Alışkanlıklarımız, düşünmeden yaptığımız eylemlerdir. İyi alışkanlıklar hayatımıza fayda sağlarken kötü alışkanlıklar da aynı oranda bir şeyler eksiltir bizden. Davranışlarımızın yüzde 50'sini alışkanıklarımız oluşturur. Her sabah kahvaltı etmek, sade kahve içmek, evde oturduğumuz aynı koltuk, yatmadan önce diş fırçalamak, aynı bardakla çay içmek, aynı saatte öğle yemeği yemek vs. farkında olmadan her gün düzenli olarak yaptığımız eylemlerdir. Bugün yaptığımız ve yarın yine yapacağımız...


Hepimiz kötü alışkanlıklarımızı da biliriz ve aslında değiştirmek için de harekete geçeriz. Ancak kolay değildir öyle alışkanlıklardan vazgeçebilmek. Çünkü her gün yaptığımız bu eylemlerin yaşantımızda muazzam etkisi vardır. Alışkanlıklar bir nevi evimiz gibidir.


Peki insanların alışkanlıkları nasıl oluşur, bunu hiç düşündünüz mü?


Nörologlara göre alışkanlıklar kişi yeni bir şey öğrendikten sonra beynin bazal ganglikonlar ve prefral korteks adı verilen iki kısmında oluşuyor. Alışkanlık döngüsü denilen süreç, üç adımdan meydana geliyor. Davranış, tetikleyici ve ödül.


Aslına bakarsanız, alışkanlık dediğimiz şeyi psikolojide konfor alanı olarak da nitelendirebiliyor günümüz psikologları. Bir şeyi ne kadar çok benimsersek alışkanlığımız o yönde olmaya başlıyor. İyi ya da kötü tüm alışkanlıklarımızı yerine getirmeden duramaz hale geliyoruz. Örneğin, aynı masada yemek, uyurken uyuma pozisyonumuz, içtiğimiz sigara markası hatta samimi olduğumuz insanlar dahi bizim konfor alanımız haline geliyor. Bu noktada ise iyi ya da kötüyü ayırt edebilme özelliğimizi ortaya çıkaran şeyse irademiz oluyor.


İrademizi kullanarak vazgeçmek istediğimiz alışkanlıklarimiza "dur" diyebilmemiz mümkün.


Bunu örneklendirecek olursak, alıştığımız arkadaş çevremizi değiştirmek konusunda kararlar alsak da bazen değiştiremeyiz fakat irademiz ne kadar güçlüyse birçok şeye o kadar dur diyebiliriz. Hayatın bir noktasında alışkanlıklar bizi biz yapan olgular haline de gelmiştir esasında. Bir yemeği nasıl yemeyi sevdiğimiz, yolda yürürken görmeye alıştığımız sokaklar, evler, insanlar insanın karakteristik yapısında etkilemeye başlıyor.


Alışkanlıklarımızın listesini yaptığımız zaman aslında ne kadar hayatı anı anına yaşayamadığımızı fark ederiz. Alıştığımız etkinlikleri, alıştığımız çevrelerle, alıştığımız zevklerle geçirirken aslında hayatın mavisini, pembesini, yeşilini elimizle iter ve kendi rengimizde tekdüze yaşar hale geliriz. Oysa ki hayat bizim rengimizle değil, bize sunduğu renklerle güzel.


Daima güzel alışkanlıklar edinmek dileğiyle...



Ferah Uzundurukan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.