebilir.




Eğitim verecek olan uzmanlar da çocuğunuzun bireysel özelliklerine ve gelişim düzeyine uygun, ihtiyaçlarını birebir karşılayacak bir eğitim programını planlar, uygular, sonuçlarını hazırlanan programa dayalı olarak değerlendirir.




Bazı durumlarda çocuk psikiyatristi, tedavide eğitim programının yanı sıra, ilaç kullanmanızı da önerebilir. Bu ilaçlar, doğrudan otizmi tedavi etmez; otizm nedeni ile gözlenen bazı belirtilerin, çocuğunuzun günlük yaşamına, gelişim ve öğrenmesine, topluma uyumuna olumsuz etkilerini azaltmak amacı ile kullanılır. Örneğin epilepsi, dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite, yoğun takıntılı düşünce ve davranışlar vb. İlaç tedavisi gören çocukların düzenli olarak, en az 6 ayda bir, doktor kontrolü altında olmaları gereklidir.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.