Bal gibi olur da nasıl olur? Acı nasıl sevilir? Bir bakalım.
Bazen hayat canınızı o kadar yakar ki acı çekersiniz. Başınıza geldiği ilk an -ki bu her şey olabilir- bir daha ayağa kalkamayacak zannedersiniz, bitmiş, yıkılmış, dünya üzerinize çökmüş hissi gelir o an. Güç istersiniz ki bu acıyla baş edebilin. Ama güç size bir türlü gelemez. Aradan biraz zaman geçer, az biraz da olsa toparlanırsınız ve bununla yaşamaya başlarsınız. Normalde bir süre önce günlük hayatınıza devam edemiyorken şimdi belki bir doktor yardımı ile, belki dost tavsiyesi ya da kendi kendinize, bir bakarsınız, tekrardan gündelik hayatınıza dönmüşsünüz. Çok fazla acınıza bağlı kalmanız, bir tercih meselesidir. Toparlanmanız da tercih meselesidir. Durum, işte, tamamen sizinle alakalı.
Buna alışmaya başladığınızda gerçekle yüz yüze geldiniz demektir. Kaç yaşında olursanız olun, biraz daha büyüdünüz, biraz daha olgunlaştınız demektir. Bazı acılar hiç unutulmaz ama giderek küllenir ve kalbinizin bir köşesine yerleşir. Bazıları çabuk unutulur ama sizi olgunlaştırır, büyük dersler, tecrübeler kazandırır. Acının bekli de sevilecek tek yanı budur. İster aşk acısı ister başka bir sizi acı… Neden derseniz, acı bir olaydan sonra hayatınızı yeniden nasıl şekillendireceğinizi, nasıl bir başlangıç yapacağınızı düşünerek bunu fırsata çok güzel çevirebilirsiniz. Bu süreçte daha önce bilmediğiniz yönleriniz ortaya çıkacaktır. Birine çok kırıldığınızda mesela, kendi değerinizi öğrenmiş olursunuz. Bu da sizde bazı kararlara sebep olabilir. Karşınızdaki insanı buna göre değerlendirebilirsiniz.
Ben bu yaşıma kadar acı-tatlı geldim bugünlere ama bazı acılarımdan öğrendiğim şey, beni şimdiki “ben” yapan acılardı… Ders aldığım, hep bir yaş daha attığım, insanları tanıdığım acılar belki de.
En güzel insanlar, yenilgi acı ve kaybın ne olduğunu bilen ve bu olayların derinliklerinden çıkmayı başarabilmiş olgun insanlardır.
Zeynep Erkmen
YORUMLAR