Yüzyıllarca kahveden bihaber yaşayan Avusturyalıların kahveyle tanışma öyküsü hayli ilginç. 17’nci yüzyılda Osmanlı ordusunun kuşatmasının ardından geride kalan kahve çekirdeği çuvallarını bulan Avusturyalılar, önce çuvalların içinde ne olduğunu anlamamış. Hatta pek çoğu “deve yemi” olduğunu düşünmüş... Bugünse kahve çekirdeklerinden başlı başına bir dünya yaratmış durumdalar. Viyana kahve kültürünün UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilmesi de bundan. Aynen Hollanda’nın “laleleri” gibi. Şimdi hikâyenin detaylarına girelim...


Uyanık Kulczycki

Viyana’yı Türk kuşatmasından kurtaran Polonya ordusunun komutanı Jan Kulczycki, bir dönem İstanbul’da yaşayan iki taraflı bir casustur. O yüzden deve yemlerinin kahve olduğunu bilir. Ve der ki “Sizi kuşatmadan kurtardık ödül olarak bu deve yemlerini bana verin”. Böylelikle sözde tonlarca deve yemini alıp Viyana’nın ilk kahve mağazası Blauen Flasche’yi (Mavi Şişe) açar. Uyanık komutan, İstanbul’da öğrendiği kahveyi sütle karıştırarak ilk sütlü kahveyi, kelime anlamı da karışım olan Melange’ı yapar. Hatta bir rivayete göre Viyana kruvasanları da yine Osmanlı kuşatmasından mirastır, zira ay çöreğinden yola çıkılarak yaratılır. Kulczycki’nin yetenekleriyle kahve ve kahvehaneler zamanla Viyanalıların vazgeçilmezi olur. Ama 18’inci yüzyılın sonlarında Julis Meinl 1 ilk kavrulmuş kahveyi endüstriyel olarak üretip satınca, asıl patlama yaşanır. Ardından günümüzde de ünlü olan kafeler açılmaya başlanır. Julius Meinl 1 kahvenin Osmanlı’dan geldiğini hatırlatan dünyaca ünlü “kahve içen fesli çocuk” logosunu yaptırır ve önce Viyana’ya ardından dünyaya yayılır.


Buluşma yeri

Viyana’nın kaffeehaus’ları bizim geleneksel kahvelerimizin karşılığı aslında; hayat tarzı ve buluşma yeridir. Kahvenin o şahane kokusunun yanı sıra, çay, kek, küçük çerezler mönüleri oluşturur. Geleneksel Viyana kahvehaneleri, yüksek tavanlı, mermer zeminli ve Thonet sandalyelerle döşelidir. Bunlara halen en iyi örneklerden biri Café Sperl’dir. Rönesans etkilerinin göze çarptığı Café Central, 50’li yılların tarzını yansıtan Café Prückel de şehrin dikkat çekici kaffeehaus’ları arasında yer alır. Marlene Dietrich, Romy Schneider, Paul Mc Cartney gibi hemen her dönem ünlü oyuncuların ve müzisyenlerin müdavimi olduğu kahvehanelere Leo Troçki, Sigmund Freud gibi isimlerin de yolu düşmüştür. Karl Kraus adlı Avusturyalı gazeteci yazar, edebiyat dergisi Die Fackel’in ününü Viyana kahvehanelerinde yaymıştır...




Viyana kahvesi nasıl yapılır?

Kapuziner (Rahip cübbesi): 1 shot espresso kahve hazırlayın, içine süt kreması ekleyin.

Kleiner Brauner: Double espresso kahvenin yanında, ayrı 1 pod süt kremasıyla servis edin.

Wiener Melange: 1 shot espresso kahvenin üzerine sıcak süt ve süt köpüğü ekleyin.

Hasty Neumann: Double espresso fincanına süt kreması koyun, üzerine double espresso kahve ekleyin

Franziskaner: Cappuccino fincanında 1 shot espresso, sıcak süt ve sprey krema ile servis edin.

Mozart: 2 shot espresso kahve, 2 cl vişne likörü, üzerine de sprey krema ekleyerek servis edin.


Şehrin en ünlüleri

Julius Meinl am Graben: Graben ve ünlü Kohlmarkt Caddesi’ni kucaklayan terasıyla diğerlerinden hemen ayrılıyor. 150 yıllık mekânın Julius Meinl’ın Melange kahvesi bir klasik.


Café Central: 1876’da açılan Café Central, İkinci Dünya Savaşı’nda kapanmış, 1975’de tekrar açılmış. Leo Troçki, Sigmund Freud gibi büyük filozofları, şair ve liderleri ağırlamış.


Café Demel: 1786’dan kalma hamur işi tatlılarıyla ünlü, meşhur çikolatacı K&K Hofzuckerbäcker çikolatalarını bulabileceğiniz Demel, ilginç uygulamasıyla dikkat çekiyor.


Café de l´Europe: Viyana’daki ilk İtalyan tarzı kafe, 1951’de açılmış.


Café Griensteidl: 1847’de bir eczacı tarafından kurulan Café Griensteidl 50 yıl sonra kapandı. 1990’da Do&Co- grubu tarafından yeniden açıldı.


Café Hawelka: Şehrin bohemlerinin takıldığı mekânların başında geliyor. Klasik tarzdan uzak bir Viyana klasiği dersek, karmaşık ama doğru bir tanım yaparız. Hawelka’da Buchteln’i (mayalı tatlı çörek) ile ünlü.


Café Landtmann: Marlene Dietrich, Romy Schneider, PaulMc Cartney ve Gustav Mahler ile anılan mekân, günümüzde politikacı ve işadamlarının gözdesi.


Café Mozart: Viyana Opera binasının arkasında yer alan ilk kahvehane 1794’de, Mozart’ın ölümünden hemen sonra açılmış.


Café Museum: Viyanalı çağdaş ve Art Nouveau mimarı Adolf Loos tarafından çizilip 2003’de tamamen yenilenen Cafe Museum; Gustav Klimt, Otto Wagner’in müdavimi olduğu mekân olarak biliniyor.


Café Sacher: Dünyaca tanınan Sacher Oteli’nin içindeki kafe, Viyana kafelerinin en ünlülerinden biri olmasını özgün Sacher Turtası’na borçlu. Yazın Opera binasına bakan terası mutlaka görülmeli.


Café Schwarzenberg: Geleneksel kahve spesiyaliteleri, yanında iyi hamur işleri ve Viyana mutfağının lezzetleriyle bilinen bir mekân. Sergi, konser gibi kültürel etkinlikler de sıkça düzenleniyor.


Haber: Levent Özçelik

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.