Kızımla izlediklerimiz

Evimizde televizyon yok. Dört buçuk yıl oldu izlemediğimiz için satalı şehirlerarası bir taşınma öncesi. İzlemek istediğimiz bir şey olursa internet üzerinden hallediyoruz. Reklamlardan kaçmak zor tabi ama bas bas bağırmıyor yine de tepemizde, kısmi bir özgürlük alanı açabiliyoruz kendimize. Seçebiliyoruz ve abuk sabuk mesajlara maruz kalmıyoruz.


Dolayısı ile ekran olmadan geldi bizim üç buçuk, dört yaşa kadar. Sonrasında ise sorduğu bazı sorulara, kitaplarda, o konuyu bilen insanlarda, ormanda ya da sokakta cevap aradığımız gibi internette de aradık beraber. Onunla beraber izlemeden önce biz izledik, reklamlardan korunmak için videoyu bilgisayara indirdik, varsa uygun olmayan bir bölüm, mesaj o kısmı kestik vs.


Zamanla talepleri olmaya başladı bir çok konuda; dünyanın oluşumu, doğum, mantarlar, uzay mekiği, gezegenler, Dünya'yı gezmek istediği için görmek istediği bazı yerlere ait seyahat görüntüleri, bazı müzik aletlerinin çalınışı ya da topraktan ev, ocak, kap kacak yapımı... Tam olarak neyi bilmek veya görmek istediğini tarif ediyordu ve bize de onu internet dahil bir çok kaynaktan bulmak ve sunmak düşüyordu.


Çocuklara uygun yapılmış, belli bir görüşü dikte etmeyen, doğa ile ilgili anlatılarında insan merkezli olmayan, soru sorup yorumu onlara bırakan videolar, kitaplar elbette pek yok. Bu nedenle genel olarak yabancı dilde videolar izleyip, o soru sordukça yanıtlamayı ya da soru sorarak konuyu açmayı seçiyoruz. Özellikle izleyiciye ilginç gelsin diye anlatımı çarpıtılmış ve salt "insan yorumu" ile anlatılan doğa belgesellerinin vs hali içler acısı çünkü.


Bütün bunların yanında bilgisayara indirip karşısında ailecek mısır patlatıp keyif yaptığımız iyi işler de var.


Minischule bunlardan biri. Bir mesaj kaygısı taşımayan, komik, sözsüz, gerçek mekanlarda, doğada yapılmış kısa filmlerden oluşan şahane bir yapım. Kahramanları ise uğur böcekleri, arılar, sinekler ve böcekler. Öyle ki her gün karşımıza çıkan bu küçük yaratıkların dünyasına giriyor, senaristlerin gözlem ve hayal gücüne şaşırıyorsunuz. Bu kısa filmler bizde yakından bakma arzusu uyandırdı. Mutlaka göz gezdirin derim! Ekoların Bahçesi de nadir iyi işlerden biriydi ama sanırım devamı gelmedi.


Heidi, ben çocukken en sevdiğim çizgi filmdi ama kızımla sadece dağlardaki bölümlerinden bazılarını izledik zira Frankfurt'taki bölümlerinin iletişim dili ve verdiği "iyi" "kötü" etiketleri açısından şimdilik uygun olmadığına karar verdik. Yine eskilerden La Linea (Çizgi adam) bölümlerinden bazıları da izlediklerimizden.


Birlikte izlediğimiz üç film var:

Biri bir ormanın yakınlarında yaşayan küçük bir kız ile bir tilkinin arkadaşlığını anlatan, muhteşem doğa görüntüleri ile nefes kesen ve hayvanlarla ilişkimiz ve evcilleştirme üzerine düşündüren "Arkadaşım Tilki"


Diğeri canım Miyazaki'nin ünlü animasyonu Totoro. Hikayedeki babanın çocuklarına, onların korkularına ve doğaya yaklaşımı bana bir "Oh!" çektirmiş, derin bir nefes aldırmıştı. Endişe, üzüntü ve korku dramatize edilmeden ya da savuşturulmadan, anlayışla ve gülerek ancak bu kadar güzel atlatılırdı.


Son olarak da pek bilinmese de naif ve şahane bir hikaye olan "Denizin Şarkısı" var. Bir ailenin "yeniden" bağlanma öyküsü. Bir Kelt efsanesinden animasyona uyarlanmış. Müzikleri de gerçekten çok güzel.


Bu kadarı bizim için yetiyor. Arazide vakit geçirmediği, sokakta olmadığı, evde de yapacak iş bulamadığı, öğrenmek ya da sadece dinlenmek ve zihnini boşaltmak istediği zamanlarda daha önceden yüklediğimiz bu videolar arasında gezinebiliyor kızım rahatça.


Neye maruz kaldığınızı bildiğiniz, sorguladığınız, seçebildiğiniz ve birlikte bir öğrenme alanı açabildiğiniz zaman ekran o kadar da korkutucu olmuyor. Hatta çocuğunuza gördüğünüz ve duyduğunuz her şeyi önce sorguladığınızı anlatma yollarından biri bile olabiliyor. Bize söylenen her şeye, anlatılan her hikayeye yönelik soru sormak... Çünkü bütün mesele bu.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir aynıyız bu konuda. reklamlardan kaçıyoruz. iyi-kötü den kaçıyoruz. daha bir sürü şeyden bakalım nereye kadar koruyabileceğiz
    CEVAPLA
  • Misafir The cave of the yellow dog u tavsiye ederim. 5 yaşında kızım çok severek ilgiyle seyrediyor
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.